1. YAZARLAR

  2. Davut Dursun

  3. İsrail devleti düşmansız yaşayamaz!!!!
Davut Dursun

Davut Dursun

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail devleti düşmansız yaşayamaz!!!!

13 Ocak 2009 Salı 10:42A+A-

Bütün dünyanın gözü önünde İsrail tarafından icra edilen vahşetin ve kıyımın anlaşılabilir ve makul bir izahını yapmanın ne kadar imkansız bir çaba olduğunu izan ve vicdan sahibi her insan kabul edecektir. İsrail devletinin vahşetine meşruiyet oluşturmak için başvurduğu açıklamaların ve gerekçelendirmelerin nasıl içi boş argümanlar olduğunu vicdan sahibi Museviler de kabul etmekte ve bu katliam makinesi karşısında seslerini yükseltmektedirler.

Gazze'ye sıkıştırılmış ve dünyadan izole edilerek adeta ölüme terkedilmiş Filistinlilerin meşru siyasal temsilcisi konumundaki siyasi parti olan HAMAS'ın tercih ve siyasalarına yöneltilen eleştirilerin elbette bir anlamı ve önemi vardır. Dahası Hamas'ın siyasalarının İsrail Devletinde yol açtığı tepkiler ve tehdit algılamaları bir çırpıda geçiştirilecek, ciddiye alınmayacak cinsten değildir. Bunun yanında bu siyasalar sadece İsrail'de değil aynı zamanda Hamas'a destek vermeyen Filistinliler ve rakip parti konumundaki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) nezdinde de ciddi eleştiriler almaktadır. Hatırlanacağı gibi Hamas ile FKÖ arasında ciddi bir çatışma yaşanmış ve adeta Filistinliler bu iki parti arasında bölünmüşlerdir. Nitekim Gazze şeridinin yönetimi Hamas'ın elinde kalırken Batı Şeria'nın yönetimi FKÖ de kalmıştır. Filistinliler arasındaki bu bölünme ve çatışma bugünün tartışma konusu değildir ve hiçbir zaman İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını ve vahşetini ne izah eder ne de meşrulaştırır.

Bir mütearife gibi sıkça tekrarlanan Hamas militanlarının İsrail'e yönelik roket saldırılarının bu saldırılara gerekçe olarak ileri sürülmesi kadar komik, anlamsız ve yanıltıcı bir argüman olamaz. Doğrudur Hamas yanlıları İsrail'e yönelik roketler atmaktadır ve bu İsrail'in işgal altında tuttuğu ve sürekli olarak yerleşim yerleri tesis ettiği yerlerde önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Peki bu roket saldırılarından şimdiye kadar kaç İsrail vatandaşı hayatını kaybetmiştir? Buna karşılık şu iki hafta içinde İsrail saldırılarıyla hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısının sekiz yüzleri geçip bine doğru yaklaştığı ortada değil midir?

Konuşulacak, tartışılacak ve eleştirilecek çok şey var. Onları bir yana bırakalım. Tartışmayı bugünkü durumdan başlatırsak asla bir noktaya varamayız. Elimizi vicdanımıza koyarak bugün İsrail devletinin bulunduğu ve Filistin olarak anılan bölgeye ilişkin bir asırlık haritaları önümüze koyalım ve bu haritada zaman içinde meydana gelen değişmeleri takip ederek bir değerlendirme yapmaya çalışalım. Osmanlı dönemini bir yana bırakalım; Osmanlı Devletinin bölgeyi terk edip İngilizlerin Filistin yönetimini ele aldıkları 1917'de, bölgede İngiliz manda idaresinin kurulduğu 1922'de, sorunun Birleşmiş Milletler Örgütüne götürüldüğü 1946'da, Birleşmiş Milletler Örgütünün bölgenin Museviler ile Filistinliler arasında taksim edilmesi kararını verdiği 1948'de, İsrail Devleti'nin ilan edildiği tarihte ve bugün Siyonistlerin denetimindeki arazinin büyüklüğü ne idi? Söz konusu denetim altındaki bölge nasıl bir gelişme göstermiştir? 1949, 1956, 1967 ve 1973 savaşlarında İsrail tarafından işgal edilen ve hala işgal altında tutulan toprakların büyüklüğü nedir ve bu topraklarda dünyanın çeşitli yerlerinden getirilerek yerleştirilen Museviler için kurulan yerleşimler nasıl bir gelişme göstermiştir?

Bu ve buna benzer sorular sorulmadan İsrail Devleti'nin bugünkü Gazze saldırılarını anlamak asla mümkün değildir ve önceki benzer saldırılar gibi sadece tarihteki yerini alıp unutulacaktır. Olup bitenleri bir asırlık periyotta değerlendirdiğimizde sanıyorum cevaplanması gereken en önemli soru şudur:

İSRAİL GERÇEKTEN BARIŞ İSTİYOR MU?

İSRAİL BARIŞ YAPABİLİR Mİ?

İSRAİL'İN FİLİSTİNLİLERLE BARIŞ YAPMASI HALİNDE YAŞAMASI MÜMKÜN MÜ?

Bu soruları artırmak mümkün. Ama öncelikle cevaplandırılması gereken temel soru budur. Şimdi herkes İsrail Devleti'nin güvenli sınırlar içerisinde yaşama hakkından söz ediyor ve komşuları Arap devletlerin ve Filistinlilerin İsrail'in varolma hakkını tanımaları ve güvenli sınırlar içinde yaşamasını garanti etmeleri gerektiğini ileri sürmektedir. İrsal Devleti'nin güvenli sınırları neresidir? Daha doğrusu İsrail Devleti'nin belirli sınırları var mıdır ki bu sınırlar güven altına alınsın? Hepimiz sorgulamadan inandığımız bir sürü yanıltıcı bilgiye teslim olmuş durumdayız. İsrail her şeyini güç, kuvvet ve saldırılarla elde etmiş ve işgal altında tuttuğu toprakları fiilen kendi egemenliğine katmış bir devlettir. Barış demek bunun sorgulanması demektir; buna izin verebilir mi?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT