1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. “İslami Tarih Yorumu ve Sünnettullah”
“İslami Tarih Yorumu ve Sünnettullah”

“İslami Tarih Yorumu ve Sünnettullah”

Hopa-Kemalpaşa Yeryüzü Kültür Derneğinde Hamza Türkmen, İslami Tarih Yorumu ve Sünnettullah konusunu değerlendirdi.

24 Kasım 2015 Salı 19:41A+A-

Hamza Türkmen özetle şu hususlar üzerinde durdu: “ Tarih konusu bizim için bir tecrübe kaynağıdır. Kur’an da tarihle ilgili izleri ve ölçüleri kıssalar ekseninde değerlendiririz. Toplumlar tarihi süreçlerden geçerek oluşurlar. Bundan dolayı da Kur’an’da da tarih anlayışı işlenmiştir. Kuran'da gezip görün ayeti ve Müddesir Sûresi’nde zikredildiği gibi toplum değerlendirmeleriyle ilgili ayetler  toplumu ve tarihsel süreçleri tefekkür etmek açısından önemli işaretlerdir.

İnsanı ve toplumu birbirine paralel ele almak gerek. İnsanı harekete geçiren birinci etken zaruri ihtiyaçlardır. İkincisi ise temel ihtiyaçlardır.

Peygamber'lerin öğretileri birdir. İnsan fıtratı da değişmemiştir. Hz Adem ile bizim fıtratımız birdir. İlk insandan bugüne değin insan fıtratı ve ihtiyaçları değişmemiştir. İhtiyaçlarımızı gidermek konusunda fıtratımızı en iyi bilen Yaratıcı olan ölçüyü koyuyorsa, o halde tutarlı bir şekilde bu ölçüleri yaşamsallaştırmamız, gereği gibi fıkhetmemiz, gözetmemiz gerekiyor. Yoksa her kes kafasına göre ölçü koyarsa kopuş, ayrışma, bozgunculuk, zülüm çoğalır. İhtiyaçlara yönelimde temel ölçüleri Allah yerine insanın belirlemeye kalktığı için,  insanlık tarihi boyunca başımız beladan bir türlü kurtulamamıştır.

Batılı kökenli tarih yorumlarında seküler, aydınlamacı görüş belirleyici ve hakimdir. İslam dünyasında bilimsel çalışmaları alıp sanayileşmeyi, fabrikalaşmayı şehirleri devasa etkileyecek düzeyde yaygınlaştırdılar. Avrupa'da fabrika merkezli şehirlerde zorunlu eğitim ve beraberinde tek tipleşme doğdu. Yeni bir ulus vakıası kurgulandı ve icat edildi. Toplumlar Batı kökenli değişime ayak uydurmaya zorlandı. Batı aklını kutsamış ve kendi ölçülerini yücelterek dayatmıştır. Bundan ötürü her türlü sapma ve sapıklık yaygınlaşıyor. Bütün farklılıklar hatta cinsel farklılıklar dahi ortadan kaldırılıyor. LGBT, eşcinsellik hadd safha ya ulaşıyor. Çünkü tamamen sanal ilerlemeci bir tarih algısı veya sanısı var.

İnsanı ve ihtiyaçlarını kim tanımlar? Bu soru hayati öneme haiz ve belirleyicidir. Elçi Allah'ın ölçülerini insanlara ulaştırmıştır. Bizlerde gereği gibi bu ölçüler ile amel edip, toplumsal ilişkilerimizi, ümmet ilişkilerimizi bu vahiy ölçülere göre ıslah etmeli ve güçlü bir şura neslini inşaa etmeliyiz.”

Hamza Türkmen bu bağlamda Sünnetullah’ı ve Kur’an’daki toplumsal tarihle ilgili yasaları Rad 11, Mearic 70, Enfal 53  ve benzeri ayetlerle açıklamaya çalıştı. Ve özetle konuşmasına şöyle devam etti:

“Endülüs ve Sicilya da 10., 11. Yüzyıllarda inşa ettiğimiz muazzam medeniyetimizi yitirdik? Vahyi ölçüleri yitirenler düşkünleşirler. Müsibetlere düçar olurlar. Allah ne dedi? Yaşanan sorunlar ne? Bu ikisi arasında vahiy ölçülere göre bağ kurmak tertil fıkhıdır, Resul ve Resul’le birlikte olanlar tertilen Kur’an okurken bu eylemi gerçekleştiriyorlardı. Bu bağlamda aramızda  şurayı yaşamsallaştırmak için çabalarımız olmalı.

Allah'ın nimetlerini yitirenler düşkünleşir. Modernist planlar, modern Batınilik ve oryantalizm Kur’an ile irtibatımızı keserek bizi dönüştürmeye çalıştılar. Düşkünlük buradan başladı . Tarihselcilik ve geleneksel sapmalar Kur’ani ölçüleri hayatın dışına itekleyerek düşkünlüğü hızlıca tetiklemiştir. Kur’an’ı anlama biçimimiz evrensel ve tutarlı olmalı. Kur’an temelli bir sünnet anlayışımız ve kuran temelli bir akaid anlayışımız olmalı. Usuluddin’i tutarlı ve sahih olmayanların tarih ve toplum değerlendirmeleri de ya yoktur, ya da İslam dışı tezlere öykünmecidir.”

İslam tarihini yorumlarken üç tarz tarih yorumundan bahseden Türkmen, bu üç başlığı şöyle belirtti ve her birini örneklerle açıkladı: 1. Savunmacı tarih yorumu. 2. Açık aralıklı tarih yorumu.  3. Islah eksenli tarih yorumu. Islah ekolü Resulullah’ın ve tüm Resul’lerin örnekliğini sergiledikleri gibi vahiy temelli bir ümmet oluşturmak amacıyla Şüheda nesli olma çabası içinde olduklarını anlattı.

Türkmen son ve özet olarak şu vurgular üzerinde durdu: “Bizlerin de İslami şahsiyetler olabilirsek şura temelli şüheda toplumuna yönelebiliriz diyen Türkmen, her birimizin donanımlı, nitelikli olmak mükellefiyeti olduğunu hatırlattı. Dağılmış ümmetin çocuklarıyız. Cahili ve ulusçu toplumlar içinde ancak şüheda nesli ile var olmamız gerek. Ümmeti yeniden uyandırmak, diriltmek; ıslah ve inşaa çizgisinde yaşamak gerekiyor. Islah Kur’an'da en hayati kavramlardan birisidir. Köklü değişim demektir. Yeniden itikadda, amelde vahye yönelmektir. Kıssalar, metod olarak Resul’ün ümmeti inşaa ederken kullandığı en önemli ölçülerdir.

İslam her dönemde yaşar ve onun için tarihi ve geleceği ümmet merkezli bir okuma, tefekkür zorunludur. Aslolan İslamı yaşatacak vasat, şüheda ümmetidir.”

Program konuyla ilgili soruların ve yöredeki Müslümanları ilgilendiren konuların müzakeresi ile bir süre daha devam etti.

hopa-20151122-02.jpg

HABERE YORUM KAT

2 Yorum