1. HABERLER

  2. BASIN AÇIKLAMASI

  3. İslami STK'lardan Uğur Dursun ve Mağdurlar İçin Dayanışma Bildirisi
İslami STK'lardan Uğur Dursun ve Mağdurlar İçin Dayanışma Bildirisi

İslami STK'lardan Uğur Dursun ve Mağdurlar İçin Dayanışma Bildirisi

​​​​​​​Teknik hatalar ve yanlışlarla dolu Bylock listeleri aylardır mağdurlar üretmeye devam ediyor.

18 Ağustos 2017 Cuma 20:29A+A-

IP çakışması, AVEA'daki sorunlar, TİB ve MİT listeleri derken eskilere maalesef yeni mağdurlar ekleniyor. İkiyüz binli rakamların telaffuz edildiği bu listelerde yer verilerek mağdur edilenlerden biri de, yıllarca Akabe Vakfı ve Özgür-Der Sarıyer temsilciliğinde hizmetleri geçmiş bulunan Kayseri Orman Bölge Müdür Yardımcısı Uğur Dursun.

Dursun'un "Silahlı Terör Örgütü Üyeliği"nden yargılanmasına 17 Ağustos Perşembe günü Kayseri Adliyesi'nde devam edildi. Daha önceki celselerde Uğur ile birlikte yargılanan sanıklar önemli bir kısmı 6 yıl 3'er ay cezalara çarptırılırken, Dursun'un avukatının davadan çekilmesi ve bu son duruşmada da Ankara Barosu'ndan bir avukatın vekaletinin mahkemeye sunulması sonucu davanın esastan görülmesi ve sonuçlandırılması 16 Kasım 2017 tarihine ertelendi.

Bu davalarda, Dursun gibi diğer sanıkların da yaşadığı en önemli mağduriyet mahkemenin MİT raporu dışındaki, bu raporda yer alan tespitleri nakzeden diğer delillere itibar etmemesi. Oysa teknik analizler içeren ve Dursun'un masumiyetini tespit eden bilirkişi raporları başta olmak üzere, mezkur deliller bizzat mahkeme tarafından daha önce talep edilmişti. Mahkemelerin tavrında Dursun'un dört aylık tutukluluk süresinde de görüldüğü üzre bir değişiklik söz konusu değil. Sanıkların şartlı tahliye talepleri reddedilirken; Emniyet, KOM ya da MİT'ten "Bu kişi bylock kullanıcısı değildir" ibaresinin yer aldığı bir rapor mahkemeye ulaştırılmadığı müddetçe, sanıkların aklanmaları mümkün olamıyor. Teknik hatalarla malul olan ve son zamanlarda -konunun TİB listeleriyle bağlantısı dolayısıya- 'FETÖ kumpası' tabiriyle kamuoyunda yankı oluşturan MİT listelerinin kriter olarak görülmeye devam edilmesi; hem yeni mağduriyetlerin devam etmesine, hem de "ikiyüz bin küsur üyeli bir örgütün yargılanması" gibi hayatın doğal akışına aykırı garabet içeren bir durumun devamına katkı yapmaktadır.

İslami STK'lar Bu Gidişe "Dur" Denmesini Talep Ediyor

17 Ağustos'ta görülen dava öncesi hem Uğur Dursun ve ailesiyle dayanışmak, hem de bylock mağdurlarının bütün bu sorunlarını dile getirip kamuoyuyla paylaşmak adına Özgürder Sarıyer Temsilciliği, Kayseri Mazlumder ve Kayseri Hilalder temsilcileri Kayseri Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaptılar. Konuyla ilgili hukuksuzluklara dikkat çeilirken, siyasilere yanlışlardan dönülmesi, İslami vakıf ve derneklere de mağduriyetlerle ilgili konularda ortak sorumluluklarımızı üstlenme çağrısı yapıldı. Başta Sivas davası olmak üzere, 28 Şubat mahkumlarının mağduriyetlerinin giderilmesi çağrılarının yapıldığı basın açıklamasıyla birlikte Özgürder Sarıyer adına Bahadır Kurbanoğlu ve Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Taş birer konuşma yaptılar.

ugurdursun-1.jpg

ugurdursun-2.jpg

ugurdursun-3.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Bylock Mağduru Uğur Dursun'lara Özgürlük! 

Kayseri Orman Bölge Müdür Yardımcısı Uğur Dursun, "bylock kullanıcısı" diyerek tutuklanip 4 aydır suçsuz yere mağdur edilmektedir.

Emniyetten gelip götüdüklerinde sorgulamada 2014'te toplam "16 sn. Bylock gözüktüğü" suçlamasını öğrenmiş olmasına ve o dönemde kullandığı telefonun şu an hala elinde olduğunu belirtmesine rağmen telefonu istenmemiştir. Biz de ailesi olarak İstanbul adliyesi yeminli bilirkişisine telefonunu incelettik. Yeminli bilirkişi raporunda "imeisi belirtilen telefona bylock programı indirilmemiş ve indirilip kaldırılmamıştır." diye raporda belirtmiştir. Raporla birlikte telefon adliyeye teslim edilmesine rağmen sonuç alınamadığı gibi; HTS ve NAT kayıtları BTK'dan geldiği halde; mahkemede "bakılmasına gerek yok, hiçbir yazışma da beklenmeyecek" şeklinde ifade kullanarak hukukun önü tıkanmıştır. Bir cinayette adli tıp raporu olmadan sanık nasıl yargılanamazsa, telefonunda bylock olduğu iddiasıyla yargılanan birinin de adli bilirkişi raporu olmadan yargılanmamasi gerekmiyor mu?

Biz torpil değil hukukun işlemesini istiyoruz. Herkese suçlama yapılabilir; fakat kişi, masumiyetini her şekilde ortaya koyduğu halde delillerle hareket edilmiyorsa hukuk nasıl işleyecek ve biz hakkımızı nerede arayacağız?

Ağabeyimiz Uğur Dursun da, biz kardeşleri de 15 Temmuz'lara kadar "Cemaat" olarak adlandırılan yapının, -suç da teşkil etmemesine rağmen- ne okullarında okuduk ne de dersanelerine gittik. Bankasını kullanmadık, dernek ve vakıflarına bağışta bulunmadık. Aksine, bu yapının ve FETÖ'nün rakip olarak gördüğü İHH, Özgürder ve Akabe gibi vakıf ve derneklerle ilişkide olduk; Suriye ve Gazze gibi beldelere yardımlarımızı bu kurumlar üzerinden gönderdik ki; bu durum da bizlerin aile olarak kimlik yapımızı ortaya koymaktadır. Uğur Dursun'un sosyal medya hesapları da incelendiğinde bu durum sarih biçimde ortaya çıkacaktır. Nitekim hakkındaki bu bilgi ve belgeler Emniyet tarafından tesbit edilip dosyasına da konmuştur. Ama tüm bu gerçekler ve deliller mahkeme tarafından görmezden gelinip maalesef dört aydır mağdur edilmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, hükümet ve devlet 17-25 Aralık'ı milat almakla beraber bizim miladımız doğum tarihlerimizdir. Çünkü hayatımızın hiçbir döneminde bizler ne FETÖ ile ne de bu yapının "dindar tabanı" ile yanyana dahi gelmedik.

Halihazırda HTS kayıtlarını da İstanbul adliyesi yeminli bilirkişi inceledi ve yine temiz sonuç almamıza rağmen hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Mahkeme delillere dayanarak hareket etmeyip işi temyize bırakarak hem devletin birimlerini gereksiz yere meşgul etmekte hem de insanların magduriyetleri uzatılmakta.

Ne gariptir ki "mağdurum" diyen ve sadece bylockla suçlanan insanlar hep 2014'te 8. veya  9. aya denk geliyor ve 1 dk. etmeyecek bir süre ile yargılanıyor. Biz her türlü araştırmanın yapılmasını ve gerçeklerin bir an önce ortaya çıkarılmasını istiyoruz.

Geçmiş hükümetler döneminde hep biz İslami kimlik sahipleri mağdur edildik. Ağabeyimiz Uğur Dursun'un eşi de 28 şubat mağdurudur. Başımıza gelen zulümlere "dur" diyecek biri gelsin deyip AK Parti'ye gönül verdik ve tek başına iktidar olsun diye çırpındik ki 28 şubat mağdurlarının, Sivas vb. mağdurların mağduriyetlerine son verilsin.

Biz ve bizim gibi mağdurlar ve tüm 28 Şubat mağdurları için hakkın ve adaletin yerine geleceği günleri hasret ve umutla beklerken, tüm İslami kamuoyunu ve STK'ları da bu süreçte üzerlerine yüklenen "adil şahitlik" sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızdan, yetkililerden ve sorumlu kişilerden isteğimiz mağdurların sesinin duyulması ve bütün mağduriyetlerin bir an önce giderilmesidir. Bütün mağdurlar, bu konuda yetkililerden hukuk ve emniyet bürokrasisine yapacakları çağrıyı umutla beklemektedirler. İnsanlar, geç gelecek olan adaletle, zulmün ve öfkenin kapısında heder edilmemelidir!

Özgür-Der Sarıyer Temsilciliği,

Kayseri Mazlumder,

Kayseri Hilalder

ve Dursun ailesi adına 

Fatma Ercan  

HABERE YORUM KAT

10 Yorum