“Arap ve İslâm dünyasındaki dini şahsiyetlerden bilinçli aydın siyasi liderlere ve öncü isimlerden Amerikan ve Siyonist küstah çevrelerin bölgelerimizde ve ülkelerimizde ümmetin mezhebi ne olursa olsun İslâm için çalışan onurlu direnişçileriyle işgalin gücünü kırması sonrası fikri ve mezhebi anlaşmazlıklar çıkarmak, tarihi hassasiyetleri körüklemeye kendilerini vakfettikleri yeni plana karşı dikkatli olmalarını istiyorum.”

Bayramla buluştuğumuz zaman mübarek Ramazan ayının bahşettiği sevgi ve rahmetle dolu bütün manevi havadan istifade etmeye çalışan Müslümanların gayretinde temsil edilen ibadet hediyesi mevsimi sonrası rahmet ve barışın anlamıyla buluşmaktayız aslında.

Bu ayın manevi ve pratik feyizlerinin diğer aylarda ve ömür boyunca sürmesi gerekir. Ki böylelikle oruçtan ahlaki, sosyal ve siyasi özünü alalım, hayatımızın geri kalan kısmında ve zamanlar boyunca pratik hayatlarımızda haramdan, günahtan ve zulümden geri duralım. Bayram, zaman durağında başlangıcı temsil eder.

Bu zaman durağı çalışanların ve mücahidlerin çalışmaları, çabaları ve cihatları dolayısıyla taçlandırılma durağıdır.

Oruç tutanların orucu, itaat edenlerin itaati ve Allah için çalışanların samimiyetine karşılık ödüllerin verildiği yerdir bayram. İşte o vakit bayram büyür, uzanır ve genişler.

Birkaç günle veya süreçle sınırlı kalmaz ve bütün platformlarda ahlaki, siyasi ve pratik yükümlülüklerine dönüşen manevi bir yükümlülükle hareket eder. Hz. Ali şöyle der: ‘Bayram Allah’ın orucunu ve namazını kabul ettiği kişi içindir. Allah’a isyan edilmeyen her gün bayramdır.’

Abd Ve İsrail Terörü Sürdürüyor

Bizler bu bayram atmosferi içinde Arap ve İslâm dünyasındaki trajik ve endişe verici şartlarla mücadele ediyoruz. ABD işgali Irak, Filistin, Afganistan ve Pakistan’daki mustazaflara (zayıf bırakılmış) baskısını sürdürüyor.

İsrail işgali, fitnenin pohpohlanması ve kaos için süren hazırlık ortasında terörünü, baskısını ve Filistin halkına yönelik ablukasını devam ettiriyor.

En Büyük Sorun Zayıfların Birbiriyle Savaşmaları

Belki de bu çözümsüz ve tehlikeli atmosfer içinde en büyük sorun, mustazafların birbirleriyle savaşmaları, zayıf siyasi ve mezhepçi başlıklar altında Müslümanların birbirlerinin kanını dökmeyi helal saymalarıdır. Bu veya şu İslâm ülkesinde yetkililer fitne ortamlarına hazırlayan ve İslâmi vakıayı öldürücü-boğucu taassupçuluklar önüne koyan tartışmalarını sürdürüyorlar. Bu durum bazı bedenlerde stoklanmış taassup, kapalılık ve düşmanlığın varlığına işaret ediyor. Ümmete ve geleceğine kötülük yapmak için pusuda bekleyen kinci müstekbirler ise bu durumu kullanıyor.

Bizler Ayrıntılardaki Tartışmalara İtibar Etmiyoruz

Bizler birçok İslâmi ayrıntıdaki anlaşmazlık konularının sadece ümmetin genel sahasında değil, Filistin, Irak ve Lübnan’da düşmanla mücadele eden onurlu direnişin konumu ve İslâm dünyasının başka konumları üzerinde olumsuz etkiler bırakacak şekilde körüklediği bu duruma itibar etmiyoruz. Oysa birçokları İslâm’a ve Hz. Muhammed’e (s.a.v) yönelik bu ayrıntılarla körüklenen karalayıcı kampanyalar veya düşmanın tuzaklarına karşı koymakla iştigal etmektedir.

Müslümanlar Birlik İçin Çalışmalı

Bizler bu vakıa karşısında Müslümanlara ve Araplara, konuşmalarında, tartışmalarında, siyasi ve kültürel hareketlerinde Allah’tan korkmalarını, İslâmi ve Arap iç birliktelik için çalışmalarını istiyoruz. Çünkü bizler dört bir yandan yakın tehlikeler ve sorunlarla gürültü koparılan bir süreçteyiz. Arap ve İslâm dünyasındaki dini şahsiyetlerden bilinçli aydın siyasi liderlere ve öncü isimlerden Amerikan ve Siyonist küstah çevrelerin bölgelerimizde ve ülkelerimizde ümmetin mezhebi ne olursa olsun İslâm için çalışan onurlu direnişçileriyle işgalin gücünü kırması sonrası fikri ve mezhebi anlaşmazlıklar çıkarmak, tarihi hassasiyetleri körüklemeye kendilerini vakfettikleri yeni plana karşı dikkatli olmalarını istiyorum.

Zaferlerimizi İyi Kullanamıyoruz

Bizler geçici ancak müstesna bir süreçteyiz. Zira Amerikan-Siyonist proje, bölgede ve Lübnan’da büyük bir yara aldı. Fakat sorun bizlerin kendi zaferlerimizi ve başkalarının tökezlemelerini iyi kullanmamızda saklı. ABD ekonomik krizinin gölgesini ve izlerini birçok Arap ülkesine ve Körfez yatırımlarına nasıl bıraktığını gördük. Birçokları bu krizi kendi halklarının çıkarı ve bölgedeki Amerikan küstahlığına karşı isyan etmek için nasıl kullanabileceğini düşünmeyi bırakıp kendi çıkarlarını düşünmeye başladı. Son olarak bizler bayram ortamında herkesi fakir ve zayıf kalmış sınıflara özellikle de yetim, fakir ve muhtaçlara açılmaya çağırıyoruz. Böylelikle onlarla ciddi ve etkin şekilde bağlarını teyit etsinler. Çünkü bayramın değeri insanlık için daimi sevinç üretmektedir. Özellikle de özel ihtiyaçları ve zor şartlarıyla bu sevince ihtiyaç duyanlar için...

Bahreyn gazetesi El Vasat, 3 Ekim 2008, Arapçadan çeviri: Halil Çelik

Vakit gazetesi