1. YAZARLAR

  2. Abdullah Şanlıdağ

  3. İslam’da sosyal adalet
Abdullah Şanlıdağ

Abdullah Şanlıdağ

Yazarın Tüm Yazıları >

İslam’da sosyal adalet

27 Mayıs 2013 Pazartesi 00:33A+A-

Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi alimlerin çeviri eserleriyle, Türkiye’de İslam’ın siyasal boyutu ve tevhidi düşünce ivme kazanmıştır. İslamcılığın siyasal arenada boy göstermesi ise Merhum Erbakan Hoca’nın başlattığı demokratik mücadele ile başlamıştır. İran İslam Devrimi, Afgan cihadı, Filistin kıyamı ve çeviri eserler İslami hareketi beslemiş, Müslümanlar yavaş yavaş her alanda kurumsallaşmışlardır.

Bu coğrafyada ivme kazanan ve mücadele eden sadece İslamcılık değil elbet. Aynı dönemde marksizmin de yükselişte olduğunu düşünürsek, Mümtazer Hoca’nın 21 Mayıs 2013 tarihli Zaman Gazetesi’nde neşredilen yazısında haklı olduğunu söyleyebiliriz. Zira marksizme bir denge unsuru olarak kullanılmak istenen çeviri eserler furyasına bu sefer Seyyid Kutub dahil edilmiştir. Nasıl mı? Nasılını izah etmeden evvel, Türköne üstattan kısa bir alıntı yapayım:

“Hamza Türkmen’in verdiği bir bilgi sarsıcı idi. 1960’lı yıllarda, Müslüman Kardeşler’in kurucu isimlerinden Seyyid Kutup’un cihad çağrısı yapan kitapları, MİT tarafından Türkçeye tercüme ettirilmiş. Sebep, güçlenen Marksist siyasi akımlarla rekabet edecek bir siyasi akımın oluşturulması imiş. Soğuk Savaş döneminde işleyen mekanizmanın uzantılarını belki daha derinlerde aramak gerekecek.”

Sevgili okuyucu, “İslam’da Sosyal Adalet” isimli eserin müellifi Seyyid Kutub, bilindiği üzere; yazdıklarının bedelini darağacında ödemiş, Cemal Abdunnasır gibi dönemin tağutundan özür dilememiştir. Seyyid Kutub’un kitaplarının Türkçeye tercüme ettirilmesinde MİT’ in elinin olması, bu, özü-sözü bir şehidin büyüklüğünden bir şey kaybettirmeyeceği gibi, Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi alimleri mezhepsizlikle ve reformist olmakla suçlayanları da haklı çıkarmaz.

Çeviri eserlerde MİT’in politik hesaplarının olduğunu bilmeme rağmen, bu alanda Seyyid Kutub’un hedef seçilmesini duyduğumda ilk aradığım kişi, değerli dostum Mekki Yassıkaya oldu. Kendisi direkt İsmail Kazdal Beyle görüşmüş. Yassıkaya dostum gönderdiği mailde şunları yazmış:

Aziz Dostum,

Bana emanet ettiğin soru ile dolaşıp durdum. Nihayet bugün İsmail Kazdal ağabeyle görüşme imkanını bulabildim. Senin sorunu aynen sordum. Kazdal ağabey şunları söyledi:

“Seyyid Kutub’un eserinin Türkçeye tercüme edilmesinde MİT’in elinin olduğu maalesef doğrudur. “Daha o günlerde ben merhumun bütün kitaplarını tercüme ettirmeye başladım. O günlere göre zehir zemberek İslami düşüncelerdi bunlar.Her gün ne zaman derdest edileceğimizi beklemeye başlamıştık. Hiçbir şey olmadı. Hilal dergisindeki yazılarımda da öyle. Zaman geçince bir araştırıp öğrendik ki işin içinde devlet var. O dönem yükselişte olan Marksizme karşı İslam’ın eşitlikçi, adaletçi iktisadi kurallarını Seyyid Kutup üzerinden yönlendirme gayretleri varmış. Doğrudur ki, üstadın ilk tercüme eseri İSLAMDA SOSYAL ADALET ismiyle neşredilmiştir. Kitabı da o dönemin Maarif Küt. Müdürü olan İhsan Babalı’dır. Tercümeyi de sonradan MİT ajanı olabileceği şaibeleri olan Yaşar Tunagür yapmıştır. Halbuki kitabın orijinal ismi; ‘Ekonomik eşitlik’ şeklindedir ama o günlerin Marksist söylemine karşılık gelmesi için “İSLAMDA SOSYAL ADALET” ismiyle yayınlanması uygun görülmüştür.”

Dücane Cündioğlu kardeşim de bu konu üzerinde durmuş, İsmail Kazdal’ın ‘Serencam’ isimli kitabının 272. sayfasından alıntılar yaparak, konuyu gayet güzel izah etmiş.

Mekki Yassıkaya ağabey, Mümtazer Türköne’nin bu konuda yapılmış doğru ama sonucunun farklı kulvarlarda gezindiği tespitin sözcüsü olduğunu vurgulayarak, mailini şu şekilde sonlandırmış:

“Tabii böyle de olsa ben bunu, nasıl ki İmam Hatip’lerin açılma niyetinin tam zıddında konumlanmasıyla karşılaşılmışsa bunda da böyle hayırlı bir netice hasıl olmuştur diye yorumlamaktayım.

Bilmem sen ne düşünürsün?”

Bu konuda ben de Mekki ağabey gibi düşünüyorum. İmam-Hatip okullarının hangi amaçla açıldığını, fakat neye hizmet ettiğini görenler, tercüme eserlerin de kimin işine yaradığını görürler. Görürler görmesine de, tercüme eserlerin Türkiye İslamcılığına çok şey kattığını bile bile 2013’ün dünyasında, hem de köprülerin altından çok suların akmasına rağmen Seyyid Kutub’u Türkiye’ye MİT getirmiştir diyebilirler.

Şöyle bir düşünelim: Yükselen Marksizm dalgasına karşı hangi Müslüman, Seyyid Kutub’u okuyup da sistemin safında yer alıp Marksizmle mücadele etmiştir?. Zaten o kitaplar zulme başkaldırıyı öncülerken nasıl olur da tercüme eseri okuyup da Kemalist sisteme destek verilir? Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet, merhum Elmalı Hamdi’ye de tefsir yazdırıyor, Mehmed Akif’e meal siparişi veriyor. Şimdi Elmalı Hamdi’yi okumayalım mı? Keşke Akif, meali yaktırmasaydı (hoş 1/3’lük bir mealini gördüm)da şimdi onu da okuyabilseydik. Kur’an şairi, Türkçe meal ile hedeflenen şeyi görmüş, zulme alet olmamak adına, bitirdiği meal çalışmasının neşredilmesine müsaade etmemiştir.

Tercüme eserler, İmam-Hatiplinin havzasına bilinç ve direniş ruhu üflemiş, darbecilerin ve karanlık odakların karaya oturttukları geminin kaptanlığına bir yiğit imam-hatipli geçmiştir. Yüce Rabbim nelere kadir değil ki? İsterse kafirler eliyle de kendi dinine hizmet ettirmez mi?

YENİ AKİT

 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum