1. YAZARLAR

  2. Hayrettin Karaman

  3. İslamcı Müslüman ve Ahlak
Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Yazarın Tüm Yazıları >

İslamcı Müslüman ve Ahlak

10 Nisan 2016 Pazar 10:30A+A-

 

E. Özkök köşe yazılarında benimle Ahmet Taşgetiren kardeşimi mukayese ediyor, “onun Müslüman, benim İslamcı olduğumu, onun millet, benim ümmet dediğimi” söylüyor; bir de “AK Parti'nin ondört yıldır iktidarda, bütün güç ve imkanların onun elinde olduğunu, muhalefeti susturduğunu, her şeye karıştığını… ama tecavüz vb. ahlaksız davranışların devam ettiğini, bu sebeple kendilerini (milleti Batı'ya yönlendiren ve hayatlarında dini azaltanları) ahlaksızlıktan sorumlu tutmanın insaf dışı olduğunu” ifade ediyor (özetledim).

Bir şahsın beni ve bir partiyi tenkit etmesi en tabii hakkıdır, buna bir diyeceğim olmaz, yeter ki, yalan, iftira ve hakaret olmasın!

Sayın Özkök'ün yazılarını da “tenkit” olarak kabul ediyor ve bazı açıklamaları hak ettiğine inanıyorum.

Ahmet Bey lütfedip bir yazı kaleme alarak bazı açıklamalar yapmış, eline ve gönlüne sağlık! Ben devam edeyim:

Ahmed Bey ırkçı-ulusçu-milliyetçi değildir, ben de değilim. Bütün Müslümanlar, İslam dinine mensup fert ve gruplar arasında sıkı bir birlik, dayanışma, yardımlaşma, düşmana karşı birlikte savunma ilişkisinin bulunması gerektiğinde ittifak ederler; çünkü bu dinlerinin emridir. Son Peygamber'in (s.a.) dini tebliğ için gönderildiği insanların tamamına da O'nun ümmeti derler. Bu ümmetin bir kısmı tebliğe evet demiş, Müslüman olmuştur, onlara “icabet ümmeti” derler, diğer kısmı ise İslam'a davet edilmiştir, edilmektedir, bu mübarek ve kurtarıcı dine girmeleri beklenir, bunlara da “davet ümmeti” denir.

Dünyanın farklı coğrafyalarında yurt edinmiş Müslümanların tamamının bir devletin teb'ası olmaları idealdir. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise aralarında bir şekilde birlik oluşturmaları gerekir, bu da dinin emridir. Şartların zorlamasıyla farklı ulus devletlerin olması Müslümanların “ırkçı, ulusçu ve bu manada milliyetçi” olmalarını gerekli ve caiz kılmaz. Her bir grup kendi dilini, alt kültürünü ve meşru menfaatini korur, insani duygu ve ilişkiler de kendi aralarında daha sıkı olabilir, hepsi bu kadar, bundan öte bir ayrımcılık, ümmet birliğine karşı duruş; etnik, coğrafi vb. ilişkiyi İslam kardeşliğinin önüne geçirmek, onun yerine koymak caiz olmaz.

Her Müslümanın aynı zamanda İslamcı olduğunu yazdım ve ısrar ediyorum. Tartışılan husus bu terimle ilgilidir. Ahmed Naîm Bey gibi bazı İslamcı mütefekkirler bu terimi beğenmemişlerdir, ancak “sahih İslam'ı bütünüyle hayata geçirme, yaşatma ve yayma davası” manasında bir harekete karşı çıkan Müslüman olmamıştır, olamaz. İşte ben ve daha pek çok İslamcı bu davaya “İslamcılık” diyoruz, bu manada her İslamcı aynı zamanda Müslümandır.

Peki her Müslüman aynı zamanda İslamcı mıdır?

Davaya fiilen katılmıyorsa ona İslamcı denemez, ama öyle olması beklenir.

AK Parti ondört yıldır iktidarda olduğu ve bütün imkanlar elinde bulunduğu halde niçin ahlaksızlıklar var, bundan iktidar sorumlu değil midir?

Bir toplumun bozulan ahlakını bir iktidarın -ki, bütün imkanlar onun elinde de değildir- kısa zamanda ıslah etmesini beklemek cehaletten kaynaklanır. Bozmak kolay, düzeltmek ve yapmak zordur; bozmak çabuk olur, düzeltmek ve yapmak uzun zaman ister. Ahlak bakımından bir iktidarın sorumluluğunu onun “ahlak anlayışı ve ahlakı ıslah gibi bir davasının olup olmadığında” aramak gerekir. AK Parti kurucu ve yöneticilerinin genellikle İslam ahlakına bağlı olduklarına inanıyorum, bu ahlakı ferdin ve toplumun hayatında var etmek ise yalnızca siyasetçilerin ve kısa zamanda yapabilecekleri bir iş değildir.

Bu bakımdan partileri karşılaştırmak isteyenler şu hususlara bakabilirler:

-Zorunlu ahlak derslerini kim koydu, kim karşı çıktı ve kaldırdı?

-Zorunlu din derslerine kim karşı çıkıyor?

-Zinayı, içkiyi, kumarı, eşcinselliği hangi parti ve zihniyet serbest bırakıyor?

Bu örnek soruları arttırmak mümkündür.

Biliyorum, hemen bana şu sorular yöneltilecek: Ya rüşvet, yolsuzluk, yetkinin kötüye kullanılması… bunlara ne diyeceksin?

Bunları meşru görmek hiçbir Müslüman için mümkün değildir, ancak bu ahlaksızlıklar da her zaman vardı, keşke tamamen ortadan kalksa, ama beşer tabiatı bunu mümkün kılmıyor; her amili bir yana bırakıp yalnızca AK Parti'yi bu kötü fiillerden sorumlu tutmak da haksızlıktır. Hangi parti, grup, fert olursa olsun dine ve ahlaka aykırı olan fillerin içinde olur, bunları tasvip eder ve ıslahı için çaba göstermezse Allah onların bu dünyada belasını verir, öteki dünyada ise cezaları yaman olacaktır.

Yeni Şafak

YAZIYA YORUM KAT