1. YAZARLAR

  2. Umur Talu

  3. İskenderun şüphesi -2
Umur Talu

Umur Talu

Yazarın Tüm Yazıları >

İskenderun şüphesi -2

02 Ağustos 2010 Pazartesi 00:14A+A-

Beynimiz yine hakikatin komploları ile komploların hakikati arasında sıkıştı.

Asker, polis, sivil, “etkisiz hale gelen terörist”; onca ölü bırakmaya devam ederek.

Kısa süre önce denizcileri baskında 6 şehit vermiş İskenderun; Hatay; Dörtyol; 30 bin nüfuslu (hala) belde Payas’ın MHP’li “1 numara” belediye meclis üyesi ile adına kayıtlı olmayan otomobili; Jandarma istihbarat; elemanların “1 numara” ile tesadüfi görüşmesi; “gasp” “teröristler”; silahlar, polisler, dört şehit, “halk infiali”; saldırılar…

Hepsi aynı karede buluşuyor.

“Dörtyol” belki de böyle bir dört yol ağzı. Buluşma mevkii. Rastlama istasyonu. Tesadüf kavşağı. İhtimal çıkmazı. Kaza, çarpışma mevkii.

***

Yerli rastlantıdan bölgesel, küresele atlayayım yine.

Dünkü “İskenderun şüphesi”ne devamla.

Hani, ABD’de muhafazakar bir haber sitesinin yeniden düşürdüğü, “Mavi Marmara ile eş zamanlı İskenderun saldırısında İsrail şüphesi”ne.

Bu kez somut üç isim vardı (dünkü yazı özeti):

Kudo şirketi; kurucuları Shlomi Michaels ve Dany Yatom.

Yani, “Kurdistan Development Organization”; Türkiye’de bile adres ve telefonu olan İsrail-ABD vatandaşı, eski anti-terör komandosu, silah taciri; Mossad’ın eski şefi, yakında istifa edene kadar milletvekili.

Yani; kimi kaynağa göre, Barzani’nin ortak, Almanya’nın eski “süper” istihbarat şefi (bakanı), parlamenter Schmidbauer’in bağlantıda olduğu şirket; Kuzey Irak’ta “anti-terör, gerilla eğitimi” vermiş,e silah temin etmiş biri; silah tüccarları ve İsrail devletiyle ilişkili eski Mossad patronu.

***

Şahıslar, ABD, İsrail, Kuzey Irak, Türkiye’den oluşan öyle bir “dörtyol”da buluşuyor ki…

Şöyle bir istihbarat fotoğrafı hayal edin:

Eski Mossad şefi; 008 lakaplı eski Alman istihbarat koordinatörü, eski FBI şefi (Freeh) “ortak” iş yaparken; eski CIA başkanı (Woolsey) de ekibin pek yakınında duruyor.

Peki Türkiye’nin “askeri, sivil istihbaratı” ne yapıyor?

***

Hükümet 8 yıldır görevde.

Bu sürede, ABD ve İsrail karşısında bin türlü gelgit yaşadı.

“İskenderun’da İsrail(li) parmağı şüphesi” ile “Taşeronluk” meselelerine gelinceye kadar, mesela şu konularda ne yapıldı?

(Yoksa o sıra “İsraille ortak tatbikat… istihbarat alışverişi… askeri ihaleler…” yüzünden hiçbir şey yapılmadı mı?)

***

 

  1. Özellikle Shlomi Michaels’in Türkiye “işleri” ve ilişkileri izlendi mi?
  2. Türkiye sınırından “düzinelerce” İsrailli eski askerin, tarım uzmanı, işadamı diye Kuzey Irak’a (belki oradan da buraya), hem de pasaport damgalatmadan geçişine dair hangi yaprak kımıldadı?
  3. Biraz Ankara’nın şikayeti, biraz İsrail’de ciddi gazetecilerin haberleri üstüne Michaels ve ekibinin K. Irak işleri soruşturulmaya başlanıp iki yıl sonra “İsrail’in çıkarları yüzünden” dosya kapatılınca bir tepki oldu mu?

***

İlk sorunun ilginç yönü var.

Elbet “business is business”, yani “iş iştir; istihdam istihdamdır; kâr kârdır”… elbet “ayinesi iştir kişinin, arka planına bakılmaz” ama…

Özellikle ABD’li gazeteci Laura Rozen’in araştırmalarıyla iki, üç yıl önce Kudo ve Michaels’in bazı özellikleri ortaya döküldü, yalanlanmadı.

Rozen, Michaels’ın ilişki ağını tanımlarken, “Türk iş dünyası”nı da anmıştı.

İddiasına göre, iki önemli Türk firması Makyol ile Cengiz’in yürüttüğü rekor uzunlukta piste sahip “Erbil Hawler Uluslararası Havaalanı” inşaatı arkasında da Kudo vardı.

Rozen, Michaels’in bir ortağına dayanarak, “Barzani ailesinin de bulunduğu Kudo, havaalanı projesinde her ihaleden yüzde 20 pay alacak bir anlaşma yapmıştı. 60 milyon dolar kadar.”

(İnşaat geçen yıl bitti. Alan Müdürü’nün 600 milyon dolar dediği proje için Makyol 372.8 milyon dolarlık taahhüt bilgisi veriyor.)

Yine iddiaya göre, havaalanı güvenliğini de Michaels’ın takımı üstlenmişti.

Bence bu konu devam eder!

HABERTÜRK

YAZIYA YORUM KAT