1. YAZARLAR

  2. İsmail Kılıçarslan

  3. İrancılar Cumhuriyet’ten, Cumhuriyetçiler S Haber’den
İsmail Kılıçarslan

İsmail Kılıçarslan

Yazarın Tüm Yazıları >

İrancılar Cumhuriyet’ten, Cumhuriyetçiler S Haber’den

12 Aralık 2015 Cumartesi 04:57A+A-

Aslında kabahat benim. Sabah sabah İstanbul'da görüp görebileceğim en güzel gökkuşağını yakalamışım. Hem de öyle böyle değil güzelliği. Beylerbeyi'nden neredeyse Kuzguncuk'a kadar Boğaz Köprüsü'nün üzerinde arz-ı endam eden nazlı bir ışık yanılgısı. Dokunabileceğim kadar yakında, erişemeyeceğim kadar uzakta… Hal böyleyken çek sağa, inip seyret bu güzelliği, tefekkür et. I-ıh. Sabah sabah mutlaka 'acaba memlekette neler oldu' diye merakla radyolar arasında gezip 'ajans' dinlemem lazım.

Bir kadın sesi, vurgulu vurgulu bir köşe yazısı okuyor. Köşe yazısı da köşe yazısı ha… Türkiye'nin İran'ı bırakmaması gerektiğini, İran'la ilişkileri bozup Riyad'la yakınlaşmanın çok ama çok kötü sonuçları olacağını hararetle savunuyor. Girişi ve gelişmesi 'ne AKP ne Recep Tayyip Erdoğan dış politikadan anlıyor. Hep çok hatalılar. Öyle böyle hatalı değiller. Çok çok hatalılar. Mezhepçiler, İslamcılar' tadında ilerleyen yazının sonu şöyle geliyor: 'Riyad, Türkiye'yi İran'dan uzaklaştırıp stratejik anlamda kendi yanına çekebilirse memnun olacaktır tabii. Neyse ki AKP, tüm Sünni eğilimlerine rağmen, bunu yapıp sınır komşusu olan kilit bir ülkeyle ilişkilerinde devasa bir stratejik hataya daha imza atacak kadar gerçeklerden kopmuş değil henüz. Fakat geçmişte yaptıkları veya yapmaya çalışıp yapamadıkları gelecek için bir teminat ise, bakarsınız bunu da sonunda başarır.'

Yazıyı vurgulu vurgulu okuyan kadın sesi sonunda 'Semih İdiz, Cumhuriyet Gazetesi' deyince 'Allahuekber' dedim arabanın içinde. Bu 'Allahuekber'in yanına bir 'Allahuekber' de yazıyı dinlediğim radyonun S Haber olduğunu anladığımda ekledim.

Yahu meğer Recep Tayyip Erdoğan nefreti nelere kadirmiş.

80'li yıllardaki çocukluğum ve 90'lı yıllardaki ilk gençliğim boyunca temel vazifesi insanları İran'dan soğutmak olan bir gazete hatırlıyorum. Sürekli İran'ın ne kadar da baskıcı ne kadar da aptal bir rejiminin olduğunu anlatan, insanları sürekli Türkiye'nin de İran olabileceği tehdidiyle korkutmaya çalışan bu gazetenin adı Cumhuriyet idi. Evet. Şimdi bize 'Sünni eğilimlerine rağmen AK Parti o kadar da şey yapıp İran'ı kaybetmesin' diyen Cumhuriyet Gazetesi'nden söz ediyorum.

Peki ya S Haber'in adına yayın yaptığı Fethullahçıların durumu ne idi? Özellikle benim gibi İslamcı çevrelerin içinde yetişmiş insanlar çok iyi hatırlayacaklardır. Hem Fethullah Gülen hem de Fethullahçılar İran'dan kelimenin gerçek manasıyla tiksinirler, nefret ederlerdi. İran'ın bir İslam ülkesi olmadığını, Şia'nın büyük bir tehlike olduğunu falan anlatırlardı. Hatta Fethullah Gülen, meşhur konuşmasında şöyle demişti: '7 dünya bir araya gelse İran'a gitmeyi hiç düşünmem. Hiç yani. Ahirette cennete giden yol İran'ın içinden geçse ben sola dönerim, kenarından bir yol var mı derim. Bu kadar antipatim vardır benim o riyakar heriflere.'

Çok da uzağa gitmeyelim. Şimdi o goygoyu bir kenara bıraktılar ama daha geçen seneye kadar İran'ın Türkiye'nin baş düşmanı olduğunu savunan da, Hakan Fidan'ı İran ajanı olmakla suçlayan da, İran'ın muta nikahı yöntemiyle bazı Türk siyasetçileri parmağında oynattığını ileri süren de Fethullahçılardı.

Peki, Fethullahçılarla Cumhuriyet Gazetesi arasında ne gibi bir ilişki vardı dersiniz geçmişte? Fethullahçılar kapalı kapılar ardında 'beton Kemal'in itleri' derdi, Cumhuriyet Gazetesi de açıktan 'mollalar İran'a.' Bilmem ilişkinin düzeyi hakkında bir fikir verir mi?

Şimdi doğru anlıyorsam durum şu: Türkiye'deki İran nefretinin müesses hale gelmesini sağlayan Cumhuriyet Gazetesi'nde İran'la aramızın mutlaka iyi tutulması gerektiğini savunan yazılar yayınlanıyor. Bu yazıları 'o riyakar heriflere hiç güvenmeyen' Gülen'in medyası okuyor. Bu esnada Fethullahçılarla Cumhuriyet Gazetesi geçmişte aralarında olumsuz hiçbir şey yaşanmadığına dair numara çekiyorlar.

İşte şimdi tekrar etmenin zamanı: 'Yahu meğer Recep Tayyip Erdoğan nefreti nelere kadirmiş.'

Tabii, kendileri dışında hiç kimseyi gerçekten asla sevemeyeceklerini düşündüğüm malum yapıyı boş geçiyorum. Mesele Recep Tayyip Erdoğan özelinde Türkiye düşmanlığı olduğunda İrancı da olurlar, Moskof uşağı da olurlar, Amerikancı da olurlar, Esed'i de desteklerler. Alıştık artık.

Dolayısıyla ben asıl çağrımı Cumhuriyet Gazetesi'nin sadık okurlarına yapmak istiyorum: Lütfen Cumhuriyet'e sahip çıkın. Biz gericilerle siz ilericiler nasılsa bir yolunu bulup kendi kavgamızı milli ve yerli bir kavga olarak tutmayı başarırız. Aramıza bu karanlık, emperyalist amaçlara hizmet ettiğinden hiç şüphe duymadığım yapıyı sokmayın boşuna. Sonunda tıpkı bizim gibi siz de çok üzülürsünüz bunlara 'kıymet hükmü' verdiğinize.

Bu da benim size bir nevi hizmetim olsun. Sonra 'bizi kimse uyarmadı' demeyin.

Ne diyordu Hamaney: 'Valla biz de tedirginiz yeğenim. Bu adamların bize bile destek verecekleri kırk yıl düşünsek aklımıza gelmezdi. Ne pis ahlakları varmış.'

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT