1. YAZARLAR

  2. Didier Billion

  3. İran İslam Cumhuriyeti nereye gidiyor?
Didier Billion

Didier Billion

Yazarın Tüm Yazıları >

İran İslam Cumhuriyeti nereye gidiyor?

05 Temmuz 2011 Salı 00:47A+A-

İran, nükleer konusundaki çözümsüzlüğün ve Haziran 2009 seçimlerini izleyen krizin sonucu olarak gitgide daha canlı hale gelen ekonomik ve siyasal çelişkilerinin etkisinde.

İran ekonomisi, inkâr edilmez bir canlılık içinde olsa da, karşıtlıkların keskinleştiğini de görmezden gelmeyiz. Söz konusu değişim, enflasyonun net bir biçimde yükselmesine ve toplumun en yoksul kesimlerinin sarsılmasına neden olacak bir kararla, son aylarda şimdiye kadar öncelikli ihtiyaç maddeleri olarak kabul edilen bir dizi ürün için verilen sübvansiyonların tedricen kaldırılmasını içeren beş yıllık kalkınma planında ifadesini bulmaktadır. BM Güvenlik Konseyi'nde kabul edilen dört uluslararası müeyyidenin, kısmen uygulanmış olsalar da, İran'ın makroekonomik dengeleri ve dış ticaretinin yapısı üzerinde olumsuz etkileri oldu. Böylece ekonomik büyüme oranı söz konusu baskıların etkisiyle ancak yılda yüzde 2'ye ulaşabildi. Ekonomik bozulmadan kaynaklanan toplumsal gerilimler hizip mücadelelerinin yükseldiği bir bağlamda temel siyasi engel haline geldi.

Bu çatışmanın nedeni aslında aylardan beri devlet aygıtının merkezine dokunan ve 2012 genel seçimleriyle 2013 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hazırlanmasına ilişkin manevralarda gizli. Mahmud Ahmedinejad ile Rehber Ali Hamaney arasında sürtüşmeler kamusal alana çıktı ve on gün boyunca cumhurbaşkanının ortadan kaybolmasıyla durum iyice belirginleşti. Bu çatışmanın nedeni Ahmedinejad ile Rehber'in rekabetinin keskinleşmesidir.

1 Haziran'da İran cumhurbaşkanı petrol bakanlığı makamını kendi inhisarına alma kararını protesto etmek için yargıya başvurduğunda yeni bir çatışma çıktı. 290 milletvekilinin 165'inin imzaladığı dilekçe anayasanın ihlal edildiğini ve cumhurbaşkanının kararlarının ve cumhurbaşkanının petrol bakanı olarak karar almasının yasa dışılığını ifşa ettiler. Rakipleri, istihbarat servislerini araçsallaştırmakla hatta finansal yolsuzlukla suçlayarak, Ahmedinejad'ın ve taraftarlarının gelecek seçimlerde yolunu kesmek istiyorlar.

Böylece Ahmedinejad paradoksal bir biçimde İran siyasi hayatında ruhban hiyerarşisinin etkisini kısıtlamak isteyen rolünü sırtına aldı. İki hizip arasında tek uzlaşma noktası her türlü protesto hareketini engelleme iradesi.

Arap dünyasını saran şok dalgası İran'ı da etkiledi. İlk aşamada İranlı yetkililer Mübarek'in devrilmesini, İran devriminin 32. yıldönümüne denk düşen bir tarihte Arap dünyasında 'İslami uyanış'ın bir ifadesi olarak kutlamışlardı. Yine de İran'da çok hızlı bir biçimde protesto eylemleri hakkındaki haberler sansürlenmeye başlandı çünkü bu eylemler demokratik talepler etrafında odaklanıyor ve bunlar İranlı protestocuların taleplerini anımsatıyorlardı. İran iktidarı özellikle Yeşil Hareket'in Arap dünyasında oluşan durumdan yararlanarak İran'da protesto hareketlerini yeniden başlatmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Şubat ve mart aylarında gerçek anlamda yapılanmış bir hareket oluşturamayan ve sert bir şekilde bastırılan birçok gösteri yapıldı, iktidar da kendi ülkesindeki talepleri ezip Arap halklarının taleplerini selamladı.

İslam Cumhuriyeti 30 yıldan bu yana sırrına sahip olduğu uzlaşmalardan birini dahi üretemez hale gelerek 1979 devriminin başlattığı siyasi çemberin sonuna gelmiş görünüyor. 2009'daki protestoların etkinliği siyasi alanı parçalayıp farklı iktidar merkezleri arasındaki derin anlaşmazlıkları keskinleştirdi. Bu durum, Ali Ekber Rafsancani'nin, 2009'da reformcu muhalefete verdiği desteğin bedelini ödetmek için, Rehber'i atamak ya da görevden alma yetkisine sahip olan organ olan Uzmanlar Meclisi yönetiminden alınmasıyla daha da belirginleşti. 'Yeşil Hareket'e gelince üzerinden eksilmeyen baskı dışında, birbirine karşıt duyarlılıkların bir aradalığı, programının olmaması ve liderlerinin kararsızlığı şu safhada gerçek bir alternatif oluşturmasına olanak vermiyor.

Nükleer dosyası önemini yitiriyor. Ocak ayında gerçekleşen BM Güvenlik Konseyi'nin, 5 daimi üyesini ve Almanya'yı ve de İran'ı bir araya getiren İstanbul Konferansı başarısızlıkla sonuçlandı ve hiçbir uzlaşma formülü bulunamadı. Yine de İran, İran'ın nükleer programını sabote etmeye yönelik hazırlanan ve İsrail'e göre bu programı birkaç yıl geciktiren Stuxnet bilgisayar virüsünün etkisi sonucu yavaşladı. Nihayet müttefik Suriye'yi etkileyen güçlü karışıklıklar İran'ın içinde bulunduğu zorlukları daha da artırıyor. 30 yıldan beri iki ülkeyi birleştiren ve her iki müttefik için temel önemini muhafaza eden stratejik bağları biliyoruz. Her iki taraf da bu yakınlığa gerçek anlamda ihtiyaç duymakta ve İran İslam Cumhuriyeti Suriye'nin, işlevi Lübnan Hizbullah'ı ve Filistin Hamas'ıyla ilişkileri için vazgeçilmez önemde olan tek bölgesel müttefiki olduğunun bilincinde.

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum