1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. İnsanın Kemâle Yolculuğu
İnsanın Kemâle Yolculuğu

İnsanın Kemâle Yolculuğu

​​​​​​​İlim, iman ve amel üçlüsü birbirinin hem sebebi, hem de sonucudur; ilim imanı, iman ameli getirir, amel imanı arttırır, artan iman ve amel yeni marifetlere pencere açar...

29 Mayıs 2018 Salı 03:36A+A-

Hayrettin Karaman’ın, Yeni Şafak gazetesinde “Kemâle yolculuk” başlığı ile yayınlanan makalesinde insanın kemalete yolcuğunu yorumladı:

İnsanoğlu kendi başına, tesadüflerin sevkiyle varolmamış, yaratılmıştır. Başıboş, amaçsız, mutlak mânâda hür veya mecbur olarak da yaratılmamış, belli sınırlar içinde hür olan iradesiyle hayat çizgisini seçmesi, bir amaca doğru belli bir yoldan ilerlemesi için yaratılmıştır.

Yaratan eserini herkesten daha iyi bildiği için ona verdiği bilgi, akıl ve iradenin amacına ulaşmasına yeterli olmadığını göz önüne alarak gerektikçe peygamberler ve kitaplar göndermiş, insanların akıl ve iradelerine yardımcı olacak lütuflarda bulunmuştur.

Son Peygamber’i (s.a.) rehber edinen müslümanların çocukları doğdukları günden itibaren -en azından nazari ve farazi olarak- ilahi lütuflara mazhar olmakta, müslüman çevreleri tarafından doğru hayat çizgisini seçecek bir biçimde eğitilmektedirler. Çocuklar büyüyüp ergen ve ergin çağa girdiklerinde kendi iradeleriyle ya kemalin, ya zevalin; ya ahsen-i takvimin, ya esfel-i safilînin; ya Hakk’a kulluğun ya nefse köleliğin, hasılı ya cennetin, ya cehennemin yolunu seçeceklerdir.

Din eğitim ve öğretimini kendi iradeleriyle seçmiş, yahut da bu okullara geldikten sonra içinde bulunduğu durumun şuuruna ermiş, sorumluluğunu idrak etmiş olanların seçtikleri ve seçecekleri yol bellidir, ancak yolu seçmek, belli bir mesafeyi katetmek her şey değil, yalnızca bir şeydir, bir ömür boyu sürecek olan kemal yolculuğunun küçük bir parçasıdır. Burada kemalden “insan-ı kâmil”in erginlik ve olgunluğunu kastediyoruz. Kâmil insan aynı zamanda kâmil kuldur, kulluk kemale doğru yol aldıkça iğreti, emanet, gölge varlık hakkındaki şuur da kemale doğru ilerler; sonunda gerçek varlığın, kemal ve malikiyetin kime ait olduğu, yakinin bütün dereceleriyle kavranmış, idrak edilmiş olur. Kemale yolculukta insanın yakıtı veya azığı ilim, iman ve ameldir. Hiçbir beşer bu üç unsurun tamamını, eksiksiz olarak elde etmiş olamaz, hayırlı ömür bunlardan, mümkün olan en fazlasını elde etme çabasıyla geçirilen ömürdür. Belki en büyük âfet kişinin kendini, ilim, iman ve amelde zirveye erişmiş bilmesi ve sanmasıdır.

İlim, iman ve amel üçlüsü birbirinin hem sebebi, hem de sonucudur; ilim imanı, iman ameli getirir, amel imanı arttırır, artan iman ve amel yeni marifetlere pencere açar...

Din öğretimi mezunu herşeyi bitirmemiş, yalnızca bir menzili katetmiştir. Şimdi onun önünde bir ömür boyu ulaşmak için yol katedeceği daha nice menziller, konaklar vardır. Gerçi “insanı kemale doğru götüren yollar insanların sayısı kadardır” denilmiştir, ancak bu yollar değişik yollar değil, tek yolda, tek amaca doğru yürüyüş biçimleridir. Umumi bir yürüyüş biçimi, (kemal yolculuğunda ilke) zikretmek gerekirse şunları söylemek mümkündür: İlim okumak, dinlemek, düşünmek ve müzakere etmek suretiyle geliştirilir. İman bir hidayet meselesi olmakla beraber ilmin, eğitimin ve amelin iman üzerindeki tesiri inkâr edilemez. Amel -ki bunun içinde ibadet, hayat düzeni ve ahlak da vardır- ilim ve iman yanında eğitimle geliştirilir. Eğitimde en önemli unsur çevredir, kâmil veya kemal yönünde ilerleme cehdi içinde olan insanlar ile beraber olanların onlardan etkilenmemesi düşünülemez:

Ak üzümler mor olur yahut kara

Mor üzümle komşu olsa bir ara

Kâmil insan sohbetinde daim ol

Gül kokar gül bahçesinden geçse yol

Örneğin Allah Resulü yol Kitab

Nurunun pervanesi bin âfitâb

İslâmda fertlerin, diğer fertlere ve topluma karşı da ödev ve sorumlulukları bulunduğu için ameli hem ferdî, hem de sosyal alanlarda düşünmek ve yürütmek zarureti vardır. Gemi batarsa suçlu suçsuz, kusurlu kusursuz bütün yolcularıyle birlikte batar. Gemisini kurtaran kaptandır, ama unutmamak gerekir ki, gemiler yolcular içindir. Toplum gemisinde herkesin kendi güç, kabiliyet ve imkânlarına göre vazife ve sorumluluğu vardır. Özellikle halkı irşadı iş edinenlerin vazifesi insanlara kemal yolculuğu şuurunu kazandırmak ve bu yolculukta yardımcı olmaktır.

Haydi hep beraber kemale yani Hak kulluğuna, yani gerçek insanlığa doğru kanat açalım, Mevla kanatlarımıza güç versin, versin ki, bizim için mukadder olan en ileri menzile ulaşalım

HABERE YORUM KAT