1. HABERLER

  2. HABER

  3. İnönü: "O Mektubu Yayınlamak İhanet!"
İnönü: "O Mektubu Yayınlamak İhanet!"

İnönü: "O Mektubu Yayınlamak İhanet!"

Meclis, cumhuriyetin ilk yıllarına ilişkin birçok sırrı içinde barındıran İstiklal Mahkemeleri'nin tutanaklarında yakın tarihe ışık tutacak belgeler, İnönü'nün 'mektup yayınlayan' gazetecileri yargılatmak için İstanbul'da mahkeme kurdurğunu ortaya koyuyor

18 Nisan 2015 Cumartesi 15:17A+A-

Hüseyin Likoğlu / Yeni Şafak

TBMM, İstiklal Mahkemeleri'nin tutanaklarını sadeleştirerek kamuoyuna açtı. Günlerce tartışılacak tutanaklar arasında İskilipli Atıf Hoca, Şeyh Said, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi davalar yeralıyor. Kamuoyuna açıklanan dosyalar içinde, 'gazetecilere özel İstiklal Mahkemesi'nin kurulduğunu gösteren belgeler ise özellikle dikkat çekiyor. Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından İstanbul'da bazı gazeteler, Hindistanlı Müslüman liderler Ağa Han ve Emir Ali'nin halifelik ile ilgili Türkiye'ye gönderdiği mektubu yayınladı. Mektupta dünya Müslümanları için halifeliğin öneminden bahsedilerek bu kurumun Türklerde kalmasının Türkiye'ye güç katacağı belirtildi ve halifeliğin kaldırılmaması gerektiği tavsiye edildi.

İNÖNÜ'DEN ÖZEL MAHKEME

Türkiye'ye gönderilen mektup Tanin, Tevhid-i Efkar ve İkdam gazetelerine ulaştı. Hindistan İsmaili tarikatının lideri Ağa Han ile Londra-İslam Cemiyeti Başkanı Emir Ali'nin 'hilafet' ile ilgili isteklerinin 5 Aralık'ta bu gazetelerde yayınlanması gündeme bomba gibi düştü. 8 Aralık 1923 tarihinde Meclis'te İsmet Paşa (İnönü), bu şahısların İngiliz Hükümeti'nin yönlendirmeleriyle hareket ettiklerini ve bu mektubu yayımlayanların Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun birinci maddesine göre suç işlediklerini ileri sürerek İstanbul'da bir İstiklal Mahkemesi kurulmasını teklif etti. Yapılan muhalefete rağmen 50 numaralı Meclis Kararı ile İstanbul'da bir İstiklal Mahkemesi kuruldu.

'MECLİS ZAYIF GÖRÜLÜR'

Mahkeme ilk iş olarak Ağa Han ile Emir Ali'nin mektubunu yayımlayan gazetecilerle ilgili yargılamaları gerçekleştirdi. İnönü, sözkonusu İstiklal Mahkemesi'nin kurulmasının görüşüldüğü Meclis gizli celsesinde, “Bu gazetecileri cezalandırmazsak, içerde ve dışarda TBMM'nin zayıf olduğu imajı verilecek ve artık her önüne gelen kavli, fiili ve neşri hilafet taraflısı yayın yaparak yeni kurduğumuz cumhuriyeti zayıflatmaya girişeceklerdir” demişti. Meclis kararıyla 15 Aralık'ta İstanbul'da kurulan İstiklal Mahkemesi, Hindistan'dan gelen sözkonusu mektubu yayınlayan gazetecilerle ilgili tahkikata girişti. 'Muhalif neşriyatta bulunmak' cürmünü işleyen gazeteciler Hüseyin Cahid Yalçın, Ahmet Cevdet Oran, Velid Ebüzziya ve Hayri Muhittin, İstiklal Mahkemesi Hakimi İhsan Eryavuz'un karşısına çıktı.

HEP BASKI ARACI OLDU

İnönü daha sonra bu mahkemeleri, Türkiye'de muhalif her kesime baskı aracı olarak kullanmaktan çekinmedi. 13 Şubat 1925 tarihinde Şeyh Said olayı meydana geldi. Olayı bir 'karşı devrim' olarak algılayan İsmet Paşa ve Cumhuriyet Halk Fırkası içerisinde kendisine yakın olan bir grup, Başvekil Ali Fethi Bey'i pasif kalmakla suçlayarak, sert bir muhalefete başlattı. 4 Mart 1925'te Ali Fethi Bey Başvekillikten istifa etti ve yerine İsmet Paşa Başvekilliğe getirildi. İsmet Paşa Başvekilliğe getirildiği gün 578 numaralı Takrir-i Sükûn Kanunu'nu çıkararak Ankara ve ayaklanmanın olduğu bölgede birer İstiklal Mahkemesi kurulmasını teklif etti. Aynı gün kabul edilen 117 numaralı Meclis Kararı ile Ankara ve Şark İstiklal Mahkemeleri kuruldu.

Sır dosyalar açıldı

Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan İstiklal Mahkemeleri'nin kararları 95 yıl sonra kamuoyuna açıldı. Yakın tarihe ilişkin birçok tartışmaya ışık tutacak olan belgelerin birçoğu Osmanlı Türkçesinden sadeleştirildi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, arşivdeki 95 yıllık belgelerin kamuoyuna sunulduğunu söyledi. Mahkemelere ait belgeler 3 ciltte toplandı. 'İstiklal Mahkemeleri' başlıklı birinci cilt 330 sayfadan, 'İstanbul İstiklal Mahkemeleri' başlıklı ikinci cilt 286 sayfadan, 'Elcezire İstiklal Mahkemesi' başlıklı üçüncü cilt ise 290 sayfadan oluşuyor.

Rejime muhalif kim varsa

Şapka Kanunu'nun çıkarılmasıyla memleket genelinde hükümete karşı oluşan tepki ve protestolar üzerine Ankara İstiklal Mahkemesi bu hareketleri Cumhuriyet'e karşı yapılan ayaklanma teşebbüsleri şeklinde algılayarak Sivas, Tokat, Erzurum, Rize, Giresun ve Ankara'da gezici olarak görev yaptı ve ayaklanma saydığı bu olaylara müdahil oldu. Rejime muhalif olanlardan iktidara destek vermeyen gazetecilere, şapka inkılâbına muhalefet edenlerden İzmir Suikastiyle itham edilenlere, Şeyh Said'den İskilipli Atıf Hoca'ya ve İttihatçılara kadar farklı davalara bakan bu iki mahkeme, kararları ve gördüğü davaları itibarıyla İstiklal Mahkemeleri içinde en merak edilenlerdendir. Farklı tarihlerde altışar aylık uzatmalarla yaklaşık iki yıl görev yapan bu iki mahkeme, 7 Mart 1927 tarihinde Meclis'in aldığı karar ile kapatılmıştı. 1949 yılına kadar herhangi bir İstiklal Mahkemesi kurulmamasına rağmen Takrir-i Sükûn Kanunu 4 Mart 1929 tarihine kadar yürürlükte kaldı. Son olarak 4 Mayıs 1949 tarihinde çıkarılan 5384 numaralı “İstiklal Mehakimi Kanunu ile Tadillerinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanun” ile İstiklal Mahkemeleri tamamen lağvedildi.

Doğuda başka Ankara'da başka

Şark İstiklal Mahkemesi'ne, 'verdiği idam kararlarını uygulama yetkisi' verilirken, Ankara İstiklal Mahkemesi'nin vereceği idam kararlarının Meclis'in onayından sonra infaz edilmesi hükme bağlandı. Ancak 20 Nisan 1925 tarihinde, Meclis'in tatilde olduğu süre boyunca Ankara İstiklal Mahkemesi'ne de verdiği idam kararlarını uygulama yetkisi tanındı. Şark İstiklal Mahkemesi yaklaşık iki yıl süren görevi sırasında birçok önemli davaya baktı. Bunların başında mahkemelerin kurulmasına gerekçe gösterilen Şeyh Said ve arkadaşlarının davası geliyor. Ankara İstiklal Mahkemesi başlangıçta askerlikten firar edenleri yargılamakla birlikte, daha sonra Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile alakalı yargılamalar da yaptı. Mahkemede ayrıca birçok gazeteci rejime muhalefet ettiği gerekçesiyle tutuklanarak yargılandı.

HABERE YORUM KAT