İktidar, Muhalefet ve Sahicilik!
Muhalifler, ülkede iktidar koltuğunda oturmadıkları halde, hala egemenlerin dili ile konuşuyorlar, hala her fırsatta resmi ideolojinin gerçek sahiplerinin kendileri olduklarını ihsas ettiriyorlar.
HAKSÖZ HABER
Seçimler yaklaştıkça partilerin karşı cenahtaki muhataplarını, muhaliflerini her vesile ile şiddetle eleştirdikleri, bu yolda önlerine çıkan her fırsatı değerlendirdikleri görülüyor. Rakiplerin en ufak bir dil sürçmesi bile, sürecin etkisiyle eleştiri bombardımanına tabi tutulabiliyor.
İktidarın 16 yıldır ülkeyi yönetiyor olması dolayısıyla, daha fazla eleştiriye uğrayacağı düşünülebilecekken, vakıa pek de böyle seyretmiyor.
Peki, AK Parti neden hala muktedir bir Parti gibi değil de, sanki hala muhalif ve mazlum bir parti gibi hareket ederek seçmenden oy istiyor?
Bunun basit bir sebebi var:
Muhalifler, ülkede iktidar koltuğunda oturmadıkları halde, hala egemenlerin dili ile konuşuyorlar, hala her fırsatta resmi ideolojinin gerçek sahiplerinin kendileri olduklarını ihsas ettiriyorlar.
Misal; Suriyeli muhacirler konusunda ortaya koydukları söylem tipik “Türkiye, Türklerindir!” Kemalist mottosunun yansıması olarak, kibirli bir “eski egemen söylem” olarak tezahür ediyor.
Keza, iktidarın en fazla açık verir hale geldiği “adalet” alanı da, muhaliflerin sabıka kayıtları dolayısıyla pek fazla ciddiye alınmıyor.
Yine muhalif partilerin tümünün Esed gibi, Sisi gibi diktatörlere karşı ortaya koydukları “hoşgörü” de onların samimiyetlerinde haklı kuşkular oluşturuyor.
İşte bu ve benzeri sebeplerle, AK Parti hala mazlum ve muhalif bir kimlikle seçmene sesleniyor. “Dünya beşten büyüktür” derken de, “Esed bir katildir!” derken de söz konusu bu “muhalefet” tescilleniyor.
16 yıllık iktidara rağmen muhalif kalmanın, muhalif olmanın sırrı burada aranmalı, burada olmalı.
HABERE YORUM KAT