1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. "Hükümet - Cemaat Geriliminin Kökleri ve Bugünü"
"Hükümet - Cemaat Geriliminin Kökleri ve Bugünü"

"Hükümet - Cemaat Geriliminin Kökleri ve Bugünü"

Özgür-Der İzmir Şubesinin "Hükümet ve Cemaat Gerilimini Kökleri ve Bugünü" başlıklı seminerini Güney Uzun sundu.

13 Aralık 2014 Cumartesi 22:39A+A-

Hükümet ve Cemaat Gerilimini Kökleri ve Bugünü başlıklı sunumunu yapmak üzere konuşmasına başlayan Güney Uzun öncelikle tarafların doğru tanımlanmanın konuyu anlamakta önemli bir başlangıç olduğunu söyleyerek AK Parti’nin kendini laik sistem içinde tanımlamış, muhafazakâr eğilimlerle siyaset yapan, kendi dışındakilerin İslamcı tanımlamasını kabul etmeyen bir sistem partisi olduğunu Gülen Cemaatinin ise adı üzerinde bir cemaat ve İslami referanslarla hareket etme iddiasında ki bir yapı olduğu belirterek bu iki yapıyı da İslam’a ve Müslümanlara olan yakınlığı ve faydalılığı bağlamında değerlendirmek gerektiğini söyledi.

AK Parti  İktidarını Gülen cemaati bağlamında üç döneme ayıran Uzun, AK Parti ’nin 14 Ağustos 2001’de kurulduğunu ve bu tarihte iktidarda olan Anasol-M hükümetinin ekonomik krizle birlikte ciddi bir zafiyete düştüğünü ve özellikle Başbakan Ecevit ile iyi ilişkiler içinde olan Gülen Cemaatinin farklı bir aktör arayışında olduğu bir dönemde kurulan AK Parti’nin Gülen Cemaati tarafından iyi bir alternatif olarak görüldü. Bu dönem içinde çeşitli darbe girişimlerini atlatan, yasama ve yürütme organlarını işletme de büyük engellerle karşılaşan AK Parti  hükümetinin 2007 yılından sonra başlattığı Ergenekon operasyonu ile birlikte Gülen Cemaati ile ilişkiler de kader birliği şeklinde bir düzleme oturdu. 2010 yılında yapılan referanduma kadar bu şekilde devam eden ilişkiler HSYKk Seçimleri ile değişmeye başladı. 2011 yılında Mit-PKK arasında ki Oslo görüşmelerinin basına sızdırılması ile derin çatışma dönemine girildiğini görüyoruz. Dershanelerin kapatılmasına ilişkin söylemler, Hakan Fidan’ın vatana ihanet suçlamasıyla savcılığa çağrılması gibi olaylar bugün yaşanan açık savaş ortamını hazırlayan süreçlerdi. 17 Aralık ve 25 Aralık tarihlerinde yapılan operasyonlar, arka planda süregelen savaşı gün yüzüne çıkardı.

Konuşmasına 17 Aralık süreciyle birlikte ortaya atılan karşılıklı iddiaların değerlendirmesiyle devam eden Güney Uzun, Gülen Cemaatinin medya organlarında sıkça dile getirilen Erdoğan’ın İrancı olduğu, diktatör olduğu, İsrail düşmanlığı yaptığı gibi tezlerin çokta tutarlı ve makul itirazlar olarak değerlendirilemeyeceğini fakat yolsuzluk iddialarının kolaylıkla üzerinin örtülmeyecek kadar vahim bir hadise olduğunu söyledi. Buna karşılık diğer cephenin yayın organları da çeşitli hezeyanlarla olaylara yaklaştıklarını örneklendirdi, bunların en çarpıcı olanı ise Gülen Cemaatine yakınlığı ile bilinen Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç’ın başörtüsü takmasından ardından hakkında ve yönetimiyle ilgili linç kapmayasının başlatılmış olmasıydı.

Tartışmanın İslamcılara bakan yüzünde bir takım zaafların yaşandığını söylerek konuşmasını sürdüren Uzun, bu dönem içinde öteden beri Kemalist rejim tarafından hor görülen dindar kitle, AK Parti nin iktidara gelmesi ile zaten belli kesimlerde var olan gücü, iktidarı kutsama zaafına daha fazla düşmeye başladı. AK Parti  iktidarını savunmaktan öteye devleti tüm kurumlarıyla sahiplenen, bu kurumlara herhangi bir söz söyletmeyen bir anlayış oluştu. ‘Paralelci’ olmayan her kurum ve devlet görevlisi sanki “İslam devletinin” bir memuru, kurumuymuş gibi telakki edilmeye ve sahiplenilmeye başlandı. Bunula birlikte İslami örgütlülük, dayanışma, infak gibi güzel hasletler aşağılanmaya, hakir görülmeye başlandı. ‘Dini bir cemaatin’ siyasete bulaşmasının ne kadar kötü olduğu, sadece “ahlaklı-dindar nesil yetişmekle” uğraşmasını gerektiği işlenerek İslam’ın Tevhid inancı gereği hayatın tümünü kapsayan bir din oluşu gerçeği örtbas edildi.

Boyutları itibariyle Türkiye’yi de aşan bir sorun haline gelen bu çatışmanın bir tarafı olmanın doğru bir tutum olmadığını, adaleti ayakta tutmanın gereği olarak özelde Müslümanların genelde tüm insanlığın hayrına olan tavırları olumlu görmek, tersi durumlara karşı itiraz etmek gibi bir sorumluluğumuz olduğunu hatırlatan Güney Uzun konuşmasını İslam’a ve Müslümanlara hayır duasıyla bitirdi.

guney_uzun9.jpg

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

1 Yorum