1. YAZARLAR

  2. Yusuf Şevki Hakyemez

  3. HSYK'nın oluşumu ve 1961 Anayasası'nın ruhu
Yusuf Şevki Hakyemez

Yusuf Şevki Hakyemez

Yazarın Tüm Yazıları >

HSYK'nın oluşumu ve 1961 Anayasası'nın ruhu

11 Şubat 2010 Perşembe 00:45A+A-

HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, yeni anayasa tartışmalarını Fikret Bila'ya değerlendirirken, 1961 Anayasası'nın ruhuna dönülmesi gerektiğini ve HSYK'nın oluşumunda da 1961 Anayasası'ndaki düzenlemeyi esas alıp, daha bağımsız bir kurul olarak Yüksek Hâkimler Kurulu'nu (YHK) oluşturmak gerektiğini belirtti. Sayın Özbek, değerlendirmesinde daha sonra Kurul üyelerinin yüksek yargı tarafından seçilmesini önererek, Kurul'a TBMM tarafından üye seçilmesini sağlıklı bulmadığını ifade etti.

Yeni anayasa ve yargı reformu tartışmalarının gündemde olduğu bir zamanda işin mutfağında çalışan bir kişinin HSYK'ya ilişkin görüş ve önerilerini açıklaması önemlidir. Bununla birlikte, Sayın Özbek'in Kurul'un oluşumuna ilişkin olarak ortaya koyduğu bu görüşlerin kendi içinde bazı çelişkiler taşıdığı ve demokratik hukuk devletindeki standartla bağdaşmadığı belirtilmelidir.

Kurul'un oluşumunda 1961 Anayasası'nın model olarak alınabileceği ifade edildikten sonra, bu Anayasa'daki oluşum tamamen göz ardı edilerek, tüm Kurul üyelerinin yüksek yargı tarafından seçilmesi önerilmektedir. Oysa 1961 Anayasası'nın 143. maddesinin ilk şeklinde YHK'nın 18 asıl üyesinin sadece altısı Yargıtay Genel Kurulu'nca seçilmekteydi. Geriye kalan üyelerden altısının birinci sınıfa ayrılmış hâkimlerce kendi aralarından ve üçer üyenin ise yüksek mahkemelerde hâkimlik yapmış ya da bu şartlara sahip kişiler arasından Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu'nca seçilmesi öngörülmekteydi. Dolayısıyla önerilen model, tüm üyelerin yüksek yargı tarafından seçilmesini, Kurul'da yargı dışından hiçbir üyenin bulunmamasını öngördüğünden, 1961 Anayasası'yla benzerlik taşımamaktadır. 1961 Anayasası'na göre Kurul'daki üyelerin en az üçte biri ilk derece mahkemelerinde görev yapan hâkimler arasından seçilmekteydi. Öte yandan, tamamen yüksek yargı tarafından seçilen üyelerle oluşacak Kurul, bu haliyle, ne yasamadan gelen üyeleri ne de Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı müsteşarını bünyesine alacağından, adeta kast sistemini andıran kapalı bir model olarak ortaya çıkacaktır. Demokratik hukuk devletinde bunun yargının oluşumu ve işleyişinde çok ciddi sorunlar doğuracağı açıktır. Böylesi bir oluşumun mevcut şekliyle HSYK'nın oluşumundan daha sorunlu olduğunu ise ifade etmeye bile gerek yoktur.

Üyelerinin tümünün yüksek yargı tarafından seçildiği bir yüksek yargısal kurulun hiçbir Avrupa ülkesinde bulunmadığını unutmamak gerekir. İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz, Polonya ve Slovenya gibi yargısal kurullara yer veren Avrupa ülkelerindeki ortak özellik, karma oluşumun benimsenmiş olmasıdır. Bu ülkelerdeki yüksek yargısal kurulların oluşumunda yüksek yargının seçtiği üyeler yanında ilk derece mahkemelerinde çalışan hâkimlerin kendi aralarından seçtiği üyelere de yer verilmektedir. Öte yandan Avrupa'daki bu ülkeler içerisinde kurula parlamentonun üye seçmediği bir örnek bulunmamaktadır. Bu ülkelerde parlamentonun belli sayıda üye seçmesinin "demokratik meşruiyet" açısından önemi de göz önünde tutulmaktadır. Karma oluşum tarzı ve bunun gerekliliği Avrupa Konseyi'nin Venedik Komisyonu ve Avrupa Hâkimleri Danışma Kurulu gibi istişari örgütlerinin değişik çalışmalarında da açıkça vurgulanmaktadır.

Değişik ülke örnekleri de ortada iken, HSYK benzeri kurulun oluşumunu tek başına yüksek yargının inisiyatifine vermek demokratik hukuk devleti ile açıklanamaz. Üyelerin tamamını yüksek yargının seçtiği bir kurul, yargı bağımsızlığına katkı sağlamaz; aksine ilk derece mahkemelerindeki yargı mensupları üzerinde yüksek yargının daha güçlü bir aktör haline gelmesine yol açabilir. Çünkü böyle bir durumda, dünkü yazısında Taha Akyol'un da belirttiği gibi, oligarşileşme, tarafsızlık aşınması ortaya çıkabilir. Bunun yargı bağımsızlığı ile açıklanması ise mümkün değildir. Bu nedenle ülkemizde öncelikle yargı bağımsızlığının ne anlama geldiği ve hangi amaca hizmet etmesi gerektiği hususlarının açıklığa kavuşturulması ve ona göre reform önerilerinin yapılması gerekmektedir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT