1. YAZARLAR

  2. Hasan Celal Güzel

  3. HSYK ve Ergenekon Çetesi
Hasan Celal Güzel

Hasan Celal Güzel

Yazarın Tüm Yazıları >

HSYK ve Ergenekon Çetesi

21 Temmuz 2009 Salı 09:56A+A-

Türkiye'de, 27 Mayıs'tan sonra hazırlanan 'darbe anayasaları' ile oligarşik ve millet iradesine karşı bir devlet yapılanması meydana getirilmiştir. Siz, seçimlerin yapılmasına, Meclis'in teşekkülüne ve Hükûmetlerin kurulmasına bakıp da sakın yanılmayınız... Mahcur ve göstermelik Türk demokrasisi, seçimle gelenleri çok dar bir alana hapsetmiş; jakoben oligarşinin kurum ve kişilerini bunların üzerinde egemen kılmıştır.

Sistemin esasını darbeci Kenan Evren engin nezaketiyle şöyle açıklamıştır: 'Siviller tencereyi pisletir, her seferinde biz gelir temizleriz.' Bu veciz izahattan da anlaşıldığı üzere, azınlığın despotizmi devlet çarkının dönmesinde en etkin konumda olmuştur.

1960'dan beri darbeci generallerin ve jakoben oligarşinin adamlarının Cumhurbaşkanı olacağını hesaplayanlar, bu makama parlamenter sistemde görülmeyen yetkiler vermişler ve buna bağlı olarak devletin üst kurum ve kurullarını kendi hâkimiyetleri altına almışlardır. Baykal'ın 'Son Kale' feryadının altında bu gerçek saklıdır. Zira tepeye hâkim olanlar, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve YÖK üyelerinin seçimine de hâkim olmuşlardır. Bu durumda, rahmetli Özal haricinde, darbeci generallerin ve onların zihniyetindeki Demirel, Sezer gibi kişilerin cumhurbaşkanlığı jakoben oligarşinin yerleşmesini temin etmiştir.

Türkiye'deki antidemokratik yapılanmanın başlıca iki kaynağı vardır: Birincisi, TSK içindeki darbeci odaklar ve temayüller, ikincisi ise yargı içindeki jüristokratik eğilimler ve müdahalelerdir. 'Hukukun üstünlüğü' ilkesini bu çevreler 'hukukçunun üstünlüğü ve hâkimiyeti' olarak anlamaktadırlar.

***

Türkiye'de yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedeleyen, Adalet Bakanı ve Müsteşarı'nın Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi olmasından ziyade, yargı organlarının teşekkülündeki ideolojik yapılanmaların etkileridir. İşin aslı, Türkiye'de siyasetin yargıya baskısından çok, yargının siyasete müdahalesi olmaktadır.

Şu son yargı skandalına bir bakınız: Hâkimler Kararnamesi iki aydır HSYK'da bekliyor. 1500 hâkim ve savcının tayini, HSYK'nın, usulüne ve hukuka aykırı olarak bazı savcı ve hâkimleri tayin etmek istemesinden dolayı bekletiliyor.

HSYK, Ergenekon Çetesi savcılarını ve hâkimlerini değiştirmeye çalışıyor. Ankara kulislerinde geçen ay, bu savcı ve hâkimlerin değiştirilmesi ve Ergenekon Dâvası'nın kapatılması için darbenin dahi düşünüldüğü söyleniyordu. Şimdi ise bir 'yargı darbesi' ile karşı karşıya bulunuyoruz.

Ergenekon Soruşturması ve Dâvası ile ilgili olan ve bir kısım HSYK üyesinin 'korsan liste' düzenleyerek değiştirmek istedikleri savcılar ve hâkimlerin hiçbir atanma talepleri yoktur ve bunlar hakkında hiçbir disiplin soruşturması da söz konusu olmamıştır.

Bu hukuk adamlarının değiştirilmesi demek, 2,5 senedir devam eden bu soruşturmanın ve dâvaların bitirilmesi demektir. HSYK üyeleri bu gerçeği bilmiyor olabilirler mi?... Bu takdirde aklımıza, bu üyelerden bir kısmının Ergenekon Dâvası ile ilişkili olduğu ya da en azından bu dâva hakkında aleyhte değer hükümlerine sahip bulunduğu geliyor. Nitekim, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun'un Ergenekon zanlılarıyla yakın ilişkisi, fotoğraflarla ve buluşmalarla gösteriliyor. Bu durumda Ertosun'un istifa etmesi gerekirken pişkinlikle beklemesi ve diğer bazı üyelerden destek görmesi vahimdir.

Bu skandal eleştirilince HSYK bir de kalkıp 'üzüntü ve kaygısı'nı belirtiyor. Bu olan bitenleri anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Sen kalk 2,5 yıldır devam eden ve kamuoyuna mal olmuş bir dâvanın savcılarını ve hâkimlerini değiştirerek 'dâvaya dışardan müdahale et'; hem de hiç sıkılmadan bundan kaygı duyduğunu açıkla...

***

Milletimiz bu rezaleti çok yakından takip ediyor. Ergenekon savcı ve hâkimlerinin tayini, Türkiye'de yargının ve demokrasinin tükendiği nokta olacaktır. Göz göre göre böylesine bir haksızlık ve hukuksuzluk gerçekleşirse artık yargının dikiş tutturması ve darbeci çetelerle mücadele edilmesi hayâl olur. Bu itibarla;

1. Adalet Bakanı ve Müsteşarı, gerekirse Ergenekon dâvası bitinceye kadar HSYK toplantılarına katılmamalıdır. Kararnamenin çıkarılamaması üzücüdür ama bu gecikmeye tahammül edilebilmelidir.

2. Bir şekilde HSYK kararı Ergenekoncuların istedikleri gibi çıkarılırsa, Cumhurbaşkanı kararnameyi iade ederek 'korsan liste'nin kaldırılmasını sağlamalıdır.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum