1. YAZARLAR

  2. YILMAZ BİLGEN

  3. Hepiniz Bu Katliama Ortaksınız!
YILMAZ BİLGEN

YILMAZ BİLGEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Hepiniz Bu Katliama Ortaksınız!

20 Şubat 2015 Cuma 09:24A+A-

Defalarca kimyasal silah kullandığı kanıtlanan ve 4 yıldır son yüzyılın en büyük sistematik işkence ve toplu katliamlarını gerçekleştiren Beşşar Esed yönetimi sivilleri öldürmeye devam ediyor.

Son olarak Halep’in kuzey kırsalında bulunan Ridyen, Başköy ve Harededniyen köylerini ani bir sızma ile ele geçiren Esed askerleri ile birlikte hareket eden Hizbullah milisleri 49 sivili katletti.

17 Şubat sabahı saat 5 sularında muhaliflerin elinde bulunan 3 köye sızan Hizbullah milisleri ile Şebbihalar ilk olarak Başköy’de 3 Sünni kadına tecavüz ettiler. ‘’ Kocalarınızın ihanetine karşılık bu cezayı hakettiniz‘’ denilerek işlenen cürümleri ağlayarak anlatan Başköylü kadınların ‘’ bu utançla yaşamak istemiyoruz ‘’ dedikleri anlatılıyor.

13 Şubat günü Şam’ın Duma bölgesinde 178 sivili havadan attığı varil bombaları ve füzelerle katleden  Baas Güçleri ve Şii milisler 2011 Mart’ından bu yana Suriye’de 350 binden fazla insan öldürdüler.

Tüm dünya da farklı saiklerle görmezden gelinerek yok sayılan Suriye’de ki sivil katliamlara yönelik olarak Türkiye’de ortaya konulan tepkiler de ciddi anlamda farklılık ihtiva ediyor.

 “Esed zalim, ama…”

 ‘’ Esed zalim, ama’’lı cümleler genelde “İran kendisine kurulan emperyalist tuzağı farketti ve ABD ve İsrail’in kışkırtması ile Baas rejimine başkaldıran muhaliflere karşı Suriye’de doğru olanı yapıyor ’’ tespitleriyle  devam etmekte.

 

Tamda bu noktada İslami camianın içinden bilinen ve Kemal Kılıçdaroğlu, Doğu Perinçek, Mihraç Ural, Fehim Taştekin ve diğer fanatik Esed-severlerle söylem birliği içerisinde olan pek çok isim olduğu görülüyor.

Yazı ve konuşmalarında ısrarla İran’ın Suriye konusunda ki tutum ve pozisyonunu öven bu zevat garip bir biçimde Perinçek, Kılıçdaroğlu, Mihraç Ural gibi isimlerle eşleştirilmelerine itiraz etmekte.

Aynı şahıslar kendileri ile ilgili bu yönde yapılan durum tespitlerini de hakaret telakki ediyorlar.

Radikal kimlikleriyle tanınanlardan, açıktan İran’a biatlı olduğu bilinenlere, Milli Görüş çizgisinde olanlara kadar uzanan bu ittifak hattının içinde yer alan bu isimler kendilerinin bu nitelemeden beri olduklarını söylüyorlar.

İran merkezli kalarak Suriye’yi analiz etme zaafı

Eylem ve söylem bazında varolan Mihraç Ural, Kemal kılıçdaroğlu ve Doğu Perinçek hattında saf tutma faaliyetine yönelik bir kaç örnek vermek istiyorum.

İrancı çizginin sembol isimlerinden biri bu konuda çok net olarak, ‘’ Hizbullah bizim namusumuz ve kırmızı çizgimizdir. Suriye’de yaşanan olaylar bölgede varolan siyonist hesaplardan bağımsız düşünülemez’’ demekte.

4 yıllık savaş süresince İran merkezli  Suriye analizlerinden vazgeçmeyen üstad konumunda bir yazar ise uzun yıllardır yayınlanmakta olan İslamcı bir derginin 2015 Ocak sayısında yer alan bir makalesinde bu konuda bakın neler söylüyor.

asa46.jpg"Suriye’de Baas Rejimine karşı mücadele eden, Suriye muhalefetinin, Amerika tarafından örgütlendiği, silahlandırıldığı çok açık ve net olduğu halde, Suriye de savaşın sürdürülmesinin Amerika ve İsrail çıkarına olduğu için durdurulmadığı bilindiği halde, Suriye konusunda Türkiye’nin emperyal/küresel çıkarlara alet edildiği, İran’ın ise bu çıkarlara alet edilmeyi reddettiği bilindiği halde, bugün maruz kaldığımız algı savaşları sebebiyle, emperyal oyunların/yorumların/değerlendirmelerin yanında yer alıyor, bu oyunlara karşı dikkatli olunması gerektiğini söyleyenleri çok ucuz bir biçimde Baasçılıkla suçlayabiliyoruz."

Milli Görüş hareketinin yeni lideri ise Suriye Devrimi başladıktan 1 yıl sonra Şam’da giderek Esed’i ziyaret etmiş ve o günlerde elinde onbinlerce Suriyeli mazlumun kanı bulunan Beşşar’la son derece samimi pozlar vermiş bir isim. Aradan geçen 4 yılda Esed kan dökmekte yüzbinleri katlederek ne kadar mahir oduğunu tüm dünyaya gösterdi.

Bu çizginin takipçilerinin Esed rejiminin arkasında tüm varlığı ile duran ve katliamın en büyük ortağı durumundaki İran’ın, 2013 yılına kadar devlet başkanlığını yürüten Mahmud Ahmedinejat’ı, 27 Şubat tarihinde Bursa’da yapılacak Erbakan’ı anma etkinliğine davet etmesi de ilginç.

Suriye Baas’ı 40 yıldır hiç bir islami gelişime-fikre izin vermedi. Yapısı itibarı ile ilkel bir diktatörlük yönetimi olan Hafız Esed’li yıllar Suriye halkı için kabus ve işkenceden başka bir şey getirmedi.     

Baba Esed’in 1982 yılında Hama’da yaptığı toplu katliamların izleri halen hafızalardan silinmedi. Baba ve oğul Esed’lerin İslami hassasiyetlere yönelik tavırları ortadadır. Şu an bu rejimin mahiyetinin şer-i değerlerle hiç bir bağının olmadığını bilen bahse konu islamcılar, sırf İran’ın koyu mezhep taassubundan kaynaklanan Esed tarafgirliğinin kurbanı olarak bu savrulma sürecini yaşamaktalar.

Bu konuda ezberledikleri ve inanmamızı istedikleri sihirli kavram ise İran’ın emperyalistlere karşı verdiği şanlı mücadele.

Suriye savaşını tarihi gerçeklik ve rejimin karakteri ile açıklamak yerine İran merkezli jeopolitik analizlerle izaha çalışan İransever muhit, öldürülen yüz binleri ise bu strateji tepinmesinin arada kalan zavallıları olarak nitelendirmekte.

Hizbullahın Suriye’de işlediği vahşete kör kalma ısrarı

asa45.jpg30 yıldır dünya müslümanlarının ‘’direniş hattı ‘’ ülküsüyle sahiplendiği Hizbullah, son 2 yılda Suriye’de gerçekleştirilen katliamların çoğunda aktif rol aldı. Hizbullah, 2013 Şubat’ında Hazreti Zeyneb  türbesinin tehlikede olduğu gerekçesiyle Kusayr bölgesinden Suriye’ye giriş yapmıştı. Sonrasında tüm cephelerde kendi ismi ve flaması ile savaşın etkin tarafı oldular. Hizbullah’ın en üst düzey yönetiminden gelen açıklamalar ise Beşşar Esed’in asrın Hüseyni olduğu ve kendilerinin de bu konuda tarafsız kalamayacağı yönünde oldu.

25 bin civarında askeri ile Suriye’de muhalif gruplara karşı savaşan örgüte Ebul Fadl Abbas, Liva Kudüs, Liva Zülfikar, Asaeb Ehlül Hak gibi farklı ülkelerden gelen Şii milislerden oluşan gruplar da destek vermekte.

Halep’te 49 sivili vahşice öldürdüler

Bir hafta önce Halep’in kuzey batısında yer alan Nübbul ve Zehra köylerine yönelik muhalif ablukayı kırmak için başlattıkları operasyon sonucu ele geçirdikleri üç köyde tutunamayan şebbihalar ve Hizbullah üyeleri Ridyen ve Harededniyen köylerinde 49 sivili işkence ederek öldürdüler.

Muhalifler tarafından püskürtülen saldırı sonrası köyde karşılaşılan manzara felaketin boyutlarını yeterince açıklıyordu. 22’si kadın ve çocuklardan oluşan sivil katliam tüyler ürpertici idi. Çırılçıplak soyularak işkence edilen köylüler daha sonra öldürülerek tarlalara atılmıştı. Bazı infazlar ise aynı aile üyelerine yönelik ve yine çocuk kadın demeden gerçekleştirilmişti.

Tüm bu olup bitenlere rağmen Hizbullah övücülüğü yapan ve İran’ın Suriye ihanetini dahiyane bir strateji izlemek şeklinde izah edenler doğal olarak diğer Esedçi güruhla birlikte saf tutmuş durumdadır. Şia’dan sirayet eden takiyye kurnazlığına sarılarak yürütülen kampanyalar artık gizlenemeyecek bir boyut kazandı. Eylem ve düşünce bazında Mihraç Ural, Kemal Kılıçdaroğlu ve Doğu Perinçek’le aynı cephede mevzilenenlerin “biz de Esed’e karşıyız, bizi nasıl bu isimlerle aynı kefeye koyarsınız” itirazları ise basit ayak oyunlarından öte anlam taşımıyor.

Aşağıdaki videoda öldürülenler yüzbinlercesi  adına savaş denilen Suriye’de ki sistemli ve toplu kıyım çılgınlığından sadece küçük bir parçası.

Hizbullah kırmızı çizgisi olanlar, Esed’e ve cinayetlerine akıl durduran bir bağnazlıkla destek İran konusunda zorlama yorum ve düşüncelerle bu vahşete meşruiyyet kazandırmaya çalışanlar,  elbette diğerleri gibi bu sivillerin ölümünü de ‘’emperyalistlerin oyununa gelmeselerdi!‘’ tezi ile açıklayacaklardır.

Ama bu izah gayreti onları bu katliamların tabii ortakları olmaktan çıkarmayacak! Aynen geride kalan 4 yıl boyunca olduğu gibi!

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum