1. YAZARLAR

  2. Sibel Eraslan

  3. Hakikat ve Temellerin duruşması...
Sibel Eraslan

Sibel Eraslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Hakikat ve Temellerin duruşması...

27 Ocak 2011 Perşembe 00:23A+A-

Şu günlerde ortaya atılan en heyecan verici tekliflerden birisidir, Siyasilerin Hakikatin peşine düşmeleri...

Zira; Gerçeğin özü olarak Hakikat, insanı kendi temellerine götürür.

Koskoca evren içindeki anlamına. Dün ve yarın şeklinde ifade ettiğimiz soyut zamanın işleyişi, bizden evvelkilerin tecrübeleri, yarına bırakacaklarımız ve şu an’ın değeri... Ancak hakikatle kavranıp, hissedilebilecek ve elbette sabrı ve cesareti gerektirecek bir teklif...

Medya ve siyasetin bu kadar yoğun, hızlı ve profesyonel şekliyle manipüle ettiği bir ortamda, hadiseleri anlamaya çalışmak, meselelerin üzerine adaletle gidebilmek elbette kolay değil.

Ama Hakikat, muhakkak ki yapısal ve temel olanla ilgilidir. Hakikatin peşine düşenler, “temellerin duruşması”na hazır olmalıdır. Salt polisiye veya adli tahkik anlamı yoktur Hakikat Araştırmalarının. Elbette asap bozucu ve belki insanların hayatlarına mal olmuş, hatta üzerine beton dökülerek uzun yıllar susturulmuş pek çok dosyanın, mezarın, mührün fekkini gerektirecek, titiz bir iz sürmeden geçecektir Hakikat performansı... Lakin bu, işin operasyonel kısmıdır. Aynı titiz araştırmaya eşlik edecek, felsefi sağduyu, asla pörsümesine izin verilmeyecek cesaret, vicdan ve adalet olmadan... Hakikat; salt güvenlik hadisesine indirgenemez...

Hakikat Araştırmasının nihai hedefine yürürken, aslında çözümlemek istediğimiz konu; “Kötü’lük Problemi”dir. İnsan tekinin her ikisine de aynı uzaklık ve yakınlıkta olduğu İyilik ve Kötülük, hayat içindeki eylemlerimizle, seçimlerimizle, biriktirdiğimiz tecrübelerle kurar o yapıyı. Biz, yapıyı tartışmaya hazır mıyız?

Faili meçhul kalmış/bıraktırılmış dosyalar... Göz önünde işlendiği halde, yokmuş gibi farz edilen hak ihlalleri... Fikir suçları... Nefret suçları... Terör suçları... Her birimizi de binaya uygun birer tuğla gibi yontarak, kırarak, şekillendirmiş, yapılandırmış resmi ideoloji... Buna hazır mı?

En önemlisi; biri süper diğeri normal olarak belirlenmiş; devlet ve kişi arasındaki güç problematiğini nasıl aşacağız? Kötülük problemini, gerçek insan tekleri üzerinden yargı ve tedbirler eşliğinde araştırmak belki zor ama hiç olmazsa imkan dahilinde... Peki, Kötülük problemini, devasa bir tüzel kişilik olan devletin bünyesinde araştırmak ne kadar mümkün?

Hakikat Araştırmasının önündeki en önemli engellerden birisi de “temsil sorunu”dur. Çünkü süper güçlü devlet, eli ayağı ve gözü kulağı olmadığı için, kendisini temsil eden birtakım normal güç sahibi, gerçek kişiler aracılığıyla işletir kendini... Bu bağlamda; yasama, idare, yargı, güvenlik, medya ve sivil toplum dediğimiz mekanzimaların içindeki gerçek kişiler, kazandıkları temsil kabiliyeti oranında, kamusal bir güç olarak, ciddi bir başkalaşım geçirirler. Yani kişisel olan, temsil kabiliyeti arttıkça, kamusal bir görüntü ve erk kazanır... Gerçek kişiler, kendi zanlarını, doğru ve iyi bildiklerini, kamusal güç aracılığıyla dikte ettirmeye başlarlar. Bu noktada Hakikat Arayıcısının işi daha da zorlaşır. Zira peşine düştüğü ve adaletle düzeltilmesini arzu ettiği Kötülük problemi, kişisellikten çıkıp, kamusal bir eklemlenmeye tebarüz eder. Kötülüğün metastas yapmış bu haliyle baş etmek, küçük ve gerçek kişi için daha da zorlaşır...

Yargının varlığı, kanuna uygun hareketi bunun için elzemdir... Yargıya dolaysız ulaşım, yüksek mahkemelere bireysel itiraz hakkı, idarenin her türlü eyleminin şeffaf ve sorgulanabilir olması ideali, bunun için önemlidir... Ne ki; yargı dediğimiz erk de, gerçek insanların temsil ettiği bir işleyiştir. Yani onlar da bizler kadar eşit mesafeyle yakındır, İyiliğe ve Kötülüğe... Peki bu problemi nasıl aşacağız, objektif adalet dediğimiz şey, yoksa bir hayalden mi ibarettir?

İşte bu kertede, üzerinde anlaşacağımız hukuk kaidelerinin, tarafı olarak imzalayacağımız toplumsal sözleşmenin önemi çıkıyor ortaya... Hakikati istiyorsak, arıyorsak, temellerin duruşmasına da hazır olmalıyız. Bunun mevcut Anayasa ile olmayacağı gayet açık... Yapıda restorasyonlarla geçiştirilecek bir durumda değiliz artık. Baksanıza, temele... Temel, sallanıyor...   

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT