1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Hakaret Suç da, Tekme ve Küfür Serbest mi?
Hakaret Suç da, Tekme ve Küfür Serbest mi?

Hakaret Suç da, Tekme ve Küfür Serbest mi?

Ali İhsan Karahasanoğlu Gebze’de Mustafa Kemal’in büstüne yönelik hakaret etme suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklanan çocukların emniyette maruz kaldıkları küfür ve tekme hadisesi karşısında yaşanan vurdumduymazlığı eleştiriyor.

16 Ekim 2018 Salı 12:41A+A-

Ali İhsan Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’teki köşesinde yayımlanan yazısını (16 Ekim 2018) ilginize sunuyoruz:

“Ölüye Tokat” Anında, “Canlıya Tekme” Öte Dünyada!

Yine büyük oyunlar sahneleniyor..

“Atatürk kim?” diye sorsan, ne doğumunu, ne ölümünü bilmeyeceğini tahmin ettiğim bir gence..

16 yaşındaki bir ergene..

Sosyal medyada sık sık tekrarlanan bir nakarat, Atatürk büstünün önünde tekrarlattırılıyor..

Bir de fazladan, büstü tokatlama sahnesi ki..

Olayın çapını, anlamsızlığını, basitliğini haykırıyor..

Bir ergenin, “Ben varım, ben buradayım” diye dikkat çekmek amacı ile yaptığı bir çıkış..

Adeta, “Kimse beni takmıyor. Kimse benimle ilgilenmiyor.. Oysa öyle bir hareket çekeceğim ki.. Herkes beni konuşacak” diye kendisini ele veren, hiçbir anlamı olmayan görüntüler.

O görüntüler ne kadar anlamsız, ne kadar basit olsa da..

Birileri hemen devreye giriyor..

Olay büyütülüyor..

Kendi içinde bir soruşturma ile, gözaltına alma, tutuklanma haberleri hiç servis edilmeden..

Ergen vatandaşın yaptığı da yanına kâr kalmayacak şekilde, olayın üzerine gidilecek iken..

Kıyametler kopartılıyor..

O kişi gözaltına alınıyor.

Adı soyadı, her şeyi deşifre ediliyor..

Topu topu, 16 yaşında bir çocuk..

Hani sıra evlenmeye geldiğinde, “O çocuk.. Çocuğu nasıl evlendirirsiniz.. Küçücük bir çocuk o” dedikleri yaşta bir çocuk!

O çocuğun, gözaltına alınmasına belki itiraz edilemez de..

Gözaltında iken, polis eşliğinde aynı büstün karşısına getirtilip, tek ayak üstünde durması isteniyor..

16 yaşındakinin büst tokatlamasına “ergen davranışı” dedik ya..

Haydi, şüphelinin büst karşısında tek ayak üstünde durdurulmasına da, polis tarafından organize edilen, “Çocukça bir tepki” deyip, geçelim..

Birileri sinir uçlarına dokunacak ya..

Yetinilmiyor..

Büste hakaret içerikli videoyu çeken o kişiye, polis talimat veriyor:

“Tekrarla: Ben o. çocuğuyum”

Şüphelinin annesinin ne kabahati var?

Haydi diyelim, oğlunu iyi yetiştirmemiş.

Ama o hakaret sözcüğünü hakediyor mu?

Geçemeyiz ama..

Not düşüp, geçiyoruz..

Sonunda da bir tekme geliyor, büste hakaret eden kişiye..

Ve sonrasında.

Tutuklanıp cezaevine konuluyor..

Büste hakaret eden tutuklanıyor da..

Onun annesine, hiçbir haklı sebep yok iken hakaret eden polis?

Gözaltındaki kişiye tekme atan polis?

O polise bu fiili yapma emri veren amirleri..

Bu fiili yaptığından haberdar oldukları halde, re’sen hemen soruşturma açmayan hiyşerarşik üstleri... 

Kaymakamı.. Valisi?

Savcısı?

Niye önemsiyorum?

Şunun için..

Devlet görevlileri.. Sosyal medyadaki üç tane kendini bilmezi tatmin etmek için..

Görevini suistimal ederse..

Dolduruşa gelip..

Kanunda yazılı görevinin dışında prosedürler izlerse..

Yetkisi olmadan cezalandırmalarda bulunmaya kalkışırsa..

O “ergen çocuk”, karşısındakinin de “ergen bir polis” olduğunu düşünemez..

Devlete..

Topluma..

İnsanlara düşman olur..

“Kocaeli’ndeki olayı çok büyütüyorsun..” diyebilirsiniz..

 “PKK’yı çok basite indiriyorsun” diye itiraz edebilirsiniz..

Daha başka sebeplerin varlığını da kabul ederim ama..

“35 yıldır başımıza bela olan PKK terör örgütü” de, böyle haddini bilmeyen devlet görevlileri yüzünden, kendisine zemin bulmadı mı?

Tam da böyle, “durumdan vazife çıkartan kişiler”in yanlışları yüzünden, o bela başımıza sarılmadı mı?..

12 Eylül darbesinden hemen sonra.. Cezaevlerinde insanlara işkence yapıldı..

Sonrasında da, terör örgütüne bir malzeme oluşturuldu..

O malzeme bugün dahi, “Sen bana işkence yaptın.. Yok önce sen devletine silah çektin” kısır tartışması ile ülkeye zarar vermeye devam etmiyor mu?

Şöyle düşünelim..

16 yaşındaki bir çocuk, toplumda gördüğümüz binlerce, on binlerce ergen çocuğun davranışını tekrarlamış.

Haydi diyelim, gözaltına alınsın, meydanın boş olmadığını öğrensin, birazcık terbiye olsun..

Ama..

“Ben o. çocuğuyum” dedirtilip, o kayda alınıp, sonra da sosyal medyada oynatılarak, adeta rezil edilmeye çalışılan bir çocuktan, şimdi biz ne bekleyebiliriz?

Mustafa Kemal’i sevmesini mi?

Mustafa Kemal’i sevmesini bir kenara bırakın..

Devleti sevmesini bekleyebilir misiniz?

Halkını sevmesini bekleyebilir misiniz?

Hele hele..

Bir de benzer suçlarda yaşanan ikircikli tavırları gördükten sonra..

Nasıl mı?

Parası bol olanların, birbirlerine kafa atıp, burun kırdıktan sonra..

Yetinmeyip, bir de hastane köşesinde tabanca ile bar-pavyon muhabbetine devam edip..

En sonunda da..

Tutuksuz yargılandıkları bir Türkiye’de..

Bir büste tokat attı diye..

16 yaşındaki bir çocuk tutuklanırsa..

O çocuğa siz, hukuka güven duymasını, nasıl öğütleyeceksiniz?

Otobüste şortlu kıza tekme atan tutuklanır..

Minibüste başörtülü kıza küfredip tokatlayan serbest kalır..

Atatürk için nahoş iki söz söyleyen kadın tutuklanır..

Pavyonda kafa atıp, burun kıran serbest kalır..

Büste tokat atan tutuklanır..

Bir şüpheliye “O. çocuğuyum” dedirten.. Tekme atan, bir de bunu videoya çekip, sosyal medyada yayınlatan polise soruşturma bile açılmaz..

Nasıl bir hukuk sistemi bu?

Kimler yönetiyor, bu sistemi?

Sosyal medya mı?

Bir avuç solcu mu?

Her seçimde, “Bu sefer kazanıyoruz”diye yola çıkıp, boylarının ölçüsünü alan sosyalizm aşıkları mı?

Kendisini kötü alışkanlıklardan koruması için yuva kurmak istediğinde “Sen çocuksun” diyerek engelleme çıkartan..

Ama aynı yaştaki çocuk, bir büst tokatladığında, onun bu davranışını ergenliğine vermeyip, tutuklanması için tamtam dansına başlayan soytarılar mı?

Kim?

HABERE YORUM KAT

5 Yorum