1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. “Hac Yolculuğu”
“Hac Yolculuğu”

“Hac Yolculuğu”

Bugünkü yazısında, hac ibadeti hakkında bilgiler veren Ahmet Varol, hac sırasında yapılan farklı eylem ve faaliyetlere işaret ederek, bu eylemleri taşıdığı anlamlara göre ifa etmek gerektiğini vurguluyor.

11 Ağustos 2017 Cuma 14:50A+A-

Hac Yolculuğu

Ahmet Varol / Yeni Akit

Bu yıl da hac yolculuğu başladı. Yüce Allah’tan hac yapma fırsatı bulanların niyetlerini ve amellerini kabul etmesini, kendilerine günâhlarından arınmış olarak dönmeyi nasip etmesini diliyorum.

Allahu Teala, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

“İnsanlar için (mabed olarak) kurulan ilk ev Mekke’deki, mübarek ve bütün insanlar için doğru yola yöneltici işaret olan evdir. Orada apaçık işaretler, İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse güvende olur. Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev’i haccetmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse Allah’ın âlemlerden bir şeye ihtiyacı yoktur.” (Ali İmran, 3/96-97)

Mekke’deki ev Allah’a kulluk görevinin, O’na ibadetin toplu olarak yerine getirilmesi için kurulan ilk ev olduğundan orası aynı zamanda Beytullah yani Allah’ın evi olarak adlandırılmıştır. Dolayısıyla bu mekânın ziyaretinin Allah’ın evinin ziyareti bilinciyle yapılması gerekir. Namazda da Allah’ın karşısında durduğun ve onun huzurunda ibadet ettiğin bilinciyle hareket etmen gerektiği gibi. Bunun farkında olmak hadisi şerifte ihsan olarak nitelendirilmiştir.

Hacca gitmeden önce mümkün mertebe haccı öğrenmek gerekir. Çünkü hac aynı zamanda bedenen ifa edilen ve herhangi birini vekâleten göndermediği takdirde kişinin bizzat kendisinin yerine getireceği bir ibadettir. Dolayısıyla yaptığını doğru yapmak ve bilinçli bir şekilde yerine getirmek için ne yapması, nasıl yapması gerektiğini de mümkün mertebe öğrenmeye, bilerek ve bilinçli bir şekilde yapmaya çalışmak gerekir. Hacıların birçoğu bu konuda rehberlerin öncülüğünü yeterli bulduklarından kendileri öğrenmek için çok fazla çaba sarf etmiyorlar. Ama kişi kendisi öğrenirse rehberin hata ettiği yerde doğrusunu bilir ve gerekli düzeltmeyi yapar. Bazen de rehberler herkese yetişemiyor. O gibi durumlarda da ne yapması gerektiğini belirlemekte sıkıntı çekmez.

Haccın en önemli özelliklerinden biri bir ümmet buluşması özelliği taşımasıdır. Hacc bir tür ümmet zirvesidir. Orada ulusal kimlikler değil ümmet kimliği yani Müslüman kimliği geçerlidir. İşte bundan dolayı bütün herkes memleketinde giydiği elbiseyi çıkarıp bembeyaz ihramlara bürünmektedir. Orada, takvadan başka hiçbir üstünlüğün Allah katında değerinin olmadığı yaşanarak gözlenmektedir. Buna hacca gelen mü’min kardeşlerimizle ilişkilerimizde dikkat etmemiz ve insanlara ümmet bilinciyle, kardeşlik hassasiyetiyle yaklaşmamız gerekir. Kimseyi aşağılamamak, herkesin orada takva üzere buluştuğunu, üstünlüğün sadece takvada olduğunu çok iyi düşünmek, bunun farkında olmak gerekir.

Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de hacda insanlarla tartışmaya girmemek gerektiğini hatırlatır. (Bkz. Bakara, 2/196) Hacda insan bazen çok büyük zorluklarla, sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliyor. Fakat bütün bu zorluklara rağmen yine de insanlarla tartışmaya girmemek, ihramın yüklediği sorumluluk bilinciyle hareket etmek ve herkesle iyi geçinmeye çalışmak gerekir. Çünkü hac aynı zamanda bir nefis terbiyesidir. Bunda başarılı olmaya çalışmak gerekir.

Hacda farklı eylemler ve faaliyetler var. Bunların birçoğu semboliktir ama çok özel bir anlama işaret eder. İşte bu eylemleri taşıdığı anlamlara göre ifa etmek ve haccın maksadına göre hareket etmek önemlidir.

Resûlullah (s.a.s.) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: “Bir kimse Allah için hacceder de kötü sözlerden ve fenalıklardan sakınırsa, anasından doğduğu günkü gibi temiz ve günahsız olur:” (Buhari, Kitabu’l-Hacc, Bab: 4; Müslim, Kitabu’l-Hacc, Bab: 438)

Böyle bir sonuca ulaşmak için haccı anlamına uygun olarak ifa etmeye, yasaklarından son derece sakınmaya, amellerini eksiksiz yerine getirmeye çalışmak gerekir. Hac sonrası için de önemli olan onu hayata taşımaktır. Allah’ın insanı bu vesileyle affetmesi büyük bir kazanımdır. Eğer kişi hayatının kalan bölümünde de günâhlardan sakınır, görevlerini yerine getirirse belki Allah’ın huzuruna da günâhlardan arınmış olarak çıkabilir.

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

1 Yorum