1. YAZARLAR

  2. HAMZA TÜRKMEN

  3. Güncel Kavramlardaki MİLLET Hangisi?
HAMZA TÜRKMEN

HAMZA TÜRKMEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Güncel Kavramlardaki MİLLET Hangisi?

04 Ekim 2015 Pazar 19:55A+A-

1969’un son ayları… Milli Türk Talebe Birliği Orta Öğretim Komitesi’ndeyiz. Amblemimizde bozkurt sembolü var; ama dilimizde rahmetli Abdurrahim Karakoç’un marş tadındaki dizeleri:

‘Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslam yazacağız…’

MTTB binasının hemen yanında Nida Yayınları. Mevdudi’nin yayınlanan kitabı elimizde.

Necip Fazıl Kısakürek’in konferansındayız. Cağoloğlu’ndaki konferanstan çıkarken birileri cihad ayetlerini derleyip broşürleştirmiş dağıtıyor. Bu ayetler, Kur’an’da nelerin anlatıldığına dair ilk aktüel ilgimi uyandırıyor.

Peşinden 1970’de harçlıklarımdan biriktirdiğim parayla üç ciltlik Hasan Basri Çantay’ın mealini alıyorum.

Derken haftalık Yeniden Milli Mücadele mecmuasındaki ‘İnkılâp İlmi’ yazı serisinin etkisi. Lise’de derslerden kaçıp Sarıyer Merkez Camii üst katında bu diziyi not ala ala okuyorum.

İnkılâp ne?

İnkilap mı inkılâp mı?

Muhammed aleyhisselam nasıl bir inkılâp yaptı?

Köhneyen dünya sistemine karşı bu inkılâbı yeniden nasıl hayatlaştırabilir, kapitalizmi ve komünizmi nasıl aşabiliriz?...

Kimliksel ve toplumsal dönüşümle ilgili daha birçok soru ve cevap denemesi. Yani ilk heyecanlar, ama köklü ilgiler…

Ve sonra Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’ndan Sarıyer’e haftada bir ağbiler geliyor. Zekai Konrapa’nın ‘Peygamberimiz’ adlı siyer çalışmasında İslam inkılâbının izlerini arıyoruz.

 ‘Buhranlarımız’ çalışması, ‘Milli Mücadelede Kadroların Vazifesi’

O dönemde bizlere ıslah önderlerimizin Türkçeye çevrilen kitapları tavsiye ediliyor.

‘Amerika Rusya Yahudiye Kukla’ denilen acemi ve ütopik dönemler…

Komünizmi zaten eleştiriyoruz. Ama Siyonizmi ve ABD’yi de eleştirmeye başlıyoruz. ABD emperyalizmine tavır alırken kimliğimiz güçleniyor.

Ağabeyler bize ha bire ‘Aziz Millet!’ diye başlayan bildiriler getiriyorlar.

Bu bildirilerde İslam inkılâbının tadı var. Bildirilerin sonu ‘İman Et Mücadele Et Zafer Senindir’ gibi vurgularla bitiyor.

Ağabeylerimize soruyoruz: “Niçin ‘ümmet’ demiyoruz da ‘millet’ diyoruz?”

Laf uzuyor...

Diğer hafta cevap hazır. “Arkadaşlar millet de ümmet te Kur’an’da birbirine yakın kavramlar. Biliyorsunuz Judeo-Greek menşeli Batılı sistem güçlü ve işbirlikçisi Kemalist sistem de. Bugün apolitik olmayalım diye ‘millet’ diyoriz. İnşaallah yarın güçlenelim ‘ümmet’ demeye başlayacağız”

İyi diyoruz. Apolitik olmamayı öğrendiğimizi sanıyoruz.

Sonra 12 Mart 1971 Muhtırası. Bizim millet, ‘Türk Milleti’ oluyor. Derginin manşeti ‘Ordu Millet El Ele’.

Bir gariplik var. Soruyoruz. Bu ne?

Bu sefer cevap hazır. “Bak kardeşim. Türkler İslam’ın kılıcı olmuştur. İslam olamayan Bulgarlar, Finliler, Macarlar gibi aynı kökten geldiğimiz kavimler Türk kalabilmiş midir? Türk demek İslam, İslam demek Türklüktür.” Ağbilerimizin ellerinde Nurettin Topçu’nun, Mehmet Kaplan’ın kitapları, ‘bin yıllık tarih’ tartışmaları.

Gariplikler artıyor, sorularımız çoğalıyor. Hani inkılâbımızı temellendirmeye Siyer’den başlıyorduk?

Ve sonra beş bin yıllık Türk tarihi ve ‘Büyük Türk Kültür Sistemi’ tartışmaları.

O yıllar İstanbul Hukuk Fakültesi’ndeydim. Eğitim, tebliğ ve gerektiğinde kampus kavgalarına girdiğimiz çor değerli Kürt kardeşlerim vardı. İlkin onlar itiraz ettiler. ‘Bir dakika’ dediler. ‘Ağabey bin yıllık tarihi anladık da bu beş bin yıllık tarih mitolojisi nereden çıktı?’

Bağlı olduğumuz yapı hiyerarşik gücünü gösterdi. Bu soru fikri liderliğe isyan kabul edildi. Ve bu kardeşler teşkilattan atıldı; bize de onlara selam vermeme kuralı getirildi.

İçimiz burkuldu. Tatminsizliklerimiz tavan yaptı. Ve yeniden Kur’an’a sarıldık.

Gördük ki Kitab-ı Kerim’de ‘millet’ kavramı onbeş yerde geçiyor, hepsinde de ‘insanların dini ve şeriat’ anlamında kullanılıyor.

‘Olmaz’ dedik. ‘Kardeşliğimiz ve zihinlerimiz koparılmamalı’. İşin sırrını Allah’ın Kitabı’ndan öğrenmeye başladık.

Uzun bir arınma ve tahkik süreci…

O sürece tekrar döneceğiz ama son olarak bugüne bir değinelim.

O arayışımız ve benzerleri 5 Ekim sabahı bizi Ankara’da PKK’nın katlettiği, Kürt Yasin Börü kardeşimizin Ankara Adliyesi’ndeki davasını takip etmek için toplayacak.

Çünkü kulluğumuz, birlikteliğimiz ve geleceğimiz için bu dava önemli…

YAZIYA YORUM KAT