1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Grup Yorum’da Ulusalcı Eğilim mi?
Grup Yorum’da Ulusalcı Eğilim mi?

Grup Yorum’da Ulusalcı Eğilim mi?

Grup Yorum’un son 5 yıllık sürecini takip edenler, grubun ulusalcı jargonuna ve ideolojik değişimine dikkat çekiyor.

16 Nisan 2012 Pazartesi 16:17A+A-

HAKSÖZ-HABER

Adları bir zamanlar sürekli gözaltılar, tutuklamalar, yasaklar, albüm toplatmalarıyla anılan Grup Yorum, artık on binlere verdiği “Bağımsız Türkiye” konserleriyle gündeme geliyor.

Geçen yıl Bakırköy Halk Pazarı’nda verdikleri ilk “Bağımsız Türkiye” konserine yoğun bir katılım gerçekleşmiş ve Hürriyet gibi gazeteler dahi Grup Yorum’u manşete taşımıştı.

Bir dönemin en çok sansürlenen “yasaklı” müzik grubu, en özgür konserlerini yaptığı bu süreçte ikinci “Bağımsız Türkiye” konserini yine ücretsiz bir şekilde aynı yerde dün verdi. Yine basının ilgi odağı olan konsere on binler katıldı. Grubun iddiasına göre geçen yıl ki konsere 150 bin; dünkü konsere ise 300 bin kişi katıldı.

grup-yorum_bakirkoy-konser_bagimsiz-turkiye01.jpg

Ancak muhalif duruşuyla bilinen, 12 Eylül darbe sürecine karşı şarkılar yapan ve hatta 28 Şubat sürecinde başörtüsü direnişine destek veren Grup Yorum, 2007’den bu yana yaşanan ve Türkiye tarihinde önemli bir dönüm noktası olan süreçlerle pek ilgili ol(a)madı.

27 Nisan muhtırası, Cumhuriyet mitingleri, Ergenekon, Balyoz vs. gibi gündemlere uzak kalan Grup Yorum’un, “Bağımsız Türkiye” konserleri ve muhalif duruşunu darbecilere yöneltmemesi dikkat çekici bulunuyor. Bu anlamda sol-sosyalist kesimlerin hâlâ da dillerinden düşürmedikleri “Ey Özgürlük”  adlı şarkısını GSM şirketlerine pazarlayarak kapitalist piyasaya yelken açan ve yazılarıyla darbecilerin yanında duran Zülfü Livaneli’nin Grup Yorum konserinde genişçe yer alması manidar bulunuyor.

zulfu-livaneli_grup-yorum.jpg

Bütün bu süreç, Grup Yorum’un söylemlerinin ulusalcılıkla irtibatlandırılmasına yol açıyor ki, dünkü Taraf gazetesinde yayınlanan röportaj da bu konuyu gündeme getiriyor.


Taraf gazetesinden Murat Şevki Çoban, bu durumu bizzat Grup Yorum’un kendisine sormuş. “Grup Yorum 1970’lerden Bildiriyor” başlığıyla röportajı veren Çoban’ın sorularına Grup Yorum şöyle cevap vermiş:

grup-yorum_bakirkoy-konser_bagimsiz-turkiye02.jpg

Grup Yorum bugün saatler 15.00’ı gösterdiğinde ücretsiz bir halk konseri için Bakırköy Halk Pazarı’nda sahnede olacak. 300 bin kişinin katılımın hedeflendiği konserin hazırlıkları devam ederken grup üyeleriyle İdil Kültür Merkezi’nde biraraya geldik. Grup Yorum ulusalcı çizgiye mi kayıyor, müzik grubun mücadelesinde nerede durur ve Yorum’la özdeşleşen isimler bu konserde neden yok, konuştuk.

Devrim yürüyüşü devam ediyor diyorsunuz...

Geçen sene konserimize 150 bin kişi katılmıştı. Bu sene 300 bin kişi hedefliyoruz. Her sene bu dönemlerde yapmayı düşünüyoruz. Bu sene “On’ların Türküsü” alt başlığını verdik. Mahirlerden bugüne, o insanlar nasıl yaşamını ortaya koyduysa, geleneği devam ettiriyoruz. Zülfü Livaneli, Aylin Aslım, Hüseyin Turan, Aynur Doğan, Nihat Behram katılıyor konuk olarak. Bağımsız Türkiye ekseninde toplandık ve bir duyguyu anlatıyoruz.

Bağımsız Türkiye sloganı çok tepki çekti ama.

“Siz çok Türkiye, vatan diyorsunuz içinde Kürtler yok mu” diyorlar. Çarpık bakışlar sözkonusu. Kafa karışıklığı yaratmaya çalışıyorlar. Bütün teorilerin üstüne bu ülkedeki 40 yıllık mücadele birikiminden çıkardığımız sonuçlar var. Eleştiri var diye susmayacağız.

Yorum ulusalcı çizgiye mi kaydı? Vatan vurgusu, bu soruları akla getiriyor...

Hayır. Vatandan tabii ki bahsedeceğiz. Bu ülkede en büyük vatanseverler devrimcilerdir. Kendisine milliyetçi diyenler mi vatansever? Vatan için ölebilecekler mi? Ya satarlar ya kaçarlar. Bağımsız Türkiye diyoruz, Nâzım da, Denizler Mahirler de bunu söyledi. Kürt halkının özgürlüğünü sağlamak için, sınıfsal çelişkileri çözmek için de, her kesimden insanların çelişkilerini çözmek için de ilk koşul bağımsızlıktır.

Doğru mu anlıyorum, Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkı da vardır ama bu hak için önce emperyalizmle savaşılmalı diyorsunuz...

Emperyalizmle tüm bağları kesmeden başka adım atamazsın ki. Şu anda bahsedebiliyor muyuz? Şu anda Irakta Barzani ile Talabani’nin düştüğü durum ABD işbirlikçiliğidir. Bağımsızlık değil bu, başka birinin denetiminde sömürücünü değiştirmektir.

Bağımsız Türkiye demek, her türlü kazanım için önce Türk Devleti değil, bağımsız bir Türkiye olacaktır. Ondan sonra bütün halklarla birlikte ne yapılacağı, nasıl bir mücadele verileceği tartışılır. Daha bu ilk aşamayı hayata geçirmeden, yedi aşama sonrasını nasıl hayata geçireceksin? Daha bu eksende biraraya getiremiyorsun insanları.

Bir yandan konser hazırlıkları devam ederken, dün Tekirdağ’a gittiniz...

Tutuklu bir elemanımız var, Seçkin Aydoğan.

2 nisanda mahkemesi oldu, serbest bırakılmadı. Sırf bu konsere çıkmasın diye bu kararın alındığını düşünenler var.

Çünkü aynı davada tahliyeler de oldu değil mi?

Evet ve Seçkin’e dair hiçbir belge yok ellerinde. Nurtepe’de terörize edilen, polis tarafından taciz edilen, dernekleri basılan bir mahalle sözkonusu. Demokratik kitle örgütüne destek için biz de oradaydık, Seçkin oradaki açıklamaya katıldı sadece. Bugün senin bilet satmanı da engelliyorlar. Tekel firmaları aracılığıyla bunu yapıyorlar, olanakları kısıtlamaya çalışıyorlar.

Siz Biletix uygulamasını daha büyük sansür mekanizmasının bir ayağı olarak mı görüyorsunuz yani?

Aynı sınıfın insanları. Tabii bizim yerimize kendi sınıfının kararıyla hareket ediyor. Biletix, sormadan etmeden asıp kesmeye kalkmıştır, mahkeme görevi üstlenmiştir. O nedenle Seçkin gelemediği için biz Tekirdağ’a gittik.

Örgütlü sanat kavramı neyi içerir?

Örgütlü sanat dediğimiz için ayakta kalabiliyoruz ve bu kadar baskı görüyoruz. Biz devrimciler olarak hayatımızın tümünü burada geçiririz. Ek işlerimiz yoktur. Kafalar bulanmış durumda; devrimcilik, komünistlik, solculuk başka bir şey. Bir devrimci ne yapmalıysa Grup Yorum bunu yaptı. O yüzden başına bu kadar iş geldi. Bizi yok edebilirler bile, ama yeni Yorum’lar çıkacaktır. Önemli olan bu düşünceyi, umudu ayakta tutabilmek.

Müzik veya sanat bu bağlamda nerede durur? Bir araç mı?

Yaşamımızın her alanında sanatı soluyoruz ve üretimlerimize yansıtıyoruz. Sanat devrim için bir araçtır. İnsanların amacı değildir zaten sanat. Canlıların temel ihtiyacı özgürce yaşamaktır. Duvara boya at, sanat sanat içindir. Böyle bir soyutluğu kabul etmiyoruz.

Peki konserde İlkay Akkaya gibi Yorum’la özdeşleşmiş isimler niye yok?

Yorum’un 27 yıllık tarihinde çok insan emek vermiş, İlkay’dan önce de başkaları var. Hiçbirimiz ağaç, taş, heykel değiliz. Bunun kararını veremeyiz. Kimsenin ayrılmasının özel bir nedeni de yoktur. Devrimciliği yapıp yapamamak, bu işin zorlukları, düzenin seni içine alması, beynin çarpılması, bir anlamda yozlaşmadır aslında, mücadeleden gerilemedir. Yoksa özel bir nedeni yok. Temel olan bu eksende biz devrimciler ne yapıyoruz, budur.

Ne yapıyorsunuz?

Konserler düzenleriz, kitle gösterilerine katılırız. Uluslararası faaliyetlerde de varız. Venezüella’nın bağımsızlık gösterisinde veya Küba’yla ilgili bir eylemde varız. Sempozyumlara katılırız. Kültür merkezimizde tiyatro, enstrüman kurslarımız var. Kültürel anlamda bir okuldur. Statükoya uymadan, kültür sanatın her alanında ayakta kalmaya çalışırız.

 

HABERE YORUM KAT

10 Yorum