1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Görevden Almalar, Gözaltı ve Tutuklamalar
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Görevden Almalar, Gözaltı ve Tutuklamalar

07 Eylül 2016 Çarşamba 22:40A+A-

 

Temizlik yapanlar temiz değillerse temizlik dedikleri şey temizlik değildir..

Birileri içlerini temizlemek konusunda pek istekli değil. Yerel yönetimler ve siyasi kadrolar bu konuda başı çekiyor.

Bu iş tek başına yargıya ve polise emanet edilemeyecek kadar ciddi bir iştir.

Basın şöyle böyle, ama STK’lar, meslek kuruluşları, vakıf, dernek, sendikalar bu konuda isteksiz. İş dünyası da öyle.

Hâlâ birileri göz ucu ile ne olacak diye bekliyor. ABD, İsrail, İngiltere, Vatikan’ın yenilmesini, yenilmiş olabileceğini, pes edebileceğini kabullenemiyor. Gülen’in arkasında onlar varsa, bunların yeni bir hamleyle süreci tersine çevirmesinden korkuyorlar.

En çok sorulan şu: Erdoğan sonrası ne olacak?

Bana kalırsa hâlâ bir takım kriptolar, işbirlikçiler, tehdit ve şantaj altında mankurtlaştırılanlar ve uyuyan hücreler beklemeye devam ediyorlar.. Durumdan vazife çıkartmak için her fırsatı değerlendirecekler.. Yani pes etmiş değiller.. Deşifre oldular, çok ağır bir yara aldılar, toparlanmaları çok zor, ama unutmayalım ki, teslim olmuş değiller. ABD de onun için olsa gerek Gülen’i teslim etmiyor.

Birçok ülkede örgütün kurumları ve kadroları faaliyetlerini sürdürüyor..

Kadrolardaki boşalma yönetimde zaaf oluşturacak dediler olmadı.. AK Parti içinde sorun çıkmadı. Yıldırım kabinesi başarılı. Ekonomik dengeler sağlam, terörle mücadele başarı ile devam ediyor. Toplumsal barış açısından sorun yok.

Yani birilerinin mevcut durumu iktidar aleyhine kullanmaları için negatif bir ortam yok. Aksine halk meseleye sahip çıktı, hassasiyetini koruyor..

Şimdi hükümetten beklenen yanlışlıkla ya da bir kumpas sonucu, kripto birileri ya da fırsattan istifade kendilerine alan açmaya çalışan grupların sebep oldukları yanlışlıkların bir an evvel düzeltilmesi gerekir..

Bazıları, görevden almadan birilerinin özlük haklarını garanti altına almak için istifa mekanizması işletiyor. Bazıları da, haksız bir şekilde iftira sonucu görevden aldıkları kişinin geri dönüşünü engellemek için geriye dönük istifa ve emeklilik işlemleri için muhataplarına baskı yapıyorlar..

Bakın kesinlikle haksız bir şekilde kasten görevden alınanlar ve suçlananlar işin peşini bırakmamalı, buna sebep olanları ortaya çıkartıp cezalandırılmasını sağlamalıdır. Hatta uğradıkları hak kaybından dolayı sorumluların şahıslarına yönelik tazminat davaları açmalıdırlar.. Eğer kasıt varsa mutlaka cezalandırılmalı. İktidar itirazların hızla çözümlenmesi için yeminli mali müşavirlik gibi, avukatlardan oluşan muhakkik kurulları oluşturulabilir ve bu tahkikat raporları da yargısal denetime ve Adalet Bakanlığı’nın denetimine açık olabilir..

Yargılama sürecinin dünyaya ve halka zamanında doğru şekilde duyurulması da önemli.. İddianamelerin hazırlanmasında da gereken özenin gösterilmesi gerekiyor.. Bu konuda savcılıklara hem daha fazla imkan sağlanması, hem de bilgisayar imkanlarının artırılması gerek..

Hükümet iyi niyetli ve gayretli. Ama bütün bunlar sorunun çözümü için yeterli değil. Toplumun da duyarlı, sabırlı olması ve dedikodulara hemen inanılması ya da abartılı söylentilerin yayılmasına aracılık etmemesi gerekir..

Hükümet çevrelerinin açıklamasına göre, kurumlara yapılan ihbarlar değerlendiriliyor ve belli kriterlere göre listeler oluşturuluyor.. Bazı kriterler söz konusu. Gözaltına alınan kişilerin ifadeleri, gizli tanıklar ve itirafların verdiği bilgiler, istihbarat raporları, aramalarda ele geçen bilgi ve belgeler de incelendikten sonra işlem yapılıyor. Ama yine de ciddi hatalar olmuyor değil. Ama adam yemin billah ederek görevden alınanların onda dokuzu yanlış diyorsa bu da ciddiye alınmamalı.. Tasfiyeler sırasında suça bulaşmamış ve örgütle organik bağı olmayan kişilerin zarar gördüğü anlaşılırsa hata düzeltiliyor/düzeltilmeli. Ama bu işler de hızlı olmuyor. Bu işlerde torpil de oluyor/olmamalı.. 17/25 Aralık bu konuda milat olarak alınıyor. 15 Temmuz tam tarihi baz alınıyor. Hatta 15 Temmuz’da saat bile önemli.

Örgüt üyesi olmak, yardım ve yataklık yapmak kapsamında, 17/25 Aralık’tan sonra Bank Asya ve Paralel Yapı’nın diğer şirketlerine parasal katkı sağlamak, FETÖ’nün sendikaları ve derneklerinde yönetici veya üye olmak, ByLock ve benzeri özel şifreli yazışma programını kullanmak, Kimse Yok Mu Derneği’ne bağışta bulunmak, Emniyet ve MİT ve MASAK raporlarının olması, kapsamlı sosyal medya taraması, örgütün sivil toplum kuruluşları adı altında sohbet ve toplantılarına katılmak, doğal akış dışında kısa sürede terfi etmiş veya özel görevlere getirilmiş olmak, örgüte ‘himmet’ adı altında para aktarmak, güvenilir ihbarlar, ifade ve itiraflar bulunması, takip ettikleri sitelerin incelemesinden elde edilen sonuçlar, FETÖ üyesi şirketlerin normal olmayan işlemlerini yapmak, koruyup kollamak, yargıda ve emniyette örgüt lehine hareket ettiği tespit edilen kişiler arasında yer almak, Paralel Yapı’nın ev ve yurtlarında kalanların sonraki yıllarda gösterdiği davranışlar, işyerinde diğer çalışanlardan, tanıyan kişilerden elde edilen bilgiler. Örgütün gazete, dergi aboneliği ve çocuğunu okullarına göndermeyi 17/25 Aralık’tan sonra sürdürmek.

Zor bir zamanda yaşıyoruz. Hepimizin dikkatli olması gerek. Hepimiz hata yapabiliriz. İçeriden bakanların ve dışarıdan bakanların bilgileri eksiktir. Gerçeği anlamak için tearüf etmemiz gerek. Bunun için de istişare ve şura gerekli.

Bakın, bir darbeyi savdık. Malum çevrelerin yeni hamlelerine karşı dikkatli olmak zorundayız. Birliğimizi korumamız gerekiyor. Söylentilere kanmamamız gerekiyor.

Acele etmeyelim, geç de kalmayalım. Öfke kontrolü şart. Ve tabi, hüsrana uğramamak için en başta sabır. İman edenler için amel-i salih ve sabır, sabır, sabır. Selam ve dua ile..

Yeni Akit

YAZIYA YORUM KAT