HAKSÖZ-HABER

Dünya önceki gün yeni bir Esed canavarlığı ile sarsıldı! Yok, yanlış oldu, cümleyi düzeltelim, kimsenin sarsıldığı falan yok, sadece bir kez daha ah vah edildi, soyut lanetler okundu.

Öncekilerde olduğu üzere herkes yine bir şeyler söyledi, herkes bir başkalarını sorumluluğa çağırdı, sessiz kalmamaya davet etti.

Yeni Şafak da bugün baş sayfasının büyük bölümünü bu konuya, bu drama ayırmış. Bu soruyla vahşetin dayanılmazlığına ve dünyanın utanmazlığına dikkat çekecek şekilde bir soru sormuş: “Kim dur diyecek?”

Duyarlılık güzel, çağrı yerinde ama insan tutarlılık da arıyor ister istemez.

Herkes biliyor ki, Suriye’de işlenen tüm bu vahşet Esed alçağının boyunu çok aşan bir niteliğe sahip. Esed rejiminin arkasında duran İran ve Rusya çok uzun bir zamandır tüm bu zalimliğin, canavarlığın asıl sorumluluğunu üstlenmiş durumda. Nitekim Rusya Dış işleri Bakanı Lavrov Duma’da gerçekleşen vahşete ilişkin olarak “hepsi palavra” diyerek katliamı arkaladığını bir kez daha beyan etti.

Ve yine herkes biliyor ki, Rusya şu an itibariyle Suriye’nin asıl patronu konumunda. Esed rejiminin bir kukladan, piyondan öte bir geçerliliği bulunmuyor.

Bu durumda bir yandan sayfalarında İran ve Rusya güzellemeleri yapıp, sonra kim dur diyecek diye soru sormak tutarlı bir tavır olmuyor. Daha bir hafta önce gazete editörünün kaleminden “‘Rusya’yı köşeye sıkıştır’, ‘Türkiye’yi durdur’ planı: Ama bu hesap bozulacak!” başlıklı yazının yayınlandığı Yeni Şafak’ın bugün Duma’daki vahşetin kim tarafından durdurulacağını sorması hiç adil olmuyor!