1. YAZARLAR

  2. İbrahim Kahveci

  3. Generaller, Aydın Doğan ve OYAK
İbrahim Kahveci

İbrahim Kahveci

Yazarın Tüm Yazıları >

Generaller, Aydın Doğan ve OYAK

17 Haziran 2009 Çarşamba 04:39A+A-

Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) ülkemizin artık ilk üçteki büyük ekonomik gücü haline gelmiştir. Sıralama nasıl olacak diye sorarsak, artık birincilik sırasını bile zorlamaktadır. Sabancı ve Koç gruplarının ardından en büyük özvarlık OYAK Grubu'nun elinde şekillenmektedir.

Bu kadar büyük güç nasıl elde edildi? Acaba Genel Müdür Coşkun Ulusoy'un açıkladığı gibi doğru yatırımlarla mı, yoksa eski bazı imtiyazlarla mı? Tartışma özelikle askeri devirlerde OYAK'ın hızlı yükselişleri ile yaşanıyor. Bir de 28 Şubat sürecinin mimari etkilerinin sonunda oluşan devalüasyonun birkaç gün önceden tahmin edilmesi var tabii.

Hafızamı biraz geriye taşıyarak şu soruyu sormak istiyorum. Acaba askeri zihniyet bu ekonomik gücü oluşturabilir mi? Bunu neden sorduğumu açıklayayım:

Coşkun Ulusoy ile Mardin'de toplantıda iken OYAK Grubu'nun kâr dağıtımları hakkında bir mesaj alıyorum. "OYAK her yıl enflasyonun bir miktar üzerinde kâr payı verirken neden Genelkurmay Başkanı'nın emekli olduğu 2008'de iki kat yüksek oran verdi?" diyordu. Ve bir başka konu geliyor aklıma. Yıl 1999'du; hızlı bir borsa oyuncusunun telefonu sürekli generaller tarafından aranarak ASELSAN hakkında bilgiler akıyordu. Generaller arasında da ASELSAN hisse senedi taşıyanlar vardı.

İki konuyu birleştirerek yeniden sormak istiyorum: OYAK'ı generaller yönetseydi OYAK bu halde mi olurdu? Cevaba ilk sorudan giriyor Coşkun Ulusoy "OYAK 2008'de Oyakbank'ın satışından dolayı yüksek katılma payı ödedi. Oyakbank'ın satışı ise 2006 yılında başlamış ve nihayet 2007'nin sonunda tamamlanmıştır."

Coşkun Ulusoy kelime arası şöyle söylüyor "Oyakbank'ın satış geliri 2007 sonunda Noel tatiline denk geldi. Oysa biz bu paranın bir an önce gelmesi için tatilde bile yurtdışı bankaları açık tutturarak parayı tahsil ettik".

Bu cümle çok ilgi çekiciydi; çünkü Doğan Grubu'nun cezalarla birlikte milyar lirayı aşan vergi kaçakçılığı ile suçlanmasında, Noel tatili nedeniyle ödemenin birkaç gün ertelenmesi yatıyordu. Coşkun Ulusoy parayı tahsil ederek 2008'de yüksek temettü öderken, Aydın Doğan parayı tahsil edemediğini belirterek milyarlık vergi cezası ile karşı karşıya kaldı.

Coşkun Ulusoy bu toplantılarda iki ana konuyu öne çıkarttı. Birincisi OYAK'a ait görüşüydü. "Bu modeli dünyaya örnek verebiliriz" diyordu. OYAK modelinde yönetim Genelkurmay ile bağlantılı değildi. Öyle olsa Oyakbank satılabilir miydi? Yönetimi uzman ve bağımsız bir yapı ile oluşturulan OYAK, bu sayede ASELSAN hisse senetlerinde olduğu gibi kişisel çıkar hırsına bürünmüş bazı generallerin telefonları ile yönlenemiyordu. Bu sayede birkaç büyük rütbeli yerine 250 bin kişilik bir askeri kuruluşun malvarlığını korumuş ve yönetmiş oluyordu.

Ulusoy'un dikkat çektiği ikinci konu ise küresel krizin seyri hakkındaydı. Coşkun Ulusoy krizi ta 2005 yıllında öngördüğünü belirterek "hatta Oyakbank'ın satışını bile bu kriz öngörümüze bağlı gerçekleştirdik. Kimseye çıkıp da kriz gelecek diye bankayı satıyoruz da diyemedik ki. Ama bugün bankanın satışının ne kadar doğru olduğu ortaya çıkmıştır" dedi.

Küresel krizin son günlerde bittiği veya hafiflediği söylemlerine karşı Ulusoy oldukça karamsar. Krizin en erken 2011 yılında sonlanabileceğini ama 2015 yılına kadar sorgulamayı sürdürmek gerektiğini belirtti.

Ulusoy'un cinliği ise işte bu noktada kendini gösteriyor. O Çinliler gibi artık nakit varlıklara yatırım yerine, yer altı zenginliklerine yatırımı düşünüyor. Ereğli, İskenderin Demir-Çelik şirketlerine ve Sugözü Termik Santrali'ne maden satın almak için dünya turuna çıktı bile. Afrika mı olur Güney Amerika mı olur bilmiyor.

Çinlilerin dünyada doların değer kaybedeceği düşüncesi ile para yerine yatırımlarını yeraltı varlıklarına kaydırarak harıl harıl arazi ve maden alımı yaptıklarını hatırlıyoruz.

Acaba dünya nereye gidiyor?

Kriz bitti mi?

Yeni mi başlıyor?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT