1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Filistin’e Uzaktan Bakmak -Gezi Notları-
Filistin’e Uzaktan Bakmak -Gezi Notları-

Filistin’e Uzaktan Bakmak -Gezi Notları-

"Siluet halinde bir dağa, Filistin’e uzaktan bakmak, öz yavrusunu camekânlar ardından seyretmek gibi. Dokunamamak, oradaki yaraları saramamak…"

30 Aralık 2010 Perşembe 16:00A+A-

Yazarımız Gülşen Demirkol Özer, Suriye, Lübnan ve Ürdün izlenimlerini okuyucularımızla paylaştı:

FİLİSTİN'E UZAKTAN BAKMAK -Gezi Notları-

Aslında gezi notlarını paylaşmak zor bir karar. Zira gezdiğimiz yerler defaatle kaleme alınmış, üstelik üzerine başka şeyler okumayı gerektirmeyecek kadar hoş ve kapsamlı. Benim amacımsa Türkiye'de memleketinize gidebileceğiniz bir zaman ve ekonomi ile ulaşabileceğiniz bu coğrafyalara, memleketiniz gibi hasret uyandırmak ve 'mümkün' fikrini kulağınıza fısıldamak. Bir çılgınlık yaptık ve bu seyahati üç küçük çocuk ve otobüsle gerçekleştirdik. Başka da bir şansımız yoktu zaten. Çok paramız yoktu ve Şam'ı görmeyi çok arzu ettik. Diğer ülkeler Allah'ın lütfü oldu. Planlarımızda yoktu. Yapabileceğiniz ilk şey istemek. Bu yazının hedefi de bu isteği uyandırabilmektir. Biz gördük, siz de mutlaka görün kabilinde cümlelerdir.

ŞAM/DIMEŞK

İbni Cübeyr, 'Allah onu korusun' diye başlıyor anlatmaya Şam'ı ve 'eğer cennet dünyada ise o Dımeşk'tir gökte ise muhakkak onun üzerindedir' sözünü onaylıyor. Sene 1184. Bir cennet hayali ile yorgunlukla otobüsten inerken burası değil diyorum. Korna sesleri, bağrışlar. İşte tam da bu yüzden modernizmden -nimetlerine rağmen- haz etmiyorum.

Sene 2010. Otobüsten indiğimizde burası otogar dediler. İlk hayal kırıklığım bir ülkenin girişinde gerçekleşmiş oldu böylece. Lüks değil ama daha büyük bir yer hayal etmiştim. Bir başkent otogarı. Oysa burası köhne, karmaşık, gürültülü bir yerdi. Kahverenginin hâkim olduğu bir ülke burası. Alelacele bulup kaldığımız otel, bir polis karakolunun üzerinde ve daha önce hiç tanımadığım bir koku ile bezenmişti. Naftalinden daha keskin ama başka bir şey!

Akşam yemeği için nezih bir yere götürüldük. İstanbul'daki Ziya Şark'ı anımsatan bir yer. Sonra da restoranın bulunduğu caddede yürüdük. O gece Şam iki yüzünü gösterdi bize. Pespaye, kokulu, çok renkli, karmaşık Şam ve zenginlerinin alışveriş ve 'takılma' mekanlarının olduğu cadde. Bağdat caddesi. 3. dünya ülkelerinin şımarık çocukları aynı isimli caddeleri mi kullanıyor acaba? Lüksün, pahalılığın adresi zavallı Bağdat isimli caddeler. Gezerken zihnim mütemadiyen Şam'ı anlatsa da akşam olup şehrin karşısına geçince koro halinde haykıran Şam'ı yazmak nedense güçleşiyor. Detaylar hissedilen o büyülü duygu kelimelerin önüne geçiyor.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

HABERE YORUM KAT