1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Eynesil’de “Kuran-Hayat İlişkisi” Konuşuldu
Eynesil’de “Kuran-Hayat İlişkisi” Konuşuldu

Eynesil’de “Kuran-Hayat İlişkisi” Konuşuldu

Özgür-Der Eynesil Temsilciliği’nin düzenlediği Usuluddin Dersleri ana başlığıyla devam eden seminerin ikincisini Hamza Türkmen ‘Kuran-Hayat İlişkisinin Uygulama Alanı ‘ başlığı ile sundu.

22 Kasım 2015 Pazar 13:38A+A-

Programın takdimini yapan Eynesil Özgür-Der’den Feyzullah Uğurlu, her evden Suriye için bir çuval un kampanyasına katılınması çağrısı ile Türkmen’i kürsüye davet etti.

Hamza Türkmen, Kur’an’ı anlamak kadar Kur’an’ın indiriliş amacını kavramanın da önemli olduğunu vurguladı. Geçen ayki Kur’an Hayat İlişkisi konusunda Kur’an usûlü ve usuluddin konusuyla ilgili anlattıklarını kısaca hatırlattı. Türkmen özetle şunları söyledi:

“70’li, 80’li yıllarda İslami çalışmalar oldukça zayıf ve bilgi eksikliği ile yol alınıyordu. Bugüne değin bilgi eksikliği büyük ölçüde halledilmiş durumdadır. 80’e yakın İlahiyat Fakültesi’nde neredeyse üzerinde çalışmadık önemli konu kalmamıştır. Bunun dışında sivil Kur’an çalışmalarında da çok önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Artık aramasını bilen insan için Kur’an’la, İslam’la ilgili bilgiye ulaşmak mümkünattandır. Kuran ile zayıf bağımız gittikçe güçlenmiş elbisemizi cahili kirlerden, mezhepçilik asabiyesinden ve ayrıca resmi ideolojinin üzerimize sıçrattığı sağcı, muhafazakar, uluscu kirlerden arınmaya dönük çabalar yoğunlaşmıştır. Yanlışların Islah edilmesi yani fıtrata ve vahye dönme çabası şimdi bilinç ekseninde daha güçlüdür.”

“Ku’ran’ın hayat ile ilişkisini çözmek için ilk defa Resul’un örnekliğini ve ashabın Kur’ani yaşantısını çözümlemek gerekmektedir.

Cahiliye kavramı Kur’an’da 4 defa önemli vurgularla kullanılmıştır. Cahiliyeden arınmak ve vahyi ölçüyü kavramak için Resul ve O’nunla beraber olanları iyi anlamak gerekir. Ashabın Ku’ran’ı tertil üzere okuma çabası Kur’an ile Hayat arasında doğru bir bağ kurmak ve sorunları iyi tanıma çabasıdır.”

“Tertilen kitabı okumak için ontolojik okumada gerekli ama bizler içinde yaşadığımız toplumdan sorumluyuz. Bizler dareyni kazanmak istiyorsak zulmü gidermek ve iyiliği yaymak zorundayız. Allah ne dedi? Yaşanan sorunlar nedir? Tertilen okumalarda bu iki sorunun da cevabını bulmalıyız. Mekke dönemindeki itikadi, siyasi, ekonomik, sosyal, ailevi ve nefsi sorunlar neydi, bugünkü modern kapitalist-ulusalcı düzelerde insanın, insanlığın ve ümmetin sorunları ne? Bu soru ve sorunları Kur’an’daki ve Muhammedi Sünnet’teki sabiteleri asıl edinerek vahiy merkezli nasıl çözebilir ve çözümümüzü sosyal hayatta örneklendirebiliriz? İşte Resulullah’ı da diğer Resulleri de bu perspektifle anlamaya çalışmalı ve onlar bugünkü cahiliye ortamında yaşasalardı vahyi ölçülerle nasıl davranırlardı diye Kur’an’ı tertil fıkhı içinde kavramamız gerekir.”

“Tertil fıkhı için gerekli olan nefsi inkılabımız ve arınmışlığımız, Rabbimizin ölçülerini ve Mütevatir Muhammedi Sünneti iyi kavramak, kavradığımız tevhidi bilgiye tanıklık/şahidlik yapmak ve diğer şahidler ve muslihunla birlikte hepimizi bağlayan ve içtihadlarımızı yönlendiren bir şura bilincine, şura meclisine yönelmemiz gerekir.”

“Sorunlarımızı ve güncel meseleleri reel siyaseti gözeterek iyi okumak durumundayız. Reel siyaset bizi ilgilendiriyor. Çünkü ümmet doğrudan buradan etkileniyor. Sorunlarımızı tespit noktasında ilk önce itikatımızı temizlemeli doğru ameller ortaya koymalıyız. Kur’an merkezli bir sünnet ve fıkıh anlayışı geliştirilerek şura sistemi işlevselleştirilmelidir. İstişare eksikliği aile ilişkilerimize kadar etki etmiş toplumsal dokunun tahrif olmasına zemin hazırlamıştır. İlk defa Kur’an Hayat ilişkimizi itikadi düzeyde düzelterek toplumu gereğince vahiyle uyarıp ıslah edici uyarıcılar olmalıyız. Allah hepimizin muslihun olmasını ve şüheda toplumu inşa etmemizi ister.  Uydurulmuş din tertibi yanlış bir kullanım, ıslah etmiyor muhatabımızı ötekileştiriyor. Günümüz koşullarında henüz yeterin ve sosyal bir Kur’an modeli, Şura Toplumu oluşturamadık. Düne nispetle nitelik olarak daha iyi yerde olanlarımız var; dün ortam bilgimiz ve birikimimiz de çok güdüktü. Tek tek kendimizi ve güvendiklerimizi Kur’ani çalışma halkaları içinde bir araya getirmemiz şarttır. Ama bizim Kur’an çalışmalarımız hayattan kopuk bir bilgilenme veya kelam-felsefe tartışmalarına dönüşmemelidir. Bizim cihadımız Kur’ani ölçüleri tanıklaştırmak ve her türlü zulme ve ifsada karşı direnmek olmalıdır. Fiili çatışmadan önce dirayetli ve hikmetli bir şekilde gereğince tebliği ve yürek fethini öncelemeliyiz. Bize saldıranlara karşı değerlerimizi uygun tarzlarda tabii ki savunmalıyız; ama asla saldıranlara benzeyecek yollara sapmamalıyız.”

“Resullullah Mekke cahili ortamında üç önemli ilke ile yoluna devam etti. Kendi kimliğini gizlemedi, mudahane yapmadı, ayetlerin üstünü örtmedi. Tertil fıkhını üretirken özellikle bunlar göz önünde tutulmalıdır.

Örneğin Doğu ve Güneydoğu’daki PKK zulmü altında ki Müslümanların durumu, Suriye, Filistin veya Mısır’da yaşanan dramdan daha kötü bir pozisyona gelmişti. Kur’an, ilk Kur’an neslinin Mekke cahiliyesi içinde bile Rum Sûresi’nin girişinde dünyanın gidişi ile ilgilendiklerini gösteriyor. Rabbimiz de mü’minlerin kardeş olduğunu, bir zulüm ve saldırıya uğradıklarında birlik olup karşı durmaları emrini bildiriyor. Bizler de Kur’an ile kendimizi inşa ederken, aynı endişeyi taşıyan Müslüman Kürt kardeşlerimizi düçar oldukları Kürtçü kuşatmaya karşı, Türkçü kuşatma başta olmak üzere ne yapabileceğimizi tertilen yapacağımız okumalarla gündemimize almalı ve tavır geliştirmeliydik. Kur’an çalışmalarımızı bu bağlamda ele alabilmeliyiz.”

Hamza Türkmen, daha sonra konuyu peygamberlerin yaşadığı ortam ve sorunlarla, günümüzde tutsağı olduğumuz cahili ulus sistemlerde yaşayan biz Müslümanların durumunu mukayese ederek ve çözümleyici örnekler vererek işlemeye devam etti.

Program soru cevap bölümüyle sona erdi.

Haber: Ercan Bozkurt

eynesil-20151122-01.jpg

eynesil-20151122-02.jpg

eynesil-20151122-03.jpg

HABERE YORUM KAT