1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. SURİYE

  4. Esed'in Son Kalesi: Suriye'nin Güneyi
Esed'in Son Kalesi: Suriye'nin Güneyi

Esed'in Son Kalesi: Suriye'nin Güneyi

Devrimcilerin güneydeki cephesi, oluşum aşamalarını tamamladı. Bu cephe, bölünmüşlük ve çok seslilikten mustarip değil. Tek bir operasyon odası tarafından yönetiliyor.

29 Ekim 2014 Çarşamba 03:34A+A-

Gazi Tahir Dahman / Al Jazeera

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullehyan, Suriye'de Beşşar Esed'in düşmesinin İsrail'in güvenliğini yok edeceğini söyledi. Abdullehyan'ın açıklamaları ve Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki Şeba Çiftlikleri'ne patlayıcı yerleştirmesi, tarafların (İran ve Hizbullah) içeriğini gizlemediği aynı bağlamda meydana gelen iki olay. Ki o bağlam, ilgili çevrelere, 'Esed rejiminin düşmesinin ağır sonuçları olacağı' mesajını iletiyor.

İran, bu bağlamı desteklercesine, 2.000 Devrim Muhafızı'nı Suriye'ye gönderdi. Rusya da Esed rejimine, ilk defa ülke dışında kullanılmak üzere yeni silahlar verdi.

Soru: Bu sürpriz değişimin veya özellikle de şu dönemdeki seferberliğin sebepleri neler?

Gelişmeler, Esed rejiminin, ülkenin güneyinden gelen ciddi tehlikeyi yakından hissettiğine işaret ediyor. Tehlikenin kaynağı, Suriye'nin güneyinde faaliyet gösteren muhalif tugaylar. Söz konusu silahlı gruplar, ağır ama sağlam adımlarla Şam'ı çembere alıyor. Doğuda Lacat'tan batıda Lübnan'ın güneyine uzanan yay boyunca rejim savunmasını imha ediyor. Şam yönünde (Dera ve Kuneytra'daki devrimci güçlerinin kıskacında bulunan başkentin batı kırsalında) lojistik destek hattı kurulması yönünde bir tehlikeye yol açıyor.

Hiç kuşkusuz bu gelişme, Esed rejimi için öldürücü bir tehdit oluşturacak. Zira Şam, 2011'den beri tüm önemli noktaların düşmesinin ardından, rejimin elindeki son önemli nokta konumunda.

Devrimcilerin buradaki etkinliği, üç kente (Dera, Kuneytra ve Şam'ın güney kesimine) uzanıyor; Ürdün ve İsrail'in işgali altındaki Golan sınırlarını kontrol altında tutuyor. Lübnan'ın güney sınırlarına kadar ulaşıyor. Bu bölge adeta bir üçgen oluşturuyor. Üçgenin başlangıcı, Suriye'nin güney batısının en ucunda, Ürdün ve işgal altındaki Suriye toprağı (Golan) sınırındaki Rikad Vadisi'nin Yarmuk Nehri ile buluşma noktası. Üçgenin tabanını ise Şam'ın etekleri oluşturuyor.

O bölgenin büyük kısmı, Horan düzlüğü boyunca düz bir yapıya sahip. Kuneytra yönündeki batı kısmının topografyası karışık. Tepeleri, vadileri ve nehir yataklarını Güney Lübnan'a bağlayan Cebel Şeyh Dağı'nın eteklerini içeriyor.

Bölge, İsrail ile ön çatışma cephesi olmasından dolayı, tümenlere ev sahipliği yapmasından kaynaklanan (50 yıllık) tarihi birikime sahip. Adeta, çok sayıda birliği kapsayan büyük bir askeri kışla. Bu yapı, isyanın ilk dönemlerinde devrimciler için büyük bir sorundu. Devrimcilerin askeri açıdan basit ve ilkel imkanlara sahip oldukları o süreçte, bu geniş ve yoğun haritanın kontrol altına alınması hiç kolay değildi. Bahsettiğimiz o askeri sistem, rejimin bölgedeki devrimi bastırmada kullandığı en önemli araçlardan biri haline geldi.

Devrimcilerin çalışmalarına, stratejik bir sabır damgasını vurdu. Sergiledikleri sabırlı tutum sayesinde devrimciler, bağlantı yollarını ağ gibi kapsayan o büyük askeri sistemi dağıtmaya yöneldiler. Ayrıca bu sistemin kan kaybına uğraması, parçalanması, etkinliği ve Suriye halkına baskı yapma gücünün kırılması epey zaman aldı. Aynı sistemin, Suriye rejiminin askeri gücünün üçte birinden fazlasını teşkil ettiği tahmin ediliyor. Baas rejimi, birçok halkadan müteşekkil bu karmaşık askeri yapıyı, Şam'daki yönetim merkezini koruma operasyonunun parçası olarak inşa etmişti. Bşkente yakınlığı sebebiyle, bu halkalara büyük ehemmiyet göstermişti.

Devrimciler, bölgedeki askeri yapıyı halka halka dağıtmaya çalıştılar. En büyük sorun, bölgenin Suriye'nin hava saldırılarına açıklığıydı. Rejim, hava sahası kontrol etme ayrıcalığı sayesinde o alanı kolayca hedef alabiliyordu. Bu yüzden devrimciler, (rejimin kendilerini boğmaya çalıştığı) yoğun hava saldırılarıyla mücadele etmek için bu eksikliği, daha becerikli ve profesyonel taktikler izleyerek kapatmaya çalıştılar. 

Bugün devrimciler, rejim güçlerinin kan kaybına uğramasının ardından çok önemli bir sürece giriyorlar. Bölgede (Şam eteklerindeki 9. ve 5. Tümenler ile 1. Tümen yanında Katana'daki askeri birlikler dışında) rejimin hiçbir askeri gücü kalmadı.

Han Şeyh bölgelerini devrimciler ele geçirirken, rejim asker sıkıntısı çekiyor ve bölgedeki son mevzisini koruyacak bir savunma çemberiyle direniyor. Sahada (silahların niteliği açısından) ciddi farklılık doğuracak değişiklikler bir yana rejim, havadan yoğun bombardıman gücünü elinde tuttukça kendisini koruyacak. Devrimcilerin arka arkaya gelen girişimleri, Esed milislerini iyice yıprattı. Bu yıpranma, asker sayısına yansıdı. Devrimcilerin bazı askeri birlikleri kuşatmaları ve ardından rejimin asker ve mühimmat gönderememesi yüzünde birliklerin düşmesi, bu yıpranmayı açıklıyor.

Güneyli devrimcilerin, Suriye'deki çekişmenin denklemi ve özellikle de askeri deneyim ve eğitim noktasında büyük değişimlere imza attıkları açık. Üstelik bölgeleri birbiri ardına ele geçirmeye dayalı bu yöntemi tamamlamakta gayet kararlılar.

Planın tamamlanması halinde Şam, boğucu bir abluka altına girecek ve şehrin kalbine ulaşacak birçok kapı açılabilecek. Bu da rejime öldürücü bir darbe vuracak. Bununla eş zamanlı olarak, Güney Suriye'nin bir başka kenti olan Dürzi çoğunluğa sahip Suveyda'nın rejime verdiği siyasi desteğin düzeyindeki değişim, durumu iyice karmaşık hale getiriyor. Rejimin savaşlarında evlatlarını kaybetmekten dolayı homurdanan Dürzi azınlık, Esed rejimine yönelik daha net bir tutum almak için güç dengelerinin değişmesini bekliyor. Böylece güneydeki hilal, Şam üzerinde tamama erecek.

Rejim, devrimin güneydeki dinamizmini kırmak için bir dizi taktiğe başvurdu. Devrimcileri uğraştırması ve ilerleyişlerini yavaşlatması amacıyla Dera ve Suveyda halkları arasında fitne çıkarma girişimi bu taktiklerden. Keza, İsrail ile işbirliği yaptıkları ve Tel Aviv'in onlara lojistik ve istihbarat hizmeti sunduğunu öne sürerek devrimcilerin bölgedeki saygınlığına zarar vermeye çalıştı. Bu iddia, devrimcilere kucak açan çevreyi kışkırtıp Şam halkı nezdinde meşruiyet kazanmalarının önüne geçmeyi hedefliyordu.

Rejim ayrıca Golan cephesine patlayıcılar yerleştirerek bölgedeki kartları yeniden karmaya kalkıştı. Böylece, uzun yıllar bölgede istikrarın teminatı olmuş Esed rejimi yerine muhalif tugayların ele geçirmesi halinde, Golan Tepeleri'ni bekleyen tehlikeyi İsrail'e bildirmeyi amaçlıyordu. Ama rejimin tüm taktikleri kontrol altına alındı ve gerekçeleri ortadan kaldırıldı. Esed rejimine de muhaliflerin bu inatçı konuşlanmasına karşı direnmek için pratik sebepler aramaktan başka seçenek kalmadı.

Şam yönetimi, diğer cepheler ile arasındaki büyük coğrafi mesafe nedeniyle güney cephesinden gelen tehlikenin farkında. Kalemun cephesini saldırı güçlerinden yıpratıcı güçlere devreden rejim, Gota cephesini kuşatma altında tutuyor.

Halbuki oluşum aşamalarını tamamlayan güney cephesi, diğer cephelerin aksine bölünmüşlük ve çok seslilikten mustarip değil. Müşterek çalışan tek bir operasyon odası tarafından yönetiliyor. Ayrıca cephenin unsurları ve kadroları, tamamen bölge insanından oluşuyor ve aralarında hiç yabancı bulunmuyor. Başkent etrafına dağılmış muhalif cephelerin (güneyden gelen tugayların Şam'ın kenar semtlerine kadar gelmesi halinde) birleştirilmesi gibi rejim açısından oluşacak bir başka tehlike de buna eklenebilir. Bu durumda Şam etrafında bir kemer oluşturulabilir. O kemer, muhalif tugaylarla birlikte Esed güçlerini ve müttefiki milisleri kuşatma altına alır ve ikmal yollarını kapatır.

Birçok yorumcu, ülkenin güneyindeki savaşın, Suriye'deki mevcut denklemi tümüyle değiştirebilecek bir kilometre taşı oluşturabileceğine işaret ediyor. Güneyin devrimci güçlerinin Şam'a yaklaşmasının, Esed rejimi ve onun müttefiklerinin sinirlerine baskı yaptığına dikkat çekiyor.

Belki de rejim ve müttefiklerinin asıl sorunu, güneydeki devrimcilerin ilerleyişi karşısında mücadelede güç kartlarını kaybetmeleri. Dolayısıyla Esed ve dostları, Güney Lübnan cephesini tırmandırmak veya İsrail'in sınırlarının korunmasını, İranlı politikacının da ifade ettiği üzere, sadece kendilerinin garanti edebileceğine Tel Aviv'i ikna etmek için teminat mektubu sunmak gibi en tehlikeli son kartı oynuyor. 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum