1. YAZARLAR

  2. Muhammed Berhume

  3. Erdoğan İsrail'de Ahmedinecad'dan daha 'etkili'
Muhammed Berhume

Muhammed Berhume

Yazarın Tüm Yazıları >

Erdoğan İsrail'de Ahmedinecad'dan daha 'etkili'

18 Ocak 2010 Pazartesi 05:35A+A-

Türkiye’yle İsrail arasındaki gerginliğin, özellikle de Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın ülkesinin bölgesel konumunu güçlendirme girişimiyle birlikte son aylarda artmasını dikkate alırsak, ikili ilişkilerin geleceğine kapalılık damgasını vuruyor. Ancak Erdoğan’ın İsrail’e özelikle de Gazze’deki suçlarının ardından yönelttiği eleştirilerin, bir televizyon dizisinin İsrail ajanlarını kadın ve çocukları kaçırırken resmetmesinin ve Türk büyükelçisinin İsrail’de herkesçe bilinen aşağılanış hikayesinin getirdiği krize rağmen, taraf-lar arasındaki askeri ve ticari işbirliğinin hacmi şu an bile temel bir değişime uğramış değil. Olsa olsa stratejik olarak tanımlanan ilişkilerin yapısının ‘değiştiği’ söylenebilir.

Bazı yorumcuların, Erdoğan’ın ülkesinin Arap ve İslam dünyasındaki konumunu güçlendirmek için İsrail eleştirisini ‘yatırıma’ dönüştürdüğünü ifade etmesinin sebebi de bu olabilir. Fakat bu tür sözler genel tabloyu kapsamlı ve ikna edici bir biçimde yorumlama noktasında kısır kalıyor. Zira Türkiye İran’ın ve Arap direnişlerinin söylemleri gibi İsrail’i reddetmiyor, varlığını ve meşruiyetini inkâr etmiyor. Fakat İsrail’e Filistinlilere, Suriye’ye ve Lübnan’a yönelik barış adımları atması çağrısı yapıyor. Ankara bir yandan da kendisini Araplarla İsrail arasında iyi bir arabulucu olarak pohpohluyor. Zira Arap-İsrail ilişkilerinde yaşanacak herhangi bir iyileşme arabulucu Türkiye’ye hizmet eder ve bölgesel rolünü güçlendirir. Ayrıca Arap-İran ilişkileriyle ilgili olarak da neredeyse aynı mesafede durması, Türkiye’yi bütün taraflarca kabul gören taraf olarak sunuyor. Yeni Türk dış politikasındaki ‘komşularla sıfır sorun’ söyleminin kalbi bu. Ayrıca Erdoğan 10 yıldan uzun bir süredir dini duyguların gelişmesi ve AKP tezleri kanalıyla kimlik arama sorunlarının çözülmesi açısından Türk toplumunda yaşanan önemli değişiklikleri ifade ediyor.

Barak-Lieberman savaşı açık

İsrail, kendi dostlarının ve müttefiklerinin eleştirisini kaldıramıyor. En sert eleştirilerin de düşmanlarından değil, dostlarından geldiğini söylersek abartmış olmayız. Zira İsrail’in düşmanlarına yanıtı hazır: Onları anti-Semitizm, terörizm ve barış düşmanlığıyla suçluyor. Ancak bu sav dostlar ve müttefikler için ‘çürük’ kalıyor. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın eleştirileri Erdoğan’ınkilerden çok daha sert, ancak bu eleştiriler İsrail toplumunda veya dünya kamuoyunda Erdoğan’ınkiler kadar etki bırakmıyor. Bu durum, İsrail’deki üst düzey yetkililerin Türkiye’ye nasıl bir karşılık verileceği konusun- da yaşadığı keskin anlaşmazlığa da kısmen açıklık getiriyor.

Bu anlaşmazlık İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın yaranın iyileştirilmesi amacıyla yapacağı Türkiye ziyaretiyle aynı zamana denk geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman Barak’ın çabalarına karşı çıkıyor. İsrail gazetesi Haaretz de Türk büyükelçiye yönelik aşağılayıcı muamelenin bizzat Lieberman’ın emriyle yapıldığını belirtiyor. Milliyet gazetesinden Semih İdiz Türkiye-İsrail krizinde yakın zamanda bir açılım yaşanmasını beklemediğini yazarken, İsrailli araştırmacılar da sorunun Türkiye’yle değil, lideriyle olduğuna, İsrail Dışişleri’nin son tutumunun Türkiye’yi değil, Erdoğan’ı hedef aldığına’ işaret ediyorlar. (Ürdün gazetesi Ghad, 15 Ocak 2010)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT