1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Emperyalizmin Tuzaklarına Karşı Çaresiz miyiz?
Emperyalizmin Tuzaklarına Karşı Çaresiz miyiz?

Emperyalizmin Tuzaklarına Karşı Çaresiz miyiz?

Selahaddin E. Çakırgil gündemi yorumluyor:

10 Eylül 2014 Çarşamba 23:51A+A-

Bir noktayı tekrar hatırlayalım:

Latin Amerika’da adını duymadığımız veya duyduysak da, başkentinin adını bile bilmediğimiz, dünya siyasetini pek de etkilemeyen bir ülke ve coğrafyadan değil, Ortadoğu’dan ve müslüman coğrafyalarından söz ediyoruz; dünya tarihini daima derinden etkilemiş büyük harblerin, kargaşaların, isyanların, tarihî kanlı boğuşmaların coğrafyasından..

Her coğrafî konuda olduğu gibi, burada da yığınla iç ve dış etkenler iç-içedir. Bölge ülkeleri ve emperyalist güçler vardır; Ortadoğu’da sözsahibi olmak isteyen ve ‘Bu dünyada ben de varım..’ diyen her bir ülkenin ve güç odaklarının eli daima vardır.

Askerî ve diplomatik açıdan etkileri iki Dünya Savaşı’nda da iyice kırılmış olsa da, yine de ekonomik bir dev olan Almanya’nın, Türkiye’yi dinlediği konusundaki itirazları izaha çalışırken, ‘Ortadoğu’daki gelişmelerden habersiz kalmamak için..’ gibi gerekçelere sığınması bu cümledendir. Sionist İsrail rejiminin Netenyahu’su da, son ‘Gazze Saldırıları’nı kolaylıkla gerçekleştirmelerini, bölge rejimlerinin içinde bulunduğu durumla izah etmedi mi?

Ancak, bazıları var ki, dünyaya at gözlüğüyle bakıp, sadece kendi dediklerinin, kendi zannlarının kesin doğru ve hattâ müthiş bir strateji olduğunu sanmaktalar.

Herkes, bulunduğu, durduğu ve baktığı yere göre değerlendirme yapar, yapmalıdır. Bilgileri de o durumuna göre şekillenir, oluşur.

Bunlardan bir -ikisi, geçen yazıda değinilen konulara, özellikle de Afganistan’da Tâlibân hakkında yazılanlara itiraz ediyor ve belirtilen kanaatlerin şer’î delillerini istiyor ve hattâ, Amerika’da sahnelenen 11 Eylûl 2001 Saldırıları’nın Usâme bin Laden tarafından yaptırılmış olabileceğini zımnen iddia etmeye kalkışıyordu, onun bu saldırıyı yaptırdığı şeklindeki iddiaları reddetmediğini delil göstererek..

Gerçekte ise, hele de siyasî konularda yazılanlar kesinliği yüzde yüz isbatlanamıyacak subjektif unsurları ağır basan, kanaate veya sezgiye dayalı hususlardır. Hiç bir görüş veya nazariye, hele de siyaset konusunda, yüzde yüzlük bir kat’iyetle ifade olunamaz.

Kaldı ki, Afganistan'da İslam adına verilen mücadelelerin içinde, birçok güçler olduğu gibi, Amerikan emperyalizmi de tabiatiyle devredeydi. Hattâ o zaman için uçaklara karşı kullanılan en gelişmiş silahlar olan (Amerikan malı) Stinger füzeleri bile veriliyordu, 'cihad' teşkilatlarına.. Ve 'cihad' teşkilatlarının bir çoğu birbirlerini Amerika veya başka güçlerle işbirliği yapmakla suçluyorlar ve gerekli gördüklerinde birbirleriyle savaşıyorlardı. Hattâ, bazı liderler cuma namazı hutbelerinde kendi adlarını okutuyorlardı, ‘devlet oldukları’ iddiasıyla..

Ateşli nutuklarıyla tanınan ve ‘Kör İmam’ olarak ünlü Mısır'lı âmâ Ömer Abdurrahman da, getirildiği Afganistan'da yıllarca cebheden cebheye koşturulup, 'mücahid'leri coşturduktan sonra, ‘daimî ikamet’ vizesiyle Amerika'ya götürülmemiş miydi? O, orada ilk zamanlar Amerikan sistemini övgülere boğdu, ama, şimdi, ‘İkiz Kuleler'in çevresinde -11 Eylûl Saldırıları’ndan yıllarca önce- bomba yüklü bir aracı havaya uçurduğu ileri sürülen Pakistanlı Remzi Yusuf isimli bir eylemcinin aklını ateşli vaizleriyle çeldiği gerekçesiyle, müebbed hapse mahkûm olarak yıllardır zindanda, o övgülere boğduğu B. Amerika’da..

Bu gibi sürpriz tavır değiştirmeler bir güçler dengesi oyunu olan diplomasi arenasında her zaman olabilir bu alan da boşluk kabul etmez. Nitekim, Sovyet Rusya geriletildikten sonra, Afganistan’daki güç boşluğunu Amerikan emperyalizmi bizzat doldurdu; halen de istediği gibi oynuyor, oradaki bütün güç odaklarıyla..  

Aynı durum, bugün Suriye, Irak, Libya, Yemen ve diğer yerlerde sahnelenmiyor mu?

Böyle iltihablı, buhranlı bölgelerle dünyadaki güç savaşında söz sahibi olmak isteyen her bir devletin ilgilenmemesine şaşılmalı..

Yazının Devamı >>>