1. HABERLER

  2. BASIN AÇIKLAMASI

  3. Diyarbakır Özgür-Der: KCK ve HDP Üzerine Düşeni Yapsın
Diyarbakır Özgür-Der: KCK ve HDP Üzerine Düşeni Yapsın

Diyarbakır Özgür-Der: KCK ve HDP Üzerine Düşeni Yapsın

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, İLKHA muhabiri Ali Adıyaman’ın PKK tarafından kaçırılmasıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı.

28 Ağustos 2014 Perşembe 14:31A+A-

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Murat Koç imzasıyla yapılan basın açıklamasında, PKK’nın özellikle son dönemde varlık alanını genişletme siyaseti amacıyla yoğunlaştırdığı kontrollü gerilim politikasına dikkat çekilerek şunlar kaydedildi:

“Özellikle son dönemde PKK, keyfi uygulamalarını yoğunlaştırarak kontrollü gerilim politikası gütmekteve kendi varlık alanını genişletme siyaseti izlemektedir. Çözüm sürecinin sonuna yaklaşıldığının müzakereye yetkili taraflarca ilan edilmesine müteakip PKK’nin siyasal faaliyet gösteren diğer kesimlere, sivillere, Kur'an kurslarına, şantiyelere, yurtlara,dernek ve parti binalarına, iş yerlerine yöneliksaldırıları en başta çözümün ruhuna aykırı, mantığına terstir.”

PKK’nin gerçekleştirdiği kaçırma eylemlerinin son kurbanının İlke Haber Ajansı muhabiri Ali Adıyaman olduğunun belirtildiği açıklamada konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeye yer verildi:

“Ali Adıyaman’ın kaçırılması eylemini kınıyor, bu girişimin bölgedeki tansiyonu yükseltmeye dönük olumsuz bir etki yaratmasından endişe ediyoruz. Kürdistan’daki Kur’an Kurslarına, dernek ve vakıflara, medreselere, parti binalarına yapılan molotoflu ve bombalı saldırıların, adam kaçırma eylemlerinin kimseye fayda sağlamadığını herkesin bilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Korkutma, sindirme ve baskı altına alma amaçlı eylemlerin kimden gelirse gelsin karşısında olduğumuzu belirterek İLKHA muhabirinin bir an evvel serbest bırakılmasını istiyor ve bu hususta gerek devlet birimlerinin, gerekse de KCK ve HDP yetkililerinin üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelerini istiyoruz.”

***

İLKHA Muhabiri Ali Adıyaman Derhal Serbest Bırakılmalıdır!

28.08.2014

Türkiye son yıllarda geçirdiği değişimle birlikte devlet ve halk arasındaki mesafeleri kısaltmış ve Cumhuriyet tarihinden bu yana uygulana gelen baskıcı uygulamalardan kısmen de olsa vazgeçmeye niyetlenmiştir. Hükümetin bu siyasal niyeti belirtmesi ve bu doğrultuda bazı adımlar atması elbette çok önemlidir. Özellikle Kürtler açısından çok büyük beklentilere kapı aralayan çözüm süreci devlet ve bölge halkının yıllardır kurtulmaya çalıştığı ölümlerin ve acıların sona ermesi için büyük bir fırsat olmuştur. Çözüm sürecinin sonuna kadar sürdürülmesine taraf olmak, bu ülkede yaşayan sağduyulu bütün kesimlerin vazifesidir. Sürecin muhatapları genelde ülkede yaşayan bütün vatandaşlar olmakla beraber, müzakere tarafında olan devletin resmi birimleri ve PKK bu sorumluluk açısından daha hassas bir konumdadırlar. Bu hassas konumları gereği her iki kesimin üzerine oldukça önemli sorumluluklar yüklenmiştir. 

Öncelikle hükümetin süreci devam ettirirken sadece PKK’yi merkeze alarak Kürt sorununu çözme girişiminin yetersiz ve eksik olduğunun altı çizilmelidir. PKK çözümün en önemli muhatabı olmakla beraber Kürt halkının yegâne temsilcisi değildir. Kürdistan sosyolojisini ve siyasal dinamiklerini iyi okumadan atılan adımlar, PKK dışında varlık gösteren unsurları ne yazık ki PKK ile karşı karşıya getirmektedir. Bölge halkının PKK ve devlet ikilemine sıkıştırılması siyasal tercihleri farklı olan diğer kesimleri memnun etmeyecektir. Bundan dolayı gerek devlet, gerekse PKKhaklar ve özgürlüklerçerçevesinde geliştirdikleri söylemlere uygun davranmalı ve bu hususta gereken özeni göstermelidir. Ancak süreç maalesef bu şekilde devam etmemektedir. Özellikle son dönemde PKK, keyfi uygulamalarını yoğunlaştırarak kontrollü gerilim politikası gütmekte ve kendi varlık alanını genişletme siyaseti izlemektedir. Çözüm sürecinin sonuna yaklaşıldığının müzakereye yetkili taraflarca ilan edilmesine müteakip PKK’nin siyasal faaliyet gösteren diğer kesimlere, sivillere, Kur'an kurslarına, şantiyelere, yurtlara, dernek ve parti binalarına, iş yerlerine yönelik saldırıları en başta çözümün ruhuna aykırı, mantığına terstir. Üstelik PKK-KCK yetkilileri bile bu tarz eylemlerin yanlış olduğunu açık biçimde ifade ediyor ve sonlandırılmasını talep ediyorken, PKK şiddeti tırmandırma siyaseti ile beraber adam kaçırma ve infaz etme gibi eylemleri maalesef devam ettirmektedir. Bunun kabul edilebilir, makul ve insani hiçbir tarafı yoktur.

PKK’nin gerçekleştirdiği kaçırma eylemlerinin son kurbanı İlke Haber Ajansı muhabiri Ali Adıyaman olmuştur. Diyarbakır'da İlke Haber (İLKHA) isimli bölgesel ajansta çalışan Ali Adıyaman isimli muhabir, Silvan İlçesi'ne bağlı Erkenciler Mezrası'nda dün saat 12.00 sıralarında 4 PKK’li tarafından kaçırılmıştır. Öncelikle Ali Adıyaman’ın kaçırılması eylemini kınıyor, bu girişimin bölgedeki tansiyonu yükseltmeye dönük olumsuz bir etki yaratmasından endişe ediyoruz. Kürdistan’daki Kur’an Kurslarına, dernek ve vakıflara, medreselere, parti binalarına yapılan molotoflu ve bombalı saldırıların, adam kaçırma eylemlerinin kimseye fayda sağlamadığını herkesin bilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Korkutma, sindirme ve baskı altına alma amaçlı eylemlerin kimden gelirse gelsin karşısında olduğumuzu belirterek İLKHA muhabirinin bir an evvel serbest bırakılmasını istiyor ve bu hususta gerek devlet birimlerinin, gerekse de KCK ve HDP yetkililerinin üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelerini istiyoruz.

Murat KOÇ
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı

HABERE YORUM KAT

1 Yorum