1. YAZARLAR

  2. Ahmet Ay

  3. Dikkat! Müslümanları Değil, İslamcıları
Ahmet Ay

Ahmet Ay

Yazarın Tüm Yazıları >

Dikkat! Müslümanları Değil, İslamcıları

20 Ocak 2014 Pazartesi 04:30A+A-

G. W. BUSH “Haçlı Savaşı” demişti İslam dünyasıyla kavgasına. Bizdeki elemanlarıte’vil ve tağyir ile kulağa hoş gelmesi için çabalamışlardı ABD’nin Neo-Con’cu başkanının İslam’a olan kinini.

Batı İslam dünyasının üzerine kâbus gibi çökmüş, yer altı ve yerüstü kaynaklarını sömürüyor, yöneticilerini devirip yerlerine kendisine daha sadık elemanlar iktidara getiriyor. Batı istediğini yaptıktan sonra tam da çekildi derken daha ağır bir şekilde yeniden üzerimize geliyor.

Peki, bizden ne istiyor Batı?

Cengiz Çandar'ın yıllar önce “içerden” istedikleri, kendimize sık sık sorduğumuz bu soruya cevap niteliğindedir.

Önce (bold vurguları bana ait olan, ancak anlatım bozuklukları, yanlış noktalamaların benimle ilgisi bulunmayan) Cengiz Çandar'ın 13 yıl önce yazdığı şu pasajı okuyalım:

"...Ve, en önemlisi bu 'Selefi referanslı İslamcılık'ı, tasfiye etmeye Müslümanlar mecbur olacaklardır. O yüzden, önümüzdeki tarihi dönem, bir 'medeniyetler çatışması'ndan ziyade 'Müslüman-Müslüman çatışması'na tanık olacaktır.İslam uygarlığı, 21. Yüzyıl'ın 'küresel uygarlığı'ndaki yerini alınca, 'Selefilik'e yer kalmayacaktır. 'Selefi İslamcıların 'Kızılderililer' gibi bir duruma mahkûm olacaklarından kastettiğim budur."

Anlaşıldı, bizim nasıl ve ne kadar Müslüman olacağımıza Haçlı Neo-con’lar Cengiz Çandar gibileri üzerinden bildirecekmiş. Tamam, ama bu ‘selefi’ dediğiniz cenah sizin darbeci/devrimci boy’slarınızla beraberlerdi Mısır'da. Demokrasi diyen İhvan’ın karşısında Batı’nın silahlı çocuklarıyla ‘demokrasi küfürdür’ diyen ‘selefiler’ kol kolaydı.

Plan bu; “Müslüman-Müslüman çatışması”, yani bizi bize kırdırtmak. Irak, Suriye, Mısır’da yaptıkları gibi ve şimdi de Türkiye’de denemek istedikleri gibi. Bunu görmeyen gözlere Allah feraset, basiret versin.

Peki, Müslümanlar olarak “Kızılderililer” gibi bir duruma mahkûm olmamak için ne yapmalıymışız?

Dindarlığınızın dozunu onlara bırakacaksınız yetmez, ya?

İslam dünyasının yarısından fazlasının tanıdığı, sevdiği, eserleriyle beslendiği şahsiyetlerle de bütün bağlarımızı koparmalıyız. Yoksa ABD 'Kızılderililer' gibi bizi de yok edecek.

Kimlerle mesela? Cengiz Çandar’ı okumaya devam ediyoruz:

“Mesele, Usame, El-Kaide ve Taliban'ı ve 11 Eylül terörizmini 'kuru cümleler'le kınamak değil. Daha önce de yazdığım gibi, Seyyid Kutb'la, Ebulala Mevdudi ile, hatta İbn Teymiyye'yle 'ideolojik akrabalık'tan vazgeçmek.”

Gördünüz mü mesele neymiş?“Mesele, Usame, El-Kaide ve Taliban… değil”, mesele Seyyid Kutub, Mevdudi, İbn Teymiyye'yle olan akrabalık bağlarımız. Koparmalıyız bağlarımızı. O zaman İslamcı olmaktan çıkıp Batılıların seveceği ılımlı (cici) Müslüman oluruz! Mesele ağaç değildi, dershane ve yolsuzluk hiç değil. Ya?

Paralel din” olmadan olmaz…

Peki,

Diyelim ki bazılarımız gaflete düşüp! Cengiz Beyi dinlemedik ve “Seyid Kutub’la akrabalıktan vazgeçmedik” o zaman ne olur dersiniz? (Anlatım bozukluğu bana ait olmayan şu pasajını okuyalım üstadın)

“… Türkiye'deki 'İslamcılar', şayet kendi içlerindeki değiştirmezlerse, bir büyük belaya maruz kalacaklar. 11 Eylül 2001 sonrasının değiştireceği dünyayı, onları da silecek. Anlatmaya çalıştığım buydu. Dikkat: Müslümanları değil; 'İslamcılar'ı…”

DİKKATMüslümanları değil, İslamcılar’ı..." anladık, ama inanmadık.

Çandar’ın hoyratça sarf ettiği bu sözlere Sayın Cemalettin Haşimi tâ o tarihlerde (Kasım 2001) cevap niteliğinde bir makale yazmış: “İslamcı hareketleri, global çapta tasfiye etmenin en işlevsel yolu tüm dünyayı terörize emektir… Mevcut koşullarda, başka hiçbir yol, İslamcılığı, tüm yaşam alanlarıyla tasfiye etme girişiminde bu derece bir işlevselliğe sahip değildir.”

Evet, bütün dünya son yıllarda Batı’nın projesi gereği küresel teröre kurban edilmiş durumda.

Bakın “içerden konuşan” Cengiz ağbinin tespitine göre herkes Üsame’ci, Taliban’cı da ilan edilebilir. Mesela bendeniz ömrüm boyunca hep şiddet karşıtı, sulh ve selameti yeryüzündeki bütün insan ve canlılar için isteyen biri olarak S. Kutub, Mevdudi ile bütün bağlarımı koparmadığım için El Kaide’ci ve dolayısıyla 'yok' olmayı hak eden bir 'Kızılderili' oluyorum değil mi? İçerden bakınca böyle anlaşılıyor.

Bu “içerden” birinin bakışı, sözleri olamaz.

Son olarak şu 'içerden'i biraz kurcalayalım. Cengiz Bey geçmişte FİLİSTİN değil FKÖ ile yakın durmuş, İran Devrimini izlemiş ve yazmış, bundan hareketle kendisini 'içerden' biri olarak görmeyi hak ettiğini düşünmüş. Hayır Cengiz Bey, siz 'içerden' değil, siz zaman zaman 'içeridenmiş gibi yapan' biri olarak konuştunuz.

C. Çandar’ın göz ardı ettiği şey, kendisinin İslam’ı ve İslami Hareketleri oryantalist bakış ve okuyuşla (biliyor değil) tanıyor olmasıdır. Oryantalist yaklaşım ile İslam ve İslami Hareketleri ‘içeriden’ biri olarak bilmesi aynı şey değil. İslama ve İslami Hareketlere dair bilginin-bilmenin oryantalistçesi adamı “içeriden” yapmaz Cengiz ağbi…

Yoksa içerden biri bu şarlatanlıkta bulunabilir mi? Bakın Allah aşkına oryantalizmi de aşan şu ifadeler:

Türkiye'deki  'İslamcılar'ın duygu dünyaları ve zihniyet iklimlerinin özü itibarıyla Taliban ya da Usame bin Laden usulü Vahhabilik'ten çok farklı yerlerde durmadıkları gözlemini bana edindirdi. Günlerdir, 'Usame ve Taliban ile aranıza kesin bir çizgi çekin' diye zaten bu sebeple 'içerden konuşma'yı deniyordum.”Tamam, üstad, onlarla aramıza “kesin çizgi” çekiyoruz, ama seni kesmiyor. “Mesele, Usame, El-Kaide ve Taliban… değil” diyorsun ya…

Yani, ne yaparsanız yapın, canımız istediği zaman sizi El Kaideci ilan edebiliriz diyorlar.

Sahi son günlerde başbakan R. Tayyip Erdoğan ve İHH haberleri bu minvaldeki haberler olmasın?

Cengiz Çandar’ın “içerden” uyarıları üzerinden Batı’nın “Kızılderililer gibi” yok olmamamız için bizden talebini tekrarlıyoruz: Dinimizi sulandırılmış, bulandırılmış, profanlaş(tırıl)mış bir din haline getirmek.

Kişilaik olsun dediler olmadı, devlet laik olsun dediler yetmedi, şimdi de tamamen din/İslam laikleşsin, Kur’an değiştirilsin diyorlar. Diyorlar ama Kur’an oracıkta bozulmamış haliyle duruyor ve artık dünya durdukça da bir harfi dahi değiştirilemez.

O zaman başka bir yol bulun diyorlar,

Geçmişte kendileri “konsillerle” yapmışlardı ya, bize, siz de bir ABD-İstanbul-Vatikan konsili toplayıp ‘Papa’nın razı olacağı bir hale getirin Kur’an’ı ki İsrail’e dokunmasın, Muhammed’un Resulullah demesin, Batı’ya ve batıla kusur bulmasın bu Kur’an. Ha, bir de artık Tayyip Erdoğan gibi liderler edinmeyin, edineceğiniz liderler ezik, sinik ve silik olsun.

İstedikleri bu, ben kabul etmiyorum.

Eden mi var dediniz?

Lekum dinikum, weliyyddin.

Twitter: @ahmetay_

MİLAT 

YAZIYA YORUM KAT