1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Devlet Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Başkanlık...
Devlet Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Başkanlık...

Devlet Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı, Başkanlık...

Selahaddin E. Çakırgil, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı serüvenini ve başkanlık tartışmalarını analiz ediyor.

22 Şubat 2015 Pazar 16:16A+A-

Türkiye yeni bir tartışmanın kucağında.. Başkanlık..

C.Başkanı Erdoğan’ın El’Aziz’de 20 Şubat günü yaptığı konuşmada konuyu tekrar ve çok net olarak ortaya koyması, tartışmayı daha bir körükleyeceğe benziyor.

Eskiden başkanlık kelimesinin yerinde ‘riyaset’ kelimesi vardı.

Reis-i Cumhûr.. Cumhurbaşkanı..

Riyaset-i cumhûr.. Cumhurbaşkanlığı

Başkan’a da ‘reis..’ denilirdi. Erdoğan’a da İstanbul Belediye Başkanlığı yıllarında ve hattâ ondan önce de, ‘Reis’ denildiği bilinir.

*

M. Kemal’e de ‘Reis-i cumhûr’ cumhurbaşkanı denilirdi.

İsmet Paşa’ya da öyle.. Sonrakilere de..

Bunlar gerçekten de reis-i cumhur’ muydular?

Evet..’ denilse bile, hayır..

Çünkü, cumhûrun, halkın ekseriyetinin direkt oyuyla seçilmemişlerdi.

Şeyhin kerameti, kendinden menkul.. (Kendi iddiasına dayalı..)’ misali..

Gerçek şu ki, bizde cumhurbaşkanı’ denilenler, son seçim öncesine kadar gerçekte, devlet başkanı’ idiler, cumhûrun başkanı değil..

Çünkü, bu isimle anılanlar, devlet yönetimini ele geçiren kadrolar ve kurumlar/kurullar-arası bir takım uzlaşmalarla -ve sanki cumhur tarafından direkt olarak seçilmişler gibi- devletin başına getirilirdi.

Dahası, ‘Cumhûriyet’ denilen rejim de, ‘cumhûrun iradesi’ adınaymış gibi gösterilse bile, cumhûrun haberi bile yokken ilan edilivermişti.

Zira, 335 meb’ûs /m.vekili vardı, ilk Meclis’de.. Kararların yarıdan bir fazlasının oyuyla alınması gerekiyordu; yani, 168 oy..

Yazının Devamı >>>

HABERE YORUM KAT