1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. Deniz Baykal tam özgürleşecekken...
Elif Çakır

Elif Çakır

Yazarın Tüm Yazıları >

Deniz Baykal tam özgürleşecekken...

11 Mayıs 2010 Salı 10:41A+A-

Ne yaptın Deniz Baykal! Duygusal davranmanın sırası mıydı? Daha aklıselim, daha soğukkanlı davranacakken, ne yaptın?

İlk kez beni şaşırtıyorsun, ilk kez bütün ezberlerimi altüst ediyorsun.

Köşelerinden sana “istifa et istifa et” diye bağıranlara bir baksana... Söz konusu Berlusconi, Sarkozy olunca başlarına taç edinenlere kına yaktırmanın sırası mıydı? Ki asıl onlar senin ardından timsah gözyaşı dökecek olanlardır.

Hele bir de bu komplodan hükümeti sorumlu tutman yok mu, ne olup bittiğini ya gerçekten anlamıyorsun ya da halen numara çekmeye devam ediyorsun.

Oysa tam da her şey yeni başlıyordu. Oyunları bozup kendi oyununu kurmanın, belki de asıl şimdi tertemiz bir sayfa açmanın tam vaktiydi. Cumhuriyetin temsilcisi olarak şantaj tehditlerini arkana atarak, asıl şimdi yapacaklarınla tanıyacaktık seni Deniz Baykal. Eski statükocu, devletçi yapıdan, yapmak istemediklerinden, zorla yaptırılanlardan kurtulmuş bir Deniz Baykal olarak halkın karşısına çıkabilirdin.

Nelerle tehdit edildiğini söylemenin de tam sırasıydı. Açıklayamadığın her ne varsa ortaya döküp, “kaybedecek bir şeyinin olmadığı” restini çekebilirdin. Zira asıl kazananlar kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlardır...

Dünya değişiyor, kurulan tuzaklar değişmiyor. Nedendir bilmiyorum ama, daha ilk andan itibaren, malum görüntüler ile Deniz Baykal’ın saf dışı edilmek istendiğini düşündüm. Sadece “niye” sorusuna alternatif cevaplar üretiyordum zihnimde.

Hani “kullanım dışına itilmek” diyeceğim de, yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Sonuçta zoraki bir kullanım değil belki bu, dünyaya aynı çerçeveden bakan insanların güçler savaşında aynı safta bulunmasıyla ilgili bir şey.

CHP bu ülkenin kurucu partisiydi ve liderleri, devleti oluşturan çeşitli organlarla uyum içinde çalışmaktaydı. Fakat bu ilişki zamanla öyle bir hale gelmişti ki, kendilerine ördükleri statükonun içinden çıkamayıp boğulanlar, CHP’yi de aynı kadere mahkûm etmek istediler.

Artık Türkiye halkı toplum mühendisleri tarafından istenildiği şekilde yönlendirilemiyor ve yaptıkları her plan ellerinde patlıyordu. Artık halk, bölücülük ve irtica adı altında Türkiye’nin üzerine geçirilen deli gömleğini yırtmak istiyordu ve muktedirler bunu pek anlamıyorlardı. Anlasalar da, “halktır, nasıl olsa hakkından geliriz” diyerek belki başlangıçta pek önemsemiyorlardı. Olan biteni çok geç algıladılar ve bu telaşla çok acemi ve kimi zaman da gülünç projelerle gidişatın yönünü değiştirmeye çalıştılar. Artık halkın bir sele dönüşen değişim talepleri karşısında hiç olmazsa barajın kapaklarını açmayı bile akıl edemeyip, arkasına yeni duvarlar örmeye çalıştılar.

Fakat son dönemde bu ataletten, statükonun mengenesinden kurtulacak hamleler yapmaya başlamıştı CHP.

Makaraya dolanan çarşaf açılımı, Baykal’ın Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine katılması, partideki diğer kurmayların (Kılıçdaroğlu gibi) halkın arasına gezinmeye başlaması, muhafazakâr kitle ile diyalog yollarının aranması, ceberut statüko politikalarının dışına çıkmaya başladığının işaretiydi CHP için.

Taha Kıvanç dünkü yazısında anayasa değişikliği konusunda iyi çalışmadıkları için bir uyarı diyordu ama bence –sebeplerden biri olmakla beraber- mesele sadece bununla sınırlı değil gibi geliyor. Deniz Baykal’ın CHP’sinin yukarıda bahsettiğim hususlarda samimi olmadığı yaklaşımına sıcak bakmıyorum. Samimiyetleri kendi sorunları, yapılmaya çalışılanları iyi niyetli çabalar olarak yorumluyorum.

Baykal’ın istifa etmesiyle birlikte, Kılıçdaroğlu’nun önü mü açılacak, bilmiyorum. Yoksa herkes Kılıçdaroğlu’nu beklerken başka bir sürpriz mi çıkacak? Fakat CHP’nin ne yönde hareket edeceği, bu komplonun ne amaçla yapıldığının da göstergesi gibi olacak kanaatindeyim. Devletçi, statükocu kafadan kurtulmuş, halkın önüne sürekli öcüler koymayan, özgürlüklerden, demokrasiden ve değişimden yana tavır alan bir CHP mi olacak, yoksa eski politikalarını daha da yoğunlaştıran bir CHP mi?

Baykal, bundan hiçbir çıkarı olmayan belki de tek parti olan Ak Parti’yi suçlamak yerine, “hakkınızı helal edin” deyip çantayı toplamak yerine, CHP’yi komplocuların emellerine teslim etmemek konusunda kafa yormalıydı.


[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT