1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. 'Delikanlım, Sen de Selâhaddin Eyyubî Olacak Yaştasın..'
'Delikanlım, Sen de Selâhaddin Eyyubî Olacak Yaştasın..'

'Delikanlım, Sen de Selâhaddin Eyyubî Olacak Yaştasın..'

"...klasik ve kalıplaşmış, klişeleşmiş tedbirler ötesinde, çok daha radikal insanî-İslamî, âdilâne ve gerçekçi çarelerin düşünülmesi gerekmektedir..."

21 Kasım 2015 Cumartesi 13:07A+A-

Selahaddin E. Çakırgil gündemi yorumluyor:

Fark edileceği üzere, Ârif Nihad’ın ’Fetih Marşı’ndan, ’Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek.. Dağlardan indirilen kalyonlar çekilecek.. / Elde sensin dilde sen; gönüldesin baştasın; Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın..’ şeklindeki mısraları biraz değiştirdim, başlıkta..

*

Silvan’ın fotoğraflarını gördüm..

Şırnak, Cizre, Nusaybin gibi diğer şehirlerin de..

Bazı haber filmlerini de izledim..

Bir HDP m.vekili, ’Silvan’da, hendeklerin ne zaman kapatılacağını’ soruyordu, kaymakama..

Siz kaymakam olsanız, bu kadar saçma bir sual karşısında ne yaparsınız?

Çünkü, Silvan’da ve diğer şehirlerde hendekleri kazanlar, bizzat o m.vekilinin mensub olduğu partinin sırtını dayadığını açıkça itiraf ettiği mâlum silahlı mücadele odakları ve örgütleridir. Hem, o hendeklerin kazılmasına alkış tutacak ve sonra da gelip bir kaymakama dikleşerek, ’Bu hendekleri ne zaman kapatacaksınız?’ diye soracaksınız.

Bu, yüzsüzlükten de öte, düpedüz, o kaymakamı vazifelendiren otorite ile istihza.. Ya da, kendilerini çok akıllı ve kurnaz sanıp, başkalarının olup bitenleri anlamayacak kadar kafasız zannetmek eblehliği..

*

Silvan, 12 günlük süren bir sokağa çıkma yasağından çıkıyordu.

Bu şehirlerde ve hattâ bazan şehirlerin bir bölümünde, birkaç mahallesinde uygulanan ve önceden pek haberdâr olmadığımız kısmî ’sokağa çıkma yasağı’ uygulaması, istenirse, devletin, kamu düzeninin bozulduğu en karışık yerlerde bile, vatandaşları rahatsız etmeden, ve sadece bozguncu unsurları etkisiz hale getirmek için bulduğu ilginç bir yöntem olsa gerek..

Çünkü, devlet o yasak günleri boyunca, vatandaşların ekmek, su, süt, şeker, et, ilaç vs. gibi her türlü zarurî ihtiyaçlarını karşılıyor.

Halbuki, o yörenin insanları, sıkıyönetim ya da olağanüstü hal denilen uygulamalar sırasında, güvenlik güçlerinin nasıl bir ’alikıran, başkesen’  durumunda olduklarını ve kimseye hesab vermeyen ve asla vermeyecek bir anlayışla karşılarına çıkan herkesi yok edilmesi gereken bir düşman gibi gördüklerini ve onların karanlık uygulamalarını yıllarca yaşamışlardı.

(...)

Yazının Devamı İçin Tıklayın >>>