1. YAZARLAR

  2. Cüneyt Toraman

  3. Darbeyi gerçekleştirenler akıllı ve zeki mi?
Cüneyt Toraman

Cüneyt Toraman

Yazarın Tüm Yazıları >

Darbeyi gerçekleştirenler akıllı ve zeki mi?

23 Haziran 2009 Salı 05:34A+A-

Emekli Koramiral Atilla Kıyat, katıldığı 32. Gün programında, ortaya çıkan son "eylem planı" ile ilgili olarak, "Eğer hakikaten bu doküman gerçekse ve darbe yapmayı düşünen bir grup varsa ve kurmay albayın imzasıyla bu dokümanı hazırlayıp Ergenekon davasında gözaltında olan birine ulaştırdıysa siviller çok rahat olsunlar." dedikten sonra, "Bu kadar salak insanların darbe yapmaları mümkün değildir.

Darbe, çok kötü bir şeydir, ama zeki insanın, cesur insanın yapabileceği bir şeydir." diyor. Darbeyi başaranların "kahraman", başaramayanların "hain" olarak niteleneceğini, bu yolda yürüyen herkes biliyor. Kıyat'ın Ergenekon sanıklarını beceriksizlikle suçlamasını gerçekten anlayabilmiş değilim. Yakayı ele vermeseler akıllı ve zeki, yakayı ele verdiklerinde salak!?.

Kıyat'a göre, Kenan Evren ve arkadaşları, bu işi başardıkları ve yakayı ele vermediklerine göre, son derece akıllı ve zeki kişiler olmalı! Bu akıllı ve zeki insanların, ülkeyi, darbe kıvamına getirmek için ne kadar büyük çaba sarf ettiğini, yapay bir sağ-sol ayırımıyla binlerce cana kıyıldığını, darbe öncesinde bombalı ve silahlı eylemlerin artırıldığını vs. o günlere ait resmî belgeler, tarihî kaynaklar, resmî ve sivil zevatın hatıraları bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor! Darbeden bir gün önce oluk oluk akan kan, bu akıllı ve zeki insanların sayesinde birdenbire durmuştu! Akıl ve vicdan sahibi herkes, bu akıllı ve zeki insanların ülkeyi ne hale getirdiğini, hukukun nasıl ayaklar altına alındığını, gencecik çocukların yaşlarının nasıl büyütülerek idam ettirildiğini, ekonomik göstergelerin dibe vurduğunu, koskoca bir ülkeyi yarı açık bir cezaevine çevirdiğini, içine kapanmış, yasakların esas, özgürlüklerin istisna karanlık bir dönem olduğunu çok iyi biliyor. Sadece 12 Eylül'ün değil, bütün darbelerin ortak özelliğidir bunlar.

Darbeyi gerçekleştirenler o kadar "akıllı ve zeki(!)" insanlar ki, "niye darbe yaptıklarını?" bile algılayabilecek kapasitede değillerdir. 12 Eylül 1980'de darbeye karar verirken, bu kararlarının ve ABD desteğinin, kısa bir süre önce 1979 yılında İran'da yapılan darbeyle ilişkisi olup olmadığını sorgulamamışlardır bile. Darbe gerekçelerine bakıldığında, darbe yapma gücünü elinde bulunduran bu insanların, ne kadar kolay iğfal edilebildiğini veya yönlendirilebildiğini görebilirsiniz. Çok yakın bir geçmişte, 28 Şubat'ta, medya ve sermayenin koşulsuz desteğiyle "koç başı" olarak görev yapan "askerlerin", "kullanıldıklarını" operasyon bittikten ve bankalar hortumlandıktan sonra farkına varmışlardır.

Ergenekon iddianameleri de, bu örgütün plan ve projelerinin ne kadar yavan ve derinliksiz olduğunu kanıtlamaktadır. İddianamelerdeki belgeler, örgüt mensuplarının "tek hedefinin kaos ortamı oluşturarak iktidarı ele geçirmek olduğunu, sonrası için herhangi bir perspektiflerinin olmadığını" göstermektedir. Sokakta birbirine bıçak çekecek kadar farklı dünyaların insanı olan bu adamlar, nasıl ortak bir yönetim sergileyebilir? Ülke yönetimine talip olmak için sağlıktan güvenliğe, eğitimden adalete, dış politikaya varıncaya kadar belli bir perspektifinin olması, daha da önemlisi, bu politikaları destekleyen geniş bir halk kitlesinin arkalarında olması gerekmez mi?!. Yönetime talip olduğu halde, halkın oyuyla değil darbeyle yönetime gelmek isteyenlerin, halka güvenmediklerini göstermektedir.

Kıyat, darbeyi, "cesur insanların yapabileceği bir şey(!)" olarak tanımlamaktadır. Bu düşünce de darbecilerin uygulamalarıyla bağdaşmamaktadır. Karşıt düşünce sahipleriyle, meşru yöntemlerle ve meşru zeminlerde mertçe mücadele edemeyen insanlar mı, cesurdur?!. Sadece farklı düşündüğü için bir kısım insanların kaçırılarak kafalarına kurşun sıkılması, kuyulara atılması veya üzerine benzin dökülerek yakılması mı cesaret?! Ya da ele geçirilen (son) "eylem planında" belirtildiği gibi, masum insanların evlerine işyerlerine gizlice silah konularak silahlı örgüt mensubu olarak yargılanıp mahkum edilmesi, veya, yakalandığında, "kurtarılacağını" bilerek suç işlemesi mi? Ama içinde bulunduğu geminin ambarını ateşe vermek cesaret ise bu insanlarda, bu özelliğin fazlasıyla mevcut olduğunu kabul etmek gerekir. Zira, darbecilerin ülke ekonomisine verdikleri zararı hesaplamaya, hiçbir hesap makinesi yetmez.

Esasen, sadece darbe suçları için değil, bütün suçlar için asgari düzeyde akıl ve zekâ gereklidir. Dolandırıcının, dolandırıcılık suçunu işleyebilmesi için, kendisinden "daha saf" birini bulması ve onu ikna etmesi gerekir. Hırsızlık yapan birinin, belli ölçüde "cesur" olması veya "kilitleri açabilecek beceriye/yeteneğe" sahip olması vs. gerekir. Cinayet işleyecek birinin, çok daha sıkı planlar yaptığını, fail yakalandıktan sonra öğreniyoruz. Ama hepimizin bildiği gibi, bu akıllı ve zeki olduğunu sanan suçluların büyük bir çoğunluğu, hayatı bu olayları çözmekle geçen kolluk güçleri sayesinde çok kısa bir süre içinde yakalanıyor. Suç işleyenlerin akıllı ve zeki olduğu kabul edilecek ise bu kişileri yakalayanların, yakalananlardan daha akıllı ve zeki olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Ancak "darbe suçlarını" diğerlerinden ayırmamız gerekiyor. Zira, darbe suçlarında, diğer suçlar için gereken asgari akıl ve zekâ düzeyine dahi gerek bulunmadığı kanaatindeyim. Çünkü darbe yapmak için "silah gücü" ve "iktidarın bu güce karşı çıkmaması/boyun eğmesi" yetiyor. Yıllarca hazırlanan organize darbe planlarını küçük bir başkaldırının bozması, darbecilerin sanıldığı kadar "cesur olmadığını" kanıtlamaktadır. 1991'de Boris Yeltsin'in tankın üzerine çıkarak darbeyi önlemesi, bunun en somut bir örneğidir. Bütün hazırlıklar tamamlandığı halde 28 Şubat'ta Sincan'da tankların geçişi için önce, "rutin bir tatbikat" açıklaması, bu korkunun eseridir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 27 Nisan bildirisine itiraz etmesi, o dönemde hazırlanan darbe planlarını geçersiz hale getirmiştir.

Sonuç olarak, "darbeler tarihi" darbecilerin asla akıllı, zeki ve cesur olmadıklarını, tam aksine, diktatör ruhlu veya kullanılmaya müsait, insanî değerlerden yoksun, korkak kişiler olduğunu kanıtlamıştır. Darbeler, akıllı ve zeki insanların başvurabileceği yöntemler değildir. Akıllı ve zeki insanlar, akıl ve zekâlarını, insanlığın ve toplumun yararı için kullanırlar. Her cinayet akıl tutulmasıdır. Akıllı bir insanın tek bir cinayet işlemesi dahi normal karşılanmazken, binlerce, on binlerce kişinin ölümüne yol açacak bir darbe, nasıl akıllı ve zeki insanların işi gibi kabul edilebilir? Darbe, tedavisi gereken ağır bir hastalıktır. Başaranı da başaramayanı da!

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT