1. HABERLER

  2. HABER

  3. MEDYA

  4. Darbecileri Eleştiren Gazeteciye Haciz Linci
Darbecileri Eleştiren Gazeteciye Haciz Linci

Darbecileri Eleştiren Gazeteciye Haciz Linci

Cuma Dergisi’nde “Disiplinsiz Paşalar” başlığı ile yayınlanan yazılarda hakarete uğradıkları iddiası ile açılan davada verilen 90 milyar tazminat cezasının ardından, dergi sahibi ve yazı işleri müdürünün ev ve arabaları haczedildi.

25 Aralık 2011 Pazar 09:47A+A-

Balyoz ve Ergenekon’da yargılanan Çetin Doğan, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç’ın, Cuma Dergisi’nde “Disiplinsiz Paşalar” başlığı ile yayınlanan yazılarda hakarete uğradıkları iddiası ile açtıkları davada verilen 90 milyar tazminat cezasının ardından, dergi sahibi ve yazı işleri müdürünün ev ve arabaları haczedildi

Türkiye’de düşüncelerini açıklayan gazetecilere baskılar artıyor. Türkiye’de Cuma Dergisi Eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cengiz Almış; dergisinde Emekli Orgeneraller Çetin Doğan, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç’ın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) görevde iken yaptıkları siyasi açıklamaları “disiplinsizlik” olarak eleştirildiği gerekçesiyle mahkûm oldu, arabası ve evi haczedildi. Sarı basın kartı sahibi Cengiz Almış’ın, 3 ay önce Opel Astra marka aracına el konuldu..

Üçü de Çete Ve Darbecilikten Yargılanıyor

Cuma Dergisi’nin, “disiplinsiz” olarak tanımladığı üç general emekli olduktan sonra, bugün çete ve darbecilikten yargılanıyor. Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Balyoz Darbe Planı davasının tutuklu sanığı... Orgeneraller Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç da, Ergenekon Terör Örgütü davasının tutuksuz sanıklarından...

3 generalin yargılandıkları maddeler şöyle:

Çetin Doğan: “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Cebren İskat veya Vazife Görmekten Men Etmeye Teşebbüs etmek”

Hurşit Tolon: “Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Hukuka Aykırı Olarak Kişiler Verileri Kaydetmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine Karşı Silahlı İsyana Tahrik Etme, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme”

Tuncer Kılınç: “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme, Açıklanması Yasaklanan Gizli Bilgileri Temin Etme. Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Tahrip Etme Amacı Dışında Kullanma Hile İle Alma Çalma”

Avukatı CHP’li Şahin Mengü!

Doğan, Tolon ve Kılınç’ın avukatlığını CHP Manisa Eski Milletvekili Şahin Mengü yapıyor. Mengü, Hurşit Tolon’un Ergenekon kapsamında yargılandığı davada da avukatlığını yapıyor.

Olayın Geçmişi

29 Ağustos 2003-4 Eylül 2003 tarihli Cuma Dergisi’nin “Disiplinsiz Paşalar” başlığı ile yayınlanan sayısında yer alan yazı ve karikatür sebebi ile gazetemizin de İcra Kurulu Başkanlığını yapan Mustafa Karahasanoğlu, gazetemiz yazarı Abdurrahman Dilipak, karikatüristimiz Yalçın Turgut Balaban, dergiye görüş veren Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, YAŞ kararıyla TSK’dan ihraç edilen Albay Mustafa Hacımustafaoğulları, Emekli Kurmay Albay Hüseyin Arı ile dergi sorumlu müdürü Cengiz Almış ve Cuma Dergisi sahibi Abdurrahman Şeref Kazan hakkında Askerî Ceza Kanunu’nun 94. maddesinde öngörülen astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye matuf olarak komutanlara hakaret suçlaması sebebi ile soruşturma açılmıştı.

Dâvânın Süreci

Dava; daha soruşturma aşamasında da yetki ihtilafına yol açmış, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Savcılığı’nca başlatılan soruşturma, daha sonra 1. Ordu, 6. Kolordu Askerî Mahkemesi’nde görülmüştü. Dava askerî mahkemede görülürken, 1. Ordu Komutanı sıfatı ile Hurşit Tolon mahkeme heyetine üye atama ve komutan emri ile kararı temyiz etme yetkisine sahip bulunuyordu. Yargılama aşamasında dosya 3 defa Askerî Yargıtay’a gitmiş ve daha sonra yasa değişikliği sebebi ile dosya, önce Bakırköy Adliyesi’ne, oradan Bağcılar’a ve daha sonra da tekrar Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gitmişti.

Dilipak’ın Eşi Başörtülü Olduğu Gerekçesiyle Duruşmalara Alınmamıştı!

Gazeteciler Mustafa Karahasanoğlu, Abdurrahman Dilipak, Yalçın Turgut Balaban, Cengiz Almış, Abdurrahman Şeref Kazan, askeri mahkemelere 7 yıl boyunca gitmek zorunda kalmış, Dilipak’ın eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle, izleyici olarak katılmak istediği duruşmalara alınmamıştı.

90 Milyar Tazminat Ödemeye Mahkûm Edildi

3 general kendilerine hakaret edildiği gerekçesiyle Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ayrıca tazminat davası açmıştı. Mahkeme; Abdurrahman Kazan ve Cengiz Almış’ı, masraflarıyla 90 milyar tazminat ödemeye mahkûm etmişti.

Bu Açıklamalar Askerin İşi Mi?

Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Ege Ordu Komutanı olduğu dönemde, 17 Ocak 2004 tarihinde ‘Toplumsal Gelişimi Destekleme Programı’ çerçevesinde gittiği İzmir’in Eğlenhoca Köyü’nde konuşmuş ve “Laikliği yıkıp yerine şeriatı getirmek isteyenler var. Kim diyebilir böyle bir tehlike yok diye. Gördüğüm domuz bağıyla bağlananları ben mi bağladım” demişti.

“Nasıl Tek Yumruk Olacağız”

MGK Genel Sekreterliği görevini Korgeneral Şükrü Sarıışık’a devreden Orgeneral Tuncer Kılınç da, resmi programlardaki türban krizlerini ima ederek, “Bugün yönetimin en üst düzeyinde bulunanların sosyal ve kamusal alanda bir araya gelemediği ülkemizde konu ile ilgili daha fazla bir şeyleri dile getirmeye gerek olmadığı kanaatindeyim” demiş. Kılınç düzenlenen devir-teslim töreninde şu iddialarda bulunmuştu:

“80 yıllık laik TC, Atatürk milliyetçiliği anlayışında tek devlet, tek ulus, tek dil, tek bayrak ülküsünü daha da güçlendirerek devam ettirmesi gerekirken halen hilafet ve şeriat arayışında olanlarımız var. Dil birliğimizi bozmaya çalışan, tarikatlaşma ve cemaatleşme yoluyla inanç birliğini zedeleyen tutumlarla nasıl tek yumruk olacağız?”

“Mehmetçik’in Kanını Galiçya’da, Yemen’de Akıttık”

Emekli Org. Çetin Doğan, “Mehmetçik’in kanını Galiçya’da, Yemen’de akıttık. Ne için akıttığımızı hâlâ daha soruyoruz. Atatürk asker kişi olarak savaşın ne olduğunu biliyor. Savaşın meşru olmadıkça cinayet olduğunu söylüyor. Karar verirlerse herhalde tabii bu meşru bir zemin içerisinde, TBMM’nin verdiği kararlar çerçevesinde, bilmiyorum nasıl olacaktır. Öyle bir karar verilecektir. Buna benim söyleyecek bir sözüm yoktur. Yönetimde bulunanların bu konunun en doğrusunu bulacaklarına, karar vereceklerine inanıyorum” demişti.

Özkök: Keşke Komutanlarımız Konuşmasaydı

Aynı günlerde Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de “TSK adına sadece ben açıklama yaparım. Keşke komutanlarımız konuşmasalardı” diyerek, söz konusu demeçlerden şikâyetçi olmuştu.

Bu Görüşler, Haciz Getirdi!

Türkiye’de Cuma Dergisi’nin “Disiplinsiz Paşalar” başlığı ile yayınlanan haberde, gazeteci ve emekli askerlerin görüşleri yer almış, generallerin açıklamaları eleştirilmişti. Cengiz Almış ve Abdurrahman Kazan’ı 90 milyar tazminat ödemeye mahkûm eden görüşler, dergide şöyle yer almıştı:

“En Büyük Kötülüğü Yapan Bedbahtlar”

Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu: “30 Ağustos itibariyle emekli olan; Çetin Doğan, Tuncer Kılınç ve Hurşit Tolon paşaların son günlerde basında çıkan beyanları; bu komutanların, askerliğin “olmazsa olmaz” şartı “vatansever”liğin yerine, sanki “laiklik” ve “Kemalistlik” gibi, asli olmayan unsurları koymak istedikleri izlenimi veriyor.

Ülke huzurunu bozup, ekonomik krizlere sebebiyet veren, milleti çağdaş-mürteci diye sınıflara ayırarak milli birliği bozanlar, vatana en büyük kötülüğü yapan bedbahtlardır. “Laiklik”, “Kemalistlik”, “Sosyalistlik”, “Muhafazkarlık” gibi mefhumları tartışmak, “siyasilerin” işidir. “Asker” siyasete bulaşırsa, hem “ülkeyi” perişan eder, hem de bağlı olduğu “kurum”u yaralar.”

“Savcılarımız Yine Susacak mı?”

 Gazetemiz yazarı Abdurrahman Dilipak:

Önümüzdeki günlerde emekli paşalar, eleştiri sınırlarını aşan, iktidarı tehdit eden açıklamalar yaparlarsa savcılarımız yine susacaklar mı? Yoksa onlar “la yüsel” midirler? Yasa onlar için geçerli değil mi?
(...) Emekli olan paşalara hatırlatalım, üç kişi bir araya gelip bu tür işler yapacaksınız, dikkat edin lütfen “örgütlü suç”a girmesin. (...) Türkiye’nin rahatlaması için bir darbeci hareketin bastırılıp, onlara destek verenlerin sistemden arındırılması gerek. Darbecilerin birkaçı birkaç yıl içerde yatarsa, bu da ötekileri için belki bir ibret dersi olur.. Başka türlü de rahatlama zor.. Her zaman birtakım adamlar çıkıp aba altından sopa göstermeye devam edecekler... Bunlar, kokoreççilere kadar herkesi fişlerken, milyarlarca dolar iç edilmedi mi? Sonra bu hızlı paşalar emekli olunca gidip, o şaibeli holdinglere danışman olarak görev yapmadılar mı? Herkes biliyor artık. İrtica senaryoları, laiklik tartışmaları, hatta terör belli merkezlerin işi idi... Derin kayıtdışı siyaset güçleri, “Atatürkçülük” maskesinin arkasına saklanarak yapacaklarını yaptılar..

“Düşüncelerini Emekli Olduktan Sonra Açıklamalı”

Adnan Tanrıverdi (Emekli Tuğgeneral)

“Görevde olan generallerimizin özellikle siyasi otoriteyi ve de milli iradeye ters düşecek düşünceleri var ise, bunları emekli olduktan sonra açıklamalıdırlar. Görevde iken açıklamaları uygun değildir. Siyasi, otorite ve milli iradeyi takviye edici görüşleri dile getirmeleri ise istikrarı muhafaza adına uygun görülebilir. Genelde siyasete karışmamak, siyasi beyanat vermemek, milli iradenin hakim olması için daha uygundur.”

Kenan Kıran / Murat Alan – Yeni Akit 

HABERE YORUM KAT