1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. "Çözüm Süreci ile Kamu Düzeni Arasındaki Denge Sağlanmadı"
"Çözüm Süreci ile Kamu Düzeni Arasındaki Denge Sağlanmadı"

"Çözüm Süreci ile Kamu Düzeni Arasındaki Denge Sağlanmadı"

Gazeteci-Yazar ve Özgür-Der Kocaeli Temsilcisi Haşim Ay, Türkiye'de yaşanan son olayları ve çözüm sürecini İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendirdi.

05 Ağustos 2015 Çarşamba 13:38A+A-

“Çözüm Süreci ile Kamu Düzeni Arasındaki Denge Sağlanmadı”

Yaşanan son olayları ve çözüm sürecini değerlendiren Özgür-Der Kocaeli Temsilcisi yazar Haşim Ay, hükûmetin çözüm sürecinin maslahatı ile kamu düzeni arasındaki dengeyi bir türlü sağlayamadığını söyledi.

Hükûmetin çözüm sürecinin maslahatı ile kamu düzeni arasındaki dengeyi sağlayamadığını, bunun 6-8 Ekim olaylarında daha net görüldüğünü belirten Haşim Ay, son yaşanan olaylara bakılınca çözüm sürecinin fiilen bitmiş vaziyette olduğunu ifade etti.

Gazeteci-Yazar ve Özgür-Der Kocaeli Temsilcisi Haşim Ay, yaşanan son olayları ve çözüm sürecini İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendirdi.

PKK ve devletin birbirini suçladığını, PKK açısından çözüm sürecinin pek bir şey ifade etmediğine şahit olduklarını ve bu noktaya kadar çözüm sürecinin Müslümanların aleyhinde işlediğini söyleyen Ay: “Taraflardan biri olarak PKK’nin samimi olmaması sürecin istenilen düzeyde oluşmasını engelledi. PKK’nin tüm ayak sürçme oyunlarına rağmen AK Parti cenahı –bazı yanlışlarına rağmen- süreci devam ettirmekte samimi olduğunu ortaya çıkan her yeni yol kazası karşısında sürecin maslahatını önceleyen politikalarıyla ispatladı.” dedi.

“Çatışma Ortamı Devam Etmez”

Çatışma ortamının daha fazla devam edemeyeceğini belirten Ay, neden olarak da PKK’nin buna müsait olmadığını ve ortalığı iyice karıştırdıktan sonra kenara çekileceğini söyledi.

Suruç hadisesinin çatışma ortamı için bir neden olduğunu ifade eden Ay, sözlerine şöyle devam etti: “Bu olayın arka planı ve öncesinin de bilinmesi lazım; çatışma ortamı çıkarılmak istendi ve başarılı da olundu. 6-8 Ekim olayları Suruç hadisesinden farklı değildi, hatta bizim için bir yönüyle çok daha moral bozucuydu. PKK cenahı Kobani dayanışması adı altında bir vandalizme imza attı ve bu vahşetin temel muhatapları bölgedeki Müslümanlar oldu. Ama Suruç olayında Müslümanların yanında başka kesimler de muhatap alındı. Bu süreçte devletin cevabı sert oldu. Çünkü 6-8 Ekim’den farklı olarak değneğin sivri ucu bu kez kendisine de dokunmuştu. Ve hatta ortaya çıkan tedhiş tablosu salt Kürdistan’la değil, Diyarbakır’dan İstanbul’a hemen hemen tüm ülkeyi kapsadı. Suruç vakıasına kadar yaşanan gelişmeler kamuoyuna çözüm sürecinin iki tarafı olarak devlet ve PKK’yi test etme imkânı sundu. Suruç hadisesi ise PKK’nin samimi olmadığı noktasında kamuoyunun kahir ekseriyetinde oluşan kanaati daha da pekiştirdi. 6-8 Ekim vandallığının yol açtığı mağduriyetin en önemli sembolü olan Şehit Yasin Börü’ye benzer vakıaları Allah’a şükür yaşamamanın sevinci içerisindeyiz. Ama bununla birlikte Suruç sonrası ortaya konulan vandalizmin insani ve ekonomik ölçekte yol açtığı sonuçlara üzülmemek elde değil. Bir Müslüman olarak henüz ömrünün baharındaki Şehit Yasin ve arkadaşlarının vahşice katledilişini ise asla unutacak değiliz!” diye konuştu.

Süreç İslâmî Yoldan Devam Etmeli

‘Bundan sonra çözüm süreci nasıl devam etmeli?’ sorusunu Müslümanların kendi aralarında tartışması ve gerekirse meselenin bu yönüyle kamuoyuna referandum olarak sunulması gerektiğini dile getiren Ay: “Çok açık gördük ki süreç bu şekilde devam edemeyecek. Eğer toplum sürecin içeriğinden haberdar olursa algı operasyonları da daha kolay püskürtülebilir. Bu bağlamda çözüm süreci elbette devam etmeli çünkü küstürülen, kırdırılan bir halk var, çözüm doğru bir yoldan şarttır. Halklar arasında İslâm’ın kapsayıcılığı alan buluyor, bu yol üzerinden devam edilmeli.” ifadelerini kullandı.

“Sürecin Tek Kazananı PKK Oldu”

Çözüm süreci kapsamında hükûmetin belli bir bölgeyi PKK’ye teslim ettiği algısının kamuoyunda geçerliliğinin olduğunu belirten Ay: “Hükûmet bu hususları bitirecek adımlar da atmalı ve bununla beraber bir gerçek var. Haklı olarak kamuoyunun bir kısmı bahsedilen kaygıları yaşadığı için bu sonuçlar meydana geldi. Çözüm sürecinin kazananı maalesef PKK oldu. PKK yıllardır bölgede paralel bir devlet kuruyordu ve çözüm süreci bu durumun adeta meşrulaşması için fırsat oldu.” şeklinde konuştu.

“Rojava’da Kazanılan Bir Başarı Yoktur!”

Rojava’da halkların lehine kazanılan bir başarının olmadığını vurgulayan Ay, Esed ve diğer güçlerin olaya göz yumduğunu ve o bölgenin YPG’nin kontrolüne bırakıldığını belirtti.

Ay: “PKK/YPG bu bölgede İslâmî yapıların da nefes almasına izin vermiyor, kendinden başka kimseye hayat hakkı tanımıyor. PKK çözüm süreci adı altında Türkiye’de bulduğu rahat ortamı kullanıp askeri yatırımının çoğunu Rojava’ya yaptı. Rojava’da kazandığı statükoyu korumak için de çözüm sürecini her an satabileceğinin sinyalini veriyordu. Neticesinde böyle oldu.” dedi.

“Çözüm Sürecine İslâmî Kesimleri de Kapsayan Yeni Bir Yol Haritası İle Devam Edilmeli”

Sürece İslâmî kesimlerin de dahil edilmesi gerektiğine dikkat çeken Ay, Kürt halkının menfaatlerinin gözetilmediğini ve sürecin bu şekilde devam etmesi durumunda PKK’nin Türkiye Kürdistan’ında daha fazla yatırım yapması ve taşkınlık çıkarmasına yarayacağını belirtti.

Devletin bazı noktalarda farkında olmadan PKK’nin elini güçlendirdiğini ve Müslümanları sıkıntıya soktuğunu kabul edip özeleştiri yapmasının gerektiğini vurgulayan Ay, Erdoğan ve Davutoğlu’nun da etraflarındaki şahısların güvenirliklilerini sorgulaması gerektiğini söyledi.

Bölgede sadece PKK’nin muhatap alınmaması gerektiğini ifade eden Ay, süreçten en fazla zarar gören Mustazaflar Cemiyeti, HÜDA PAR ve diğer İslâmî aktörlerin sürece derhal dahil edilmesi gerektiğini söyledi.

Kaynak: İlke Haber Ajansı

HABERE YORUM KAT

1 Yorum