1. YAZARLAR

  2. İsmail Kılıçarslan

  3. Çok canım sıkılıyor, Kürt vuralım istersen…
İsmail Kılıçarslan

İsmail Kılıçarslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Çok canım sıkılıyor, Kürt vuralım istersen…

28 Ekim 2014 Salı 06:20A+A-

Artık o uzun dişlerini bile saklama gereği duymadan, ağızlarının kenarından akan kanı umursamadan, üstelik gündüz gözüyle şöyle diyorlar: 'Bizim yaşayabilmemiz için Kürtlerle Türklerin birbirlerini öldürmeleri gerekiyor.'

Öldürsünler. Öldürelim. 90 yıllık Kamalist aymazlığın açtığı yaraların tedavi edilebilmesi için ilk kez memleketin elinde böylesi bir imkân varken; 30 yıl sonra ilk kez Kürt coğrafyasında 'a noktasından b noktasına' en az on kez aranmadan yolculuk edilebiliyorken; asker çözüm için ilk kez sivil bir iradeye bu denli güvenmişken… Öldürsünler. Öldürelim.

Dostu üzelim, düşmanı sevindirelim.

Biz, yani barış isteyenler, çözümü arzu edenler şöyle diyoruz: 'Memleketin asli unsurlarının barış içerisinde, birbirine tahammül etmeyi öğrenerek, eşit haklarla yaşamaları gerekir.' Merak etmeyin. 90 yıllık Kamalist aymazlığın açtığı hasarın birkaç yılda düzelmeyeceğinin farkındayız. Ve hiç endişeniz olmasın. Çözüm için ne yapılması gerektiğini de, yolun henüz başında olunduğunu da biliyoruz.

Bütün bunları biliyor olmamız, şunu da biliyor olmamızı engellemiyor: 'Çözüm istiyorsan çok basit bir şeyle başlayacaksın işe: Öldürmeyeceksin.'

Sükûneti ve çözüm odaklılığı ile tanıdığımız Ahmet Davutoğlu bile TOMA'lardan bahsediyor, 'misliyle karşılık verilecektir' gibi cümleler kuruyorsa ortada fena halde ters giden bir şeyler var.

Güya 'Kürt halkını özgürleştirmek' için hareket eden ve son zamanlarda Türk solu eliyle zehirlenen malum yapı halkını özgürleştirmek için mi giriyor çeşitli kanlı ihalelere? Sokak ortasında sırtlarından kahpece vurularak şehit edilen 3 askerimizin kanları mı özgürleştirecek Kürt halkını? Fakire fukaraya kurban eti dağıtırken hunharca şehit edilen Yasin Börü'nün kanıyla mı kurtulacak Kürt halkı?

Allah aşkına söyleyin: '2 ayda 9 asker şehit edildi. Çözüm süreci fiili olarak bitti' diyen adamların ne dediğini anlamıyor olabilir misiniz? Ellerini ovuşturup duran bu aşağılık vampirlerin 'çözüm süreci bitti' sözünün 'hadi birbirimizi öldürmeye devam edelim' anlamına geldiğini bilmiyor olabilir misiniz? Halkınıza bunu yaşatmayı nasıl göze alıyorsunuz? Dahası, halkınıza bunu yaşatmaya ne hakkınız var?

Halkınız evet. Şeyh Said isyanında, Dersim'de, Van'da, Ağrı'da katledilen… Sabiha Gökçen isimli katilin, öldürülmelerini kendinden geçerek, vecd halinde anlattığı… Diyarbakır Cezaevi'nde yaşadıklarını değil anlatmaya, hatırlamaya bile utanan… Köyleri yakılan, ocakları söndürülen, ekonomisi mahvedilen halkınız. Hani şu durmadan 'onların yegane temsilcisi biziz' dediğiniz, kendinizi 'sahipleri' zannettiğiniz halkınız.

Hadi memlekete gram acımıyorsunuz. Halkınıza da mı hiç merhametiniz yok? Sözgelimi Hizbullah'ın yeniden silaha davranmasının halkınıza hangi acıları yeniden yaşatacağını hiç mi düşünmüyorsunuz? JİTEM'in, özel harekatın, canı sıkıldıkça karşı tepeleri bombalatan paşaların oyuna yeniden dönmesiyle oluşacak o düzende halkınızın halinin nice olacağını hiç mi umursamıyorsunuz?

Kusura bakmayın. Hayatımda neredeyse ilk kez, son olaylarda suçlu taraf olarak Kürt siyasetinin büyük kanadını görüyorum. Malum partinin kendini Kürt halkının yegâne temsilcisi olarak görmesinden tiksiniyorum. Halkına reva gördükleri ilk kez midemi bulandırıyor. Çünkü bu yapılanları ve yapılış biçimini aklım da kalbim de almıyor.

Ben insanların birbirlerini öldürdüğü bir ülkede yaşadım. İstiyorum ki çocuklarımız böyle bir ülkede yaşamasınlar. Çok mu şey istiyorum?

Ne diyordu Gestalt: 'Burası dar geçit… Ya birbirimize sarılıp geçeceğiz ya uçurumun dibini boylayacağız. Akıllı olak yeğenim.'

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum