1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. CHP, Yemen’e heyet gönderecek mi?
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yazarın Tüm Yazıları >

CHP, Yemen’e heyet gönderecek mi?

10 Şubat 2015 Salı 06:32A+A-

“Şartlar tamamsa ihtilal meşrudur.”

Bu söz 27 Mayıs darbesinin parolası oldu.

Kışla duvarlarında yankılandı.

27 Mayıs’ı yapıp,  Menderes’i asan, anılarında İsmet Paşa’nın bu sözü sarf ettiği gün ihtilalin düğmesine bastıklarını anlatmışlardı.

İsmet Paşa’da 1957 seçimlerinde de başarısız olunca, demokratik yollardan iktidar olamayacağını görmüş, darbenin işaretini vermişti.

İnönü bir yandan askeri kışkırtıyor diğer yandan sokakları harekete geçiriyordu. İsmet Paşa’nın gittiği her yerde olaylar çıkıyor, Türkiye yönetilemez hale geliyordu.

Türkiye’de darbelerin anası olan 27 Mayıs’ın anayasasının başlangıç bölümü de aynı zihniyetin ürünüydü:

“Anayasa ve Hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan” deniliyordu.

Sokaklar tekin değildi. Biz de darbeye giden yolların taşları, sokaklarda döşendi.

Kim darbe yapacak önce sokakları harekete geçirdi. 27 Mayıs öncesinde olduğu ve 12 Eylül’e giden günlerde olduğu gibi.

CHP her zaman sandıktan alamadığı meşruiyeti sokaklarda aradı.

CHP her zaman iki şeyi sevdi.

1-Sokakları

2-Darbeyi

12 Mart’tan önce darbeci subaylar, CHP’li senatörler ve darbeci aydınlar el ele vermiş, subayların araçlarında taşınan bombalarla eylem yapan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının üzerinden sokağı harekete geçirip, 12 Mart’a giden şartları hazırlamışlardı. Deniz Gezmiş, aranırken CHP’li bakanın makam aracında saklanmıştı. Ama aynı Deniz Gezmiş, CHP’nin desteklediği 12 Mart darbesinde hem de CHP’li Nihat Erim’in başbakan olduğu dönemde idam edildi.

Birileri darbe yapacak, birileri iktidarlarını kuracak diye üç Fidan’ın idam edilmesi hala içimde bir sızıdır.

Biz de sokağın bir geçmişi var.

Biz de sokağa ve darbeye oynayan CHP’nin bir sicili var.

12 Eylül’e giden günlerde Bülent Ecevit, ”Tribünlerde oturmayın sahaya inin” diye bir çağrı yapmıştı da sahaya inen halk değil, askerler olmuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da zaman zaman aynı çağrıyı yapıyor. Gezi sürecinde de halkı sokağa davet etmişti.

Geçen hafta da “Direnme hakkı”ndan söz etti. Gençlerin önüne düşüp, direnecekmiş.

Tutmayın Kemal Beyi...

Ne yapsın, seçim kazanma, iktidar olma gibi bir umudu olmadığına göre.

Gelsin sokaklar.

Bir Ana Muhalefet lideri daha seçime girmeden, ”Seçimi kazanma ihtimalimiz yok” der mi?

Söz konusu parti CHP ve Genel başkanı da Kemal Kılıçdaroğlu ise der.

Gazeteci Bekir Coşkun anlatıyor:

“Geçenlerde bir yemekte bir araya geldik Kemal Kılıçdaroğlu ile. Ben Kemal Bey’e; “Seçimde şansınız var mı?” diye sordum. “Yok” dedi. Kendisi dedi bunu. “Biz iktidar oluyoruz diyebilir misiniz?” dedim. “Diyemem” dedi. Bu aslında umutsuzluğumu daha çok artırdı. Şimdi tek umudum ne biliyor musun? Ben bugüne kadar ne desem tersi çıktı. Bugün diyorum ki; “Kemal Bey seçimi kazanamayacak.” İnşallah kazanır. Ama zaten Kemal Bey kazanırsa, en çok kendisi şaşıracak! Uzun süre inanamayacak! Şok filan geçirecek hatta”

Kemal bey üzülmesin. Milletimiz şok geçirmesini istemediği için seçimi kazanmasına müsaade etmeyecek.

Kılıçdaroğlu’ndan önce HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş sokaklara davet etmişti Kürt halkını.

6-8 Ekim olayları nedeniyle tam 51 kişi hayatını kaybetti.

Ama Kemal Bey öyle aktif bir çağrı yapmamış. Hani Gandi Kemal dediler ya... Hakkını yemeyelim, pasif bir direniş çağrısı yapmış.

Adama sormuşlar adın ne diye. “Mülayim” demiş. Sert olsan ne yazar. Önemli olan bir Ana muhalefet partisinin liderinin kafasının arkasında hala sokağın olması. Hala çareyi Meclis’te değil, sokakta araması.

Oysa CHP Başkanlığına geldiğinde CHP’nin sokaktan ve darbeden medet uman tavrına karşı eleştiri getirmişti Kemal Bey.

Gazeteci Murat Yetkin’e, ”Darbe olursa önce tankın önüne ben çıkarım” demişti. Biz de alkışlamıştık. CHP ile darbeler arasına kesin bir çizgi çekmesini istemiştik.

Ancak, ”Darbesever”lik CHP’nin genlerine işlemiş. Öyle ki, Türkiye’de darbe olmayınca, Mısır’a kadar koşmuş, darbeci Sisi’yi kutlayan ilk parti olmuşlardı. Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı masada dahi oturmayı zul addettiği darbeci Sisi’yi.

CHP’nin kutladığı darbeci Sisi, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammet Mursi’yi devirdi. Elinde 5 bin kişinin kanı var. Esma’nın katili o. Ve idam cezası verilen yüzlerce Müslüman kardeşler üyesinin kaderi onun iki dudağının arasında.

CHP için fark etmez. Kimyasal gazla katledilen çocukların katili Esed’in karşısında diz çöküp el pençe divan durmadılar mı? Onurlu bir iş yapmış gibi heyet üstüne heyet gönderip, Esed’le hatıra fotoğrafları çektirmediler mi?

CHP için sevindirici bir haberim daha var.

Biliyorsunuz Yemen’de İran destekli bir darbe oldu.

Husiler, ülke yönetimini ele geçirdi.

4 gün önce de hava fişekler patlatıp, darbelerini kutladılar.

Kutlamalarla ilgili görüntüleri izledim ama CHP’lileri aralarında göremedim.

Mısır’a ilk koşup sisi darbesini kutlayan CHP, Yemen’de geride kaldı.

Şimdiye kadar CHP’li heyetlerin çoktan Yemen’de olup, darbecileri kutlamaları gerekiyordu.

Gecikti.

Merak ediyorum CHP, darbecileri kutlamak için Yemen’e heyet gönderecek mi?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT