1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. CEZAYİR

  4. Cezayir’in Bağımsızlığı: Unutulan Protestoların Sarstığı Millet
Cezayir’in Bağımsızlığı: Unutulan Protestoların Sarstığı Millet

Cezayir’in Bağımsızlığı: Unutulan Protestoların Sarstığı Millet

1957 yılı sonunda, Fransa yaptığı açıklamada siyasal muhalefetin bittiğini ilan ediyordu. Cezayir halkının bir süre sonra sokaklara çıkarak, bağımsızlık haklarını talep ettiği dönem ise büyük ölçüde bilinmemektedir.

05 Şubat 2017 Pazar 04:19A+A-

Mathieu Rigouste / Middle East Eye - Haksöz Haber İçin Eyüp Sabri Togan Çevirdi:

1957 yılı sonunda, Fransa yaptığı açıklamada siyasal muhalefetin bittiğini ilan ediyordu. Cezayir halkının bir süre sonra sokaklara çıkarak, bağımsızlık haklarını talep ettiği dönem ise büyük ölçüde bilinmemektedir.

11 Aralık 1960 tarihinde, Cezayir Muharebesinden üç yıl sonra büyük kitle gösterileri, Fransız askeri baskısını kırdı ve Cezayir devriminin yönünü değiştirdi.

Şehirlerde Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) ve Ulusal Kurtuluş Ordusu (ALN)’in direniş ağı Fransız ordusu tarafından dağıtılmıştı, böylece sömürgeci düzene galebe çalacakları inisiyatifi kazanmak, sıradan Cezayirlilerin mücadele gücüne kalmıştı.

Sömürge altında yaşayan nüfus, gecekondu mahallerinden yaşlısıyla, kadın ve çocuklarla sokaklara döküldü ve meydanları kuşattı, Cezayir’de ellerinde pankartlar, yumrukları havada sömürgecilerin tuttuğu bölgelere girdiler.

Sömürgecilerin karşılığı, her zaman olduğu gibi zalimceydi, ancak direnişi bastırmaya muvaffak olamadılar.

De Gaulle ve ‘Fransız Cezayire’ Muhalefet

Fransız Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle 9 ila 12 Aralık arasında Cezayir’e bir ziyaret planladı. Amacı yeni sömürgeci plan olarak devreye soktuğu ‘üçüncü yol’ çözümü olan ‘Cezayirli Cezayir’’ çözümü için iktidar sınıfına destek pompalamaktı.

Diğer Fransız sömürgelerinde de uygulanan bu model, Cezayir iktidar sınıfının eline verilen güç, Fransız hükümetine boyun eğerek, Fransız güdümlü bir vesayet sistemini esas alıyordu.

De Gaulle hem ülkedeki askerlerinden hem de ‘kara ayak’ tabir edilen Cezayir’e göç etmiş Hıristiyan ve Yahudilerin kamuoyu görüşü olarak seslerini yükseltmelerini ve böylece desteklerini almaya niyetlenmişti. Ancak bu plan, ‘ultra’ olarak bilinen sömürge destekçisi Fransız Cezayir Cephesi (FAF)’ın gazabına uğrayacaktı.

Askeri birlikler, polis ve polis içindeki grupların, hükümetin, sanayinin ve elit siyasetçilerden oluşan grupların desteklediği bu Fransız Cezayir Cephesi, rüyası 1958’de yapılan askeri darbeyi tekrarlamaktı. O darbede De Gaulle iktidara getirilmiş ve Beşinci Cumhuriyete start vermişti. İşte o Beşinci Cumhuriyet, Fransız Cezayir adı altında yeni bir alaşağı darbe anlayışına sahip rejimin ta kendisiydi.

cezayir1.jpg

General De Gaulle’in Aralık 1960’da gelişini kutlayan binlerce kişi başkent Cezayir’de toplandı.

1960 Referandumu, Cezayirlilerin kendi kaderlerini tayin hakkı (self-determination) 8 Ocak 1961 tarihinde yapılabilirdi artık. 467,000 Fransız askeri ile 94,387 yedek çağrı emir için hazır bekliyordu. 

Buna cevaben, Fransız Cezayir Cephesi, broşürler dağıttı ve genel bir grev emir verdi. Yaklaşan mücadelenin ya hukuku tesis edeceğin ve Cezayir halkının bağımsızlığını tayin edeceğini ya da etnik ayrımcılığın (apartheid) ile sonuçlanacağının gruplar pekala farkındaydı. Avrupa’nın şahinci kanadının bazı güç gösterileri bekleniyor olsa da, hiç kimse yaklaşan Cezayir direniş hareketini beklemiyordu.  

‘Ultralardan’ Artık Taciz Yok

10 Aralık tarihinde, ilk ayaklanmalar Oran’da Rue de Stora (Şimdi Rue des Frères’de) bugün Belouizdad olarak bilinen başkent Cezayir’in Rue de Lyon’unda spontone hareketler şeklinde kendini gösterdikten sonra sömürgenin yoğun etkisi altında olan kentin çevre alanlarında etkinlik kazandı.

Oran’dan özgürlük direnişçisi olan Mustafa Hajd, şöyle konuşuyordu:

‘Alarm duyulunca, Medina Jedida bölgesinin bütün halkı kendini savunma durumuna geçti, ve Allahu ekber diye bağırmaya başladı, kadınların teraslardan hançerelerini yırtarcasına yükselen seslerinin yanısıra her türlü mermi yerine geçecek- şişeler, sopalar, taşlar ve fayansları istif etmişlerdi. Diğer semtlerden halk çağrılara müthiş bir spontonlukla cevap vermişti’.

Ordu ve polis halkı mahallerine dönmeleri konusunda hoparlörle anons yaptı. Aynı zamanda ultralar caddelere haç işaretleri çiziyor ve kulak tırmalayan ritimle ‘FRANSIZ CE-ZA-YİİİR’ diye kornalar çalıp, tezahürat yapıyorlardı.

1992 Cezayiri’ni Hatırlamak: Yaza Dönüşemeyen İlk Arap Baharı

Asker ve polis barikatları bazı yolları kesti ve onları protesto çığlıkları protestocuların sokaklara anma anlarına eşlik etti; her kesimden insan akın akın sokakları dolduruyordu.

Başkent Cezayir’de, Belcourt’taki öncü kalkışmalardan sonra, Nador ve 1930’lu yıllardan beri büyüyen gecekondular protestolara katıldı.

1954 yılına gelindiğinde, dağlık bölgelerden gelen göçmenler ile dağılan savaş bölgelerinden gelenler,  bölgeye akmaya başladı- Bu tür yerleşimlerden gelenler Aralık 1960’taki protestolarında önemli ağırlık oluşturuyordu.

Gösterilere tanık olanlar kadınların cesareti ve geleneksel haiks adı verilen örtülerine değen kırmızı kan lekelerinden çok etkilendiler.

Casbah’da yaşayan Lounes Ait Aoudi adlı bir protestocu, kadınların en önünde yer alan kadınların askeri alanlara nasıl da girdiklerini ve birçoğuna askerlerin kurşunlarının hedefi olduğunu anlatmaktadır.Kadınlar beyaz örtülerine bulaşan kanların yarattığı manzaradan nasıl da derinden etkilendiğini o anların tanıkları anlatmaktadır.

Bir öğleden sonrasında ise, ‘Belcourt Ateşi’ Cezayirin eteklerine sıçradı, ardından Konstantin, Annaba, Sidi Bel Abbes, Chlef, Bone, Blide, Bejaija, Tipasa, ve Tlemcen’e sıçradı.

Bir hafta boyunca, spontone ayaklanmalar hükümet ve Fransız yanlısı ultralar tarafından acımazsıca bastırıldı.

Gaullist ‘Üçüncü Çözümün’ sonu

Aralık gösterileri de Gaulle’i ‘üçüncü çözümden’ vazgeçirdi, böylece sömürge yanlısı ultralar  yeniden komplocuların şahı yaftasını yiyeceklerdi. 

Siyasal yasamayı erkini kurtarmak için, Fransız Cezayiri Cephesi, gösterilerin psikolojik kampanyanın parçası olarak Kent İdare Bölümü tarafından düzenlendiğini iddia etti. 

Fransız Cezayiri Cephesinin bu iddialarına göre, aslında olup bitenler, bu manipülasyon teşebbüsünün‘Avrupa karşıtı ırkçılığa’ dönüşmesinden ibaretti. 

Askeri kaynaklar, Ulusal Kurtuluş Cephesi ve sivil tanıkların da doğruladığı gibi, Cezayir’de alt idari birimlere cevap olsun diye kurulan Uzman İdari Servisler, spontone başlayan gösterilerde, ‘Ultralara Karşı Cezayir Cezayirlilerindir’ sloganlarının atılmasına onay verdi. 

Bazı muhalifler, zaman zaman bu tür sloganları, güvenliği ve barikatları geçmek için attılar. Niyetleri tıpkı Uzman İdari Servislerin dahil olmadığı büyük şehirlerde, bağımsızlık gösterilerine destek vermek ve yeni sömürgeci planlara karşı çıkmaktı. 

cezayir2.jpg

Cezayir Kurtuluş Cephesi üyeleri ‘Sen Çok Yaşa Kurtuluş Cephesi’ duvar yazıları siliniyor

O zaman Ulusal Kurtuluş Cephesinden dönmüş kişiler, gösterilerin Cezayir Özerk Bölge partisi tarafından düzenlendiğini öne sürdü. Bu iddia, Fransız aşırı sağcıların kimileri tarafından destek buldu. Bu iddialar, Fransız Kurtuluş Cephesi ile Gaullist Fransa arasında ilişki olduğu efsanesine bel bağlayanların düzmeceleriydi. 

Resmi ve gayri resmi Fransız Kurtuluş Cephesinin ağları ki, her biri topu topu birkaç düzine militanıyla, şehirlerde boy göstermeye başlayacaktı. Cezayirli tarihçi Daho Djerbal Fransız Kurtuluş Cephesinin halkın örgütü olmaktan asla vazgeçmediğini kaydetmektedir yazılarında.

Sömürgeci karşıtı aktivist ağının Cezayir Özerk Bölgesinin hiyerarşik yapısıyla kıyaslanamayacağına işaret ediliyordu. Bir elin parmakları kadar ‘resmi parti aktivisti’ (büyük ölçüde azınlıktaydılar) Cezayirli Cezayir sloganlarını atarken- aslında Gaullist yeni sömürgecilik planını destekliyorlardı. Bildiriler dağıtıyor, sloganlarıyla ‘Müslüman Cezayir’ diye ortalığı inletiyorlardı.

Bağımsızlık Rüyaları

Bazı şehirlerde atılan ‘Cezayir Kurtuluş Örgütü ile müzakereler, şimdi ’Cumhurbaşkanı Abbas’ ve ‘Cezayir (Yerel Hükümet) Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa’ sloganları uluslarası gözlemciler nezdinde de olumlu etkiler uyandırıyordu ve konu Birleşmiş Milletlerde de münazara konusu olmuştu. 

10 yaşından itibaren gösterilere katılan Cezayir Kurtuluş Cephesinin cephenin bağış toplayıcısı Bahiya ile bir mülakat yaptım. Bana şunları anlattı:

‘Bir noktada bağımsızlığa gittiğimizi farkettik. Kızkardeşim bir süredir evde bayrak dikiyordu. Terzi olarak eğitildiği için dikişi mükemmeldi. Annemin dikiş makinesi vardı. Bütün gereken malzeme beyaz ve yeşil ve hilal için kırmızı kumaş almaktı. Pekçok bayrak dikmişti. Ve biz de bayrakları yanımıza alıp, götürdük’.  

Bu dönemde, Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesinin iddialarının aksine, Bahiya pekçok kadının Aralık 1960’tan da önce bayrak diktiğini, ancak 10 Aralık akşamına kadar kimse onlara çok sayıda ‘bayrak dikin’ çağrısında bulunmamıştı.

 ‘Pekçok kadın devrimin gizli kahraman gücü olarak çalıştı, mücahitlere sığınak sağladılar veya karınca kararınca da para yardımları oldu. Çünkü çocukları özgür olsun istiyorlardı’ diye konuştu. ‘Gösterilerde çok sayıda çocuk vardı ve hepsi özgür bir hayat sürmek istiyordu’

cezayir3.jpg

Cezayirli kadınlar mücahitlere sığınak ve para yardımında bulundular

Cezayirli kadınlar protestoların en önündeydiler, diğer spontone gelişen ayaklanmalarda sahne arkası düzenlemelerinde pay sahibiydiler. Örneğin, gelen şehitlerin cenazelerinin hemen ardından yeni gösterilerin düzenlenmesinde kadınların ağırlıklı rolleri vardı.   

Bu arada, cami ve apartmanlarda kurulan hastanelerde Cezayirli doktor ve hemşireler hizmet vermekteydi. Herkesin yiyip içmesi için açık kafeler hazırlanmıştı ve abluka altındaki bölgelerde bile hizmet veriyorlardı.

Askerler her yana seferber edilmişti ve halkın, siyasal sınıfın izniyle, üzerlerine ateş açıldı ve öldürüldüler, baskına uğradılar ve işkence gördüler.

Olayları haber veren pekçok Fransız ve yabancı gazetecilere yanaşan gençler, hatta çocuklar Ulusal Kurtuluş Cephesinin bağımsızlık yanlısı görüşlerini duymalarına yardımcı olacaklardı.  

Olaylar sırasında kadınların, çocukların ve yaşlılar Fransız siyasetçiler ve askerleri gözünde düpedüz Cezayir Kurtuluş Cephesinin direniş hattıydı ve ne pahasına olursa ‘olsun ele geçirilip’ bastırılmaları gerekiyordu’. 

Halkın Bağımsızlığı Talebine Sömürgecilerden Kırbaç

Fransız ordusundan çoğu yetkili, karşı direnişleri bastırmak için silahlı müdahalede bulunmayı red etmesi nedeniyle hükümetin yenik duruma düştüğünü görüşündeydi. Bu görüşe rağmen, askerler her yere konuşlandırıldıkları yerlerden, iktidar sahibi siyasetçilerin de izniyle ateş açtılar, öldürdüler, baskınlar düzenlediler ve işkence yaptılar.

Gerçek şu ki, Aralık 1960 polisin müdahalesi Gaulist hükümeti tarafından engellenmedi, polisin baskıcı gücünü durduran Cezayir intifadası kendisi oldu. Tarihçi Gilbert Meynier’e göre Fransız yetkilileri resmi olarak 120 ölü kayıtlara geçirdiler, bunların 112’si Cezayirliydi ve yüzlerce kişi yaralanmıştı. Aralarında henüz onlu yaşlarda olan direnişçiler olmak üzere düzinelerce kişi tutuklandı ve sorguya çekildi: ilerleyen haftalarda ise, bir kısmı ‘kamu yarar!’ gözetilerek kayıp meçhullere dönüştürüldü.

Cezayir’deki olaylar Cezayir’de Özel Operasyon Timinin komutanı Maurice Papon Paris Emniyet Müdürü olmasından sonra Paris’te de baskıcı polis uygulamalarının sayısı artacaktı. 

17 Ekim 1961’de, her yaştan Cezayirli, gecekondu semtlerinden ve Paris’in işçi kesiminden gelenler, sömürge yönetimini ve ırkçılığı protesto etmek için toplanınca, sömürgeci güçler tarafından kuşatıldılar, dövüldüler ve gözaltına alındılar. Polis onlarca kişiyi o gece öldürdü. 

cezayir4.jpg

Başkent Cezayir’in Avrupalı yerleşim bölgesinde Fransız sömürge askerleri, Fransız sömürgeciliğine karşı göster yaparken sömürge askerler tarafından durduruluyorlar.

Aralık 1960 olayları aynı zamanda, Frantz Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri kitabını yazmasına ilham olacaktı. Fanon’a ilham veren olayları anlatan ve sömürge karşıtı komünist sosyal çalışanları ve Fanon gibi bir yazar olan Jeanne Manuellan idi. Mauellan aynı zamanda onun son yazılarını kağıda dökmüştü.

Ayaklanmaları takiben, Fransız ordusu dağlık kesimdeki karargahları gevşetti. De Gaulle bütün infazları durdurdu, üçüncü yol planını rafa kaldırdı ve Ferhat Abbas ve Kerim Belkacem’in yönetimindeki Cezayir Cumhuriyeti Bölge Hükümetiyle görüşmelere başlanması yolundaki çözümü kabul etti.

19 Aralık tarihinde, Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu gizli oylama sonucu 1573 nolu (XV), Cezayir halkının ‘kendi kaderini ve bağımsızlığını’ tayin hakkını onayladı.

130 yılın zulmü ve beş yıl süren acımasız savaştan sonra, Cezayir halkı nihayet devrimin dümenine geçmişti.

Yeni sömürgecilere destek vermek adına kendilerini yeni iktidar sınıfları kendilerini konumlandıra dursun, halen bütün yönleriyle keşfedilmeyi bekleyen -Aralık 1960 olaylarının hikayesi- ezilmiş insanların bağımsızlıklarını sömürgecilerinden geri almalarının mücadelesini ve kararlılığını anlatmaktadır.

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

1 Yorum