1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Cemaati Teheccüde Kim Kaldırıyor?
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Cemaati Teheccüde Kim Kaldırıyor?

16 Ocak 2014 Perşembe 20:36A+A-

Fethullah Gülen’in din anlayışında ağırlıkla yer tutan öğretilerin ‘mistik’ söylem ve yöntemler üzerine kurulduğu bir an olsun unutulmamalı. Çünkü F. Gülen’in uzun yıllar boyunca tam bir teslimiyet ve adanmışlık üzere terbiye ettiği, önce milli sonraları da küresel misyonlar üstlenen ‘cemaat’in en önemli motivasyonu işte bu mistik söylem ve yöntemlerdir.

Sadece Fethullah Gülen değil onun yolundan giden, onun öğretilerine sarılanlar da bu mistik söylemde ayrıcalıklı hatta üst bir kategoride konumlandırılmaktadırlar. Bu mistik söylemin inşa edilmesinde, bireysel ve cemaatsel terbiyede en önemli araç rüyalardır. Rüyalar üzerinden kurulan din anlayışı, Hz. Muhammed (a) başta olmak üzere sık sık rüyalarda temas kurulan mübarek kişilerin mesajları F. Gülen cemaatinin en önemli meşruiyet kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Rüyalarda Peygamberle Buluşuyoruz!

Türkçe Olimpiyatlar meselesine ilişkin kamuoyunda ya umursamaz bir tutum takınıldı ya da milliyetçi temelde çarpık övünç duyguları aldı başını gitti. Türkçe Olimpiyatlar meselesine dair ne zaman ki Fethullah Gülen’in bir sohbetinde şu ifadelere yer verildi o zaman işin rengi değişmeye başladı: “En az on arkadaşımız Peygamber Efendimizin olimpiyat statlarına teşrif buyurduğunu söylediler. Çok fazla mektup var böyle. Efendimiz teşrif etti, falan teşrif etti, Hz. Pir teşrif etti diye.”

Türkçe Olimpiyatlarda sergilenen kızlı erkekli dans ve oyunları, söylenen şarkı ve türküleri Hz. Muhammed’e izlettiren, Olimpiyatları Hz. Peygamber ile şereflendiren bu mantık örgüsü elbette yeni bir durum değil. Hz. Peygamber’i Gülen Camiasının tertiplediği Türkçe Olimpiyatlara teşrif etmeden çok önceleri cemaatin okullarına, dershanelerine, yurtlarına, öğrenci evlerine, sohbetlerine getiren bir süreç olduğunu unutmayalım. Çünkü Fethullah Gülen’den feyiz alanların yaptıkları sohbetlere ve cemaatle kıldıkları namazlara Hz. Muhammed’in katılması çok olağan, makul ve mantıklı hatta zaruri olarak görüldü neredeyse.

Çünkü Gülen Cemaatindeki yaygın zihinsel kalıplara göre “Fethullah Hocaefendi hayatında tek bir gece rüyasında Hz. Peygamberi görmemiş ve bu sebeple de çok uzun bir zaman ‘ben ne yaptım ki o gece Hz. Peygamber beni ziyarete gelmemiştir’ diyerek sabahlara kadar ağlamıştır.”

Hayatının hemen her günü rüyalarda Hz. Peygamber ile rabıta kuran, istişare eden, söz ve davranışlarını, kitap ve projelerine ilişkin tasdik alan mübarek bir Hocaefendi için dindar-mütedeyyin insanların itiraz veya eleştiri faslında söyleyecek hiçbir sözü olamaz herhalde. Nedeni gayet açık: Şimdilerde Teo-Politika denilen ‘Manevi Otorite’nin kerametinden sual olunamaz da ondan.

Fethullah Gülen’in (Mehdilik ve Mesihlik karışımı) manevi otoritesini tesis ederken yaslandığı mistik değerler karşısında Cemaat kadrolarının gönülden itaat etmekten başka seçeneği bulunmuyor.

Hem manevi hem de sosyal yaptırımlarla kuşatılmış insanların bu çemberin dışına çıkması oldukça zor. Çünkü Cemaatin hiyerarşik silsilesinde yükseldikçe Hz. Muhammed ile rüyalarda konuşma, istişare etme, tebrik alma konusu daha çok karşılaşılan bir husustur. Hatta öyle ki öğrenci evleri ve yurtlarda yapılan sohbetlerin önemli bir kısmında Hz. Muhammed’in görülmesine değil görülmemesine şaşırılır.

“Herkes Bir Gün Fethullahçı Olacak!”

Gece yarılarında teheccüd namazına kalkacak şakirtleri genellikle Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman veya Hz. Ali gibi sahabeler uykularından uyandırır. Sahur vakti veya sabah namazları için de Asrı Saadet’in tüm önemli simaları Gülen Cemaati’nin hizmetindedir hemen her zaman. Çünkü F. Gülen Cemaati modern zamanlarda her şeyiyle Allah rızasını temsil eden mutlak merkez olarak tasavvur edilmiştir.

Cemaat kadroları için Fethullah Gülen Hocaefendi’nin her sözü, tavsiyesi, emri, projesi mutlak surette büyük bir hikmete, keramete, fazilete ve maslahata içkin kabul edilir. Bu sebeple haram ve helalde, zulüm ve adalette, edep ve hayâsızlıkta vd. yaşanan karmaşa ve kargaşaya merkez komitedeki ağabeyler tarafından üretilen formüllerle hızlı ve kesin çözümler bulabilmektedir.

Sadece Türkiye’deki sair kesimleri değil Filistin, Suriye, Irak, Mısır, Afganistan gibi beldelerde de zulme karşı mücadele eden müminleri teheccüde, sahura veya sabah namazına kaldırmayan, onların mücadelelerine destek olmayan Resulü Ekrem ve Sahabe-i Kiram insana küçük dilini yutturmak istercesine Gülen Cemaati için seferber olmuştur adeta.

Menkıbeler, rüyalar, kerametler üzerine kurulan bu din algısının siyasette, ekonomide, bürokraside, diplomaside veya medyada son dönemde Başbakan Erdoğan ve AK Parti Hükümetine karşı sergilediği iktidar savaşında kiminle yan yana, kimlerle omuz omuza peki?

Hemen her akşam rüyalarında Hz Muhammed’i görüp istişare eden, Resul veya sahabe tarafından teheccüde kaldırılan F. Gülen ve Cemaatinin öncü kadroları kimlerle ittifak kuruyor? Gizli saklı değil: İçeride Mustafa Koç, Ali Sabancı, Turgay Ciner, Ceyda Erem gibi TÜSİAD’ın ağır toplarıyla, Kılıçdaroğlu ve Sarıgül gibi CHP kadrolarıyla dışarıda AB, ABD ve İsrail temsilcileriyle bitişik nizam duruyor ve savaş düzeni alıyorlar.

Enteresan ama hepimize ananas yedirmeye, hepimizi şakirt yapmaya karar vermiş F. Gülen ve kadroları artık anlattığı menkıbelerle değil kurdukları kirli, çirkin ve müfsid ittifaklarla beraber zikrediliyor. İslami hiçbir camia da kendileriyle yan yana durmuyor üstelik.

YAZIYA YORUM KAT

12 Yorum