Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Doç. Dr. Mikail Söylemez’ in tebliğini yaptığı seminerde kısaca şu hususlardan bahsedildi:

 Bugün, modern bir çağda yaşadığımız için karşı karşıya olduğumuz problemler de modernin izlerini taşımaktadır. Bu problemler ferdi, toplumsal ve küresel boyutta etkilerini her geçen gün artırarak hissettirmektedir.

Bugün bilimsel bilgi çıkara yönelik çalışıyor. Kalkınma ve teknoloji uğruna doğa, akıl almaz bir şekilde tahrip ediliyor. Gıdalar kirletiliyor ve neticesinde insan nesli zarar görüyor. Bütün bunlar haksız kazancın yansımaları. Bugün Türkiye iş kazalarında Çin’i dahi geçmiş durumda. Bunlar çok önemli.

Çağdaş medeniyetin getirilerinden biri de ekonomik oburluk. Gelecek düşünülmeden büyük bir israf ve ifsâd gerçekleştiriliyor. Böylelikle insan medeniyeti kaosa sürükleniyor.

Özellikle gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde uyuşturucu, sigara, alkollü içecek tüketimi paralelinde cereyan eden işsizlik ve ekonomik sıkıntılar döneme damgasını vurmuş durumda. Yoksullaştırma politikalarının alabildiğine tüm acımasızlığıyla işe koşulması, bir halk yönetme biçimi haline gelmesi, tv, internet ve akıllı telefonların birey’i uyutma işlevselliği ile beraber okunmalıdır. Yoksulluk ve batı kültürünün ayartıcı zorbalığı evlilik müessesenin vaktinde olabilirliğini olumsuz etkilemiş, bunun nihayetinde de gençlik cinsel problemler yaşamaya başlamıştır. Bu durumun uzun vadede ahlaki yozlaşmayı getireceği herkesin malumudur.

Yalnızlık, depresyon, okul problemleri, aile geçimsizlikleri ve parçalanan aileler sık rastlanan patolojik haller arasındaki yerini almıştır.

Bugün dünyanın bu acıları/sancıları çekmesinin başat sebebi, Yaratıcı ile olan bağını kesmesinden kaynaklanıyor. İnsan “kâmil insan/dingin insan ” olma hedefinden vazgeçince yukarıda saydığımız ve daha nicesi benzer olaylar yaşanıyor ve yaşanmaya da devam edecek.

Eğitim dünyasının modern çağın sorunlarına yaklaşımı da maalesef problemlidir. Ve eğitim camiasının bugünkü en büyük problemi “Batılı” normlarla çözüm arayışı içinde olmasıdır. Zaten problemleri doğuran kudumsuz olgu “Modernlik” nasıl bir çözüm sunabilir ki? Eğitim de zamanın tasallutu olan moderniteden nasibini almış ve modernleşmiştir. Bundan dolayı modern eğitimin bırakalım modern problemleri çözmesini, problem üretme merkezi vazifesi gördüğü açık bir gerçektir. Zira zıtlaşamadığı modernitenin sebep olduğu problemlere duyarsız kalması da buna delil teşkil eder.

Sosyal hayattaki problemlerin çözülebilmesi için, eğitimcilerin ilme açık, kendini yenileyen, faziletli ve dürüst insanlar olmaları gerekiyor. Bugün mezkur problemler hala devam ediyorsa bundan eğitim felsefesi, eğitim sistemi ve eğitim çalışanları sorumludur. Sadece alanında kendini iyi yetiştirmiş bir insan olmak yetmiyor. En önce iyi bir insan olmak elzemdir. İyi insan olmanın yolu da üç yüz küsür senedir rafa kaldırılan külli akılın tekrardan gündeme alınması ile olabilir.