İsrail vatandaşI Araplar, Siyonist devlet tarafından baskı altında tutuluyorDünya basını ve kamuoyu, işgal altındaki Filistin topraklarıyla ilgili haberlere ilgi duymakla birlikte, İsrail vatandaşı Araplar ise genellikle ihmal edildiklerini düşünüyorlar.

İSRA Yardım ve Kalkınma Derneği Türkiye Temsilcisi Munir Ebu el-Heyce, Kudüs’ün 1967’den bu yana “Yahudileştirilme tehlikesi” ile karşı karşıya olduğuna dikkati çekti. El-Heyce, Filistinlilerin imkanlar dahilinde buna karşı mücadele ettiğini belirtti.

El-Beyarık, İmaretu’l Aksa ve El-Aksa gibi sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine değinen El-Heyce şunları ifade etti: “El Beyarık, İsrail’deki Hayfa, Yafa, En-Nasıra, Ummu’l-Fehim ve El-Celil gibi sivil toplum kuruluşları Arap kent ve kasabalarındaki Müslümanları El-Aksa’da namaz kılmaları için Kudüs’e taşıyor. El-Aksa’ya taşınan Filistinliler oralardan alışveriş yapmakta ve yemek yemekteler. Bu ise Mescid-i Aksa etrafında var olan Filistinli Müslüman esnafların orada tutunabilmesine imkan tanıyor. Imaratu’l-Aksa adlı diğer bir STK ise daha ilmi faaliyetlerde bulunuyor. El-Aksa adlı kuruluş ise Mescid-i Aksa ve Kudüs’teki vakıfların restorasyonuyla ilgileniyor. Çünkü vakıf ve mezarlıklar tahrip edilmekteler.”“Çocuklarımıza kültürümüzü öğretemiyoruz”İsrail’de yaşayan Araplara ayrımcılık uygulandığını öne süren El-Heyce, “Biz her ne kadar İsrail vatandaşı olsak ve İsrail pasaportu taşısak da İsrail yönetimi tarafından üçüncü sınıf hatta dördüncü ve beşinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz” dedi. Kendi kültürlerini çocuklarına aktaramadıklarını belirten El-Heyce, “Bizim Arap kültürünü, Filistin tarihini hatta Arapça’yı dahi öğrenmemizi istemiyorlar. Bize Yahudi tarihini, daha ilkokuldan başlatarak İbraniceyi, Tevrat, Tanah ve Holokost’u öğretiyorlar” diye konuştu. İsrail tarafından askerlik hizmetine zorlandıklarını ileri süren El-Heyce sözlerine şöyle devam etti: “Bir Filistinlinin Gazze ve Batı Yaka’daki Filistinli kardeşlerine kurşun sıktığını düşünebiliyor musunuz? Biz bu durumu ne sorumluluk açısından ne de vicdani açıdan kabullenemeyiz.” Arap Baharı’ndan umutlu olduğunu söyleyen Munir Ebu El-Heyce, demokrasiye dayalı gerçek bir dönüşümün sağlanması durumunda, Kudüs sorununun çözümüne dair olumlu gelişmelerin de olabileceğine dikkati çekti. (Yeni Akit)