1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Bir ‘Resmî İdeoloji’nin İflâsının Temkinli İlânı..
Bir ‘Resmî İdeoloji’nin İflâsının Temkinli İlânı..

Bir ‘Resmî İdeoloji’nin İflâsının Temkinli İlânı..

Selahaddin E. Çakırgil gündemi yorumluyor:

22 Ekim 2014 Çarşamba 04:08A+A-

Başbakan Ahmed Davutoğlu, Amasya’da, 20.10.2014 tarihli medyada yer aldığına göre- ilginç ve önemli açıklamalarda bulunmuş..

Davudoğlu’nun oradaki ilginç cümlelerinden birisi de ‘kürd devleti’ konusundaki sözleri..

‘Hep şöyle bir argüman var: Herkesin devleti var,  kürdlerin devleti yok!

Bu, görünüşte doğru gibi duruyor.

İşte Suriye Arab Cumhuriyeti var, Türkiye Cumhuriyeti var... Ve diğerleri..

Kürdler en son hangi devletin içindeydiler?

 Osmanı Devleti içinde...

Türkler de Osmanlı içindeydiler.

(...) Türkiye’de yapılan vahim hatalar da var. Doğuda isimler değişti. Bu, hepimizin çektiği bir çileydi. O süreklilik içerisinde türkler de çile çekti.. Benim dedemi, Kur’an­-ı Kerim öğretiyor diye alıp götürmüşler.

Kürdler kızsalar da, nihayet devlet sürekliliği içinde Türkiye kürdlerin de devletidir.’

Medyaya yansıyan bu cümlelerde bazı ufak-tefek noksanlıklar olabilir. Ama, herhalde genel olarak bunlar söylenmiş..

Davudoğlu’nun bu sözlerinin içinde, şu ekler de bulunabilirdi:  ‘Türkiye kelimesi, bir isim Osmanlı geçmişimizde resmî olarak asla kullanılmamıştı.. Bu ismi daha çok Avrupalılar kullanıyorlardı.. Bu isim, resmî belgelerde ilk olarak 1920’lerde ve Osmanlı’nın dağılış sürecinde, İttihad- Terakki dönemi ideologlarının türkçü işgüzarlıklarıyla kullanılmış bir isimdi..’

Davudoğlu böyle dememiş, elbette.. Ama, deseydi, onun dile getirdiği görüşlerine herhalde aykırı düşmezdi ve sözlerinin daha bir mânâsı olurdu.

Hattâ, ‘Bir ülke ki, yüksek tirajlı gazetelerinden birinde 60 küsur yıldır, ‘Türkiye türklerindir..’  gibi dışlayıcı bir slogana  manşetinin sol köşesinde devamlı yer vermiş, topluma yarı resmî şekilde enjekte edilmiş bir sözün, bu ülkede türk etnisitesinden olmayan, ama, bu coğrafyanın asırlar boyu aslî unsurlarından olan başka vatandaşları tahrik etmek ve  düşmanlık için gerekli fitne tohumları saçmak için söylendiği’ de dile getirebilirdi. Bu gibi haince sözlerin yolu hâlâ da takınamamıştır. Ki, bu konu, yıllarca önce sözkonusu gazetenin o zamanki Gen. Yy. Md.’ne hatırlatıldığında, ‘O sözü değiştirecek bir güç yoktur, Türkiye’de..’ diye yazmıştı. Ama, ülke sadece belli bir etnik unsurun malı idiyse, türk kavminden olmayanların statüsü ne idi ve ne olacaktı? 

Onu da, 1930’lu yıllardaki en yukardaki şef’lerin, ‘bu ülkede türk olmayanların tek bir hakkları vardır, o da türklere hizmet etmektir..’ şeklindeki sözlerinden öğrenebilirdik, ancak.. Evet, bugünkü noktaya böyle gelinmişti.

Daha da acı olan, bugün bu gibi sözleri bir asra yakın zamandır dinleye-dinleye kanıksamış ve bunun yanlışlığını, fitne çıkarıcı olduğunu bugün bile düşünemiyen ve kendilerini yine de sadece  ‘müslüman’ olarak niteleyen tiplerin ortaya çıkmış olmasıdır.

Bu gibi sözler zehirli sözler cahillikle söylenmiş sıradan sözler değildi.. Bunlar özel bir hedef gözetilerek şırınga edilmişti, toplumun idrakine..

Bu zehirli resmî ideoloji için açıkça bir reddiye dile getirilmedikçe, yani temelden reddedilmedikçe, bugün yapılan ve yapılmak istenen düzenlemeler bile, içinde bulunulan sıkıntılar dolayısiyle ârızî olarak, istemiyerek yapılmış gibi bir zann ile mâlul olacaktır.

Yazının Devamı >>>