1. HABERLER

  2. HABER

  3. Bir 28 Şubat Gaspının Daha Telafisi Mümkün Oluyor
Bir 28 Şubat Gaspının Daha Telafisi Mümkün Oluyor

Bir 28 Şubat Gaspının Daha Telafisi Mümkün Oluyor

28 Şubat mağdurları için 2006’da çıkarılan memur sicil affının eksik kalan kısmı şimdi sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesiyle tamamlanıyor.

14 Ağustos 2012 Salı 15:19A+A-

 

HAKSÖZ-HABER

12 Temmuz 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren söz konusu 6353 sayılı kanun memurların derece ve kademe kayıplarını da af kapsamına aldı. Fakat söz konusu aftan yararlanabilmek için mağdurlara sadece 3 aylık başvuru süresi tanındı.

28 Şubat sürecinde Türkiye'de İslami kesim çeşitli alanlarda yoğun baskılara maruz kaldı. Bu baskıların en ciddi, uzun soluklu ve görünür olanının başörtüsü yasağı olduğu biliniyor.

Devletin laiklik ilkesini muhafaza ve müdafaa adına yürürlükte tutulan başörtüsü yasağı okullardan hastanelere, mahkeme salonlarına fabrikalara oradan sokaklara, kamusal alanın tamamına kadar uzanarak birçok kişinin hayatını geri dönüşümü mümkün olmayacak bir şekilde etkiledi. Bu zorbalık birçok insan açısından telafisi mümkün olmayan emek, zaman, moral, iktisadi, sağlık alanlarında ağır kayıplarına yol açtı.

Uzun ve zorlu geçen zamanın ardından bugünlerde bazı hakların geri kazanılması söz konusuysa da geçen zamanın telafisi yok. Yaşanan hak ihlalleri bugün iade edilen haklarla adaleti sağlamaya yetmiyor. Sözgelimi öğrencilik döneminde başörtüsünden dolayı okulundan atılan öğrenciler çıkarılan af yasasıyla okullarına dönebildiler. Ama geçen on beş yıllık ömrün ve geçen zorlu yılların telafisi mümkün mü? Toplumun dışlayan bakışı, aşağılamalar, ekonomik sorunlar, psikolojik bunalımlarla geçen on beş yıl. Sonunda mezuniyet sevinci geliyor fakat mezun olan kızlardan büyük bir çoğunluğu devlet memuru olabilmek için açılan KPSS sınavına yaş haddinden dolayı müracaat bile edemiyor.

28 Şubat döneminde başörtülü öğrenciler gibi kamuda çalışan başörtülü hanımlar için de ideolojik bir kıyım gerçekleşmiştir. İşlerinden atılan başörtülü öğretmen, doktor, hemşire, mühendis hanımlar ya kimliğinden, inancını yaşamaktan vazgeçmeye ya da işinden atılmaya,  yoksulluğa mahkûm edilmek istenmiştir. Bu dönemde birçok başörtülü çalışan amirlerinin baskılarına, tehditlerine psikolojik yıpratma taarruzlarına maruz kalarak istifaya mecbur edilmişlerdir. Ya da yargının yasakçı yorumu ile İslami kimliklerinden dolayı birçok kamu çalışanının işine son verilmişti.

İstifaya zorlanan hanımların 2006’da çıkarılan torba yasadan çıkan kararla memuriyete tekrar dönmeleri söz konusu olamamıştır.  Bu konudaki hak ihlalleri henüz tanınıp iade edilmemiştir. Öncelikle bu dönemde her türlü psikolojik baskı ve tehdidin yapıldığı memurlara özel düzenlenen bir çeşit ikna metodlarıyla istifa etmek zorunda kalanların da göreve dönmeleri sağlanmalıdır. Ve onların da özlük hakları ve sosyal güvenlik hakları iade edilmelidir.

Günümüze kadar geçen süreçte AK Parti hükümeti tarafından mağdurların gaspedilen birçok haklarının iade edilmesi yönünde çeşitli düzenlemeler yapıldı. 28 Şubat sürecinde görevlerine son verilen birçok memur, 2000 yılına kadar görevlerinden uzaklaştırılmış olanlar 2006’da çıkarılan bir kanun ile mesleklerine dönme hakkı elde ettiler. Bu durum içinden sıyrılıp geldiğimiz 28 Şubat despotizmi göz önünde bulundurulduğunda gerçekten sevindirici bir düzenlemeydi. Ancak göreve dönenler bu kez de özlük haklarıyla ilgili bir haksızlığa maruz kalmış oluyordu. Derece ve kademe ilerlemeleri görevde olmadıkları süre için dondurulmuştu.  Bu duruma bağlı olarak da emekliliklerine daha uzun yıllar gözüküyordu.

2008'de çıkan başka bir yasa ile 2006’da görevlerine dönmüş memurlar için emekli keseneği borçlanma hakkı verildi. Görevde olmadığı, çalışamadığı süre için kişi isterse bu yıllarını borçlanacak ve emekliliği daha erken, -aslında normal zamanında- atılmamış olmadığında gerçekleşecek süreçte hak edeceği şekliyle derece ve kademe ilerlemesine yansıtılabilmesi için de prim borçlandırılmasına gidilmişti. Bu borç 25-30 bin civarında idi ki görevde olmadığı sürede maaşını almadığı bir dönemin kesintilerini ödemesi bekleniyordu. O dönemde hem kendisi hem de çocuklarının, ailesinin sağlık harcamalarını cebinden gerçekleştirmişti. Üstelik bu ağır borcu iki yıl gibi kısa bir süre içinde ödemesi gerekiyordu.

Yeni Bir Düzenleme ve Giderilemeyen Mağduriyetler

“Hayatımız aflarla ve sonradan verilmeye çalışılan yamalı bohça haklarla mı geçecek?” diye sormadan edemiyor insan. Son olarak 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında memuriyetten atılıp da daha sonra tekrar göreve dönenlerin boşta geçen sürelerine ilişkin sigorta primleri (emeklilik kesenekleri) kurumlarınca ödenecek kararı sevindirici olmakla beraber tam olarak bir hak iadesi olamıyor maalesef. Önce çalışma hakları ellerinden alınıyor sonra iade ediliyor. Önce sosyal güvenlik ve özlük haklarını ellerinden alınıyor sonra düzeltilmeye çalışılıyor. Arada gözden kaçan ya da telafi edilememiş birçok mağduriyet aynen yerinde duruyor.

2008 yılında yürürlüğe giren sosyal güvenlik reformunda, göreve iade edilen kişilerin isterlerse boşta geçen süreye ilişkin primlerini kendi ceplerinden ödeyebilecekleri belirtilmişti. Geçen yıl da çıkan Torba Kanun'la başvuru ve ödeme süresi uzatıldı. İmkânı olanlar da bu düzenlemeden yararlanmak için SGK'ya başvurdu ve 30 bin liraya varan ödemeler yaptılar. Şu an yapılan düzenlemede ise şimdiye kadar SGK'ya ödeme yapmamış olanların primlerinin devlet tarafından ödenmesi öngörülüyor. Yani daha önce kendi cebinden ödeme yapmış olanlara ise para iadesi yapılmayacak. Yani bugüne kadar ödemesini yapmış olanlar bir anlamda ikinci kez mağdur olmuş olacak.

Düzenleme Kimlerin İşine Yarayacak?

Düzenleme sayesinde 23.04.1999 ile 22.06.2006 tarihleri arasında kurumlarından ilişiği kesilen memurların ilişiği kesildiği tarih ile 22.06.2006 tarihleri arasında ödenmeyen sigorta primlerinin kurumlarınca ödenmesi sağlanıyor. Ayrıca söz konusu memurlar 22.06.2006 tarihinden sonra af kapsamında başvurusunu yapmasına rağmen göreve başlamak için uzun süre beklese dahi başvuru tarihi ile göreve başlama tarihi arasında geçen sürelerin sigorta primlerinin yine kurumca ödenmesi sağlanıyor.

Gecikmiş de olsa bu bir hak ihlalinin giderilmesine dönük bir düzenlemedir.  12.07.2012 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren söz konusu 6353 sayılı kanundan yararlanabilmek için sadece 3 ay başvuru süresinin verilmiş olup ve etkili bir şekilde duyuru yoluna gidilmemiştir.   Resmi gazetede 12.07.2012 tarihinde yayınlanmasından itibaren 3 ay içinde dilekçelerin T.C. Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü kamu görevlileri emeklilik işlemleri daire Başkanlığı’na gönderilmesi gerekmektedir.

Kendi tercihleriyle değil de zorlamalar sonucu 28 Şubat sürecinde emekliliğini istemek zorunda kalan mağdurlar da haklarının iadesini istiyorlar. İşlerinden zorla, tehditle, yasal kılıflar uydurularak atılan ve görevlerine iade edilen kamu görevlileri ise çalışamadıkları dönemdeki maaşlarını ve sağlık hizmetleri için harcamalarını da talep etmekteler.

Yaşanan bu kadar ağır tecrübeden sonra elbette her şeyden önce sınırsız ve koşulsuz olarak başörtüsüne özgürlük istiyoruz. İnancımızı özgürce yaşayabilmenin mümkün olduğu ve hak ihlallerinin önünün sıkı sıkıya kapatıldığı iş koşullarında çalışmak istiyoruz.
 

***

Kanun no: 6353 MADDE 40 – 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 44 – 23/4/1999 ile 14/2/2005 tarihleri arasında tabi oldukları personel mevzuatına göre almış oldukları disiplin cezası sonucu memuriyetleri sona erip, 22/6/2006 tarihli ve 5525 sayılı Kanun uyarınca haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile ortadan kaldırılanların bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren 3 ay içinde Kuruma müracaat etmeleri halinde ve yaş haddine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla; memuriyetlerinin sona erdiği tarih ile 22/6/2006 tarihi arasındaki dönem içinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış sürelerine ilişkin kesenek ve kurum karşılığı toplamları, görevden ayrıldıkları tarihteki derece ve kademelerine hizmet olarak sayılacak sürenin her üç yılına bir derece ve her yılına bir kademe verilmek ve öğrenim durumları itibarıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve kademeleriyle başvuru tarihinde uygulanmakta olan katsayılar esas alınarak belirlenecek emekli keseneğine esas aylık tutarları üzerinden Kurum tarafından hesaplanarak halen çalıştıkları veya kamu görevlisi olarak en son çalışmış oldukları kamu idarelerine bildirilir ve söz konusu tutarlar bu idareler tarafından üç ay içerisinde Kuruma defaten ödenir.

Haklarında verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile 5525 sayılı Kanun uyarınca ortadan kaldırılmış olanlardan memuriyetten çıkarılmış oldukları kuruma yeniden atanmak üzere başvuranların, bu başvurularının ilgili kurumların kayıtlarına geçtiği tarihten başlayarak bu kurumlarda yapılan ilk atamalarının kendilerine tebliği tarihine kadar olan dönem içerisindeki uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigorta primi ödenmemiş veya emekli keseneği yatırılmamış süreleri hakkında ise, birinci fıkra uyarınca yapılmış olan derece yükselmesi ve kademe ilerlemeleri saklı kalmak kaydıyla, yukarıdaki fıkra hükümleri çerçevesinde işlem yapılır. Ancak, bu fıkra kapsamına girenlerden ataması bu maddenin yürürlük tarihinden önce yapılmış olanların bu fıkra hükümlerinden yararlanabilmesi için, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içerisinde, bu maddenin yürürlük tarihinden önce atama talebinde bulunduğu halde atama işlemleri bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra tamamlanacakların ise, atamalarını izleyen altı ay içerisinde Kuruma başvuruda bulunmaları zorunludur.

Bu madde uyarınca ilgililer adına kesenek ve kurum karşılığı ödenmiş olması; birinci fıkrada belirtilen dönem içerisinde ödenmiş olan emeklilik veya malullük aylıkları ya da dul ve yetim aylıkları için kendilerine borç çıkarılmasını, emekli ikramiyesi farkı ve geriye dönük olarak aylık farkı ödenmesini gerektirmez.”

 

HABERE YORUM KAT