1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Bingöl’de “Sudan İslami Hareketi” Semineri
Bingöl’de “Sudan İslami Hareketi” Semineri

Bingöl’de “Sudan İslami Hareketi” Semineri

Bingöl Bilgi ve Düşünce Derneğinde ‘Son Dönem İslami Hareketler ve Uyanış Çabaları’ üst başlığı ile devam eden seminerler dizisinde bu hafta Sudan İslami hareketi işlendi.

02 Nisan 2014 Çarşamba 05:28A+A-

Semineri Diyarbakır Özgür-Der den Tuncay YERLİKAYA sundu…

Tuncay YERLİKYA Sudan İslami hareketinin Çağdaş İslami hareketler içerisinde önemli bir tecrübeyi kendi içerisinde barındırdığını özellikle, Demokrasi, parti kurma, sistem içi araçları kullanma gibi tartışmalarda Türkiye Müslümanları  için  önemli tecrübe ve örneklikler taşıdığını ifade etti. YERLİKAYA “ Bugün Türkiyeli Müslümanların aktüel tartışmalarının büyük çoğunluğunun 40-50 yıl önce sudan İslami hareketinin kendi bünyesinde yoğun olarak tartışıldığını ve bu yönüyle bizler için önemli tecrübeler taşıdığını , yani bu anlamda  o halkı fakir ve mazlum Sudan ülkesinin bizden 50 yıl önde olduğunu ifade etti..

Sudan ülkesinin kısa bir tarihçesine değinen Tuncay YERLİKAYA, “Sudan ın Arapların “siyah adamın ülkesi” olarak ifade ettikleri Afrika’nın ortasının doğu ucundan batı ucuna kadar büyük bir coğrafyanın ismi olarak tanımlanmıştır bu coğrafyanın İslamla tanışması Hz Ömer dönemindeki fetih hareketleri ve Müslüman tüccarların bu bölgelere gelmesiyle başlamıştır. Sudan ;Çad, Nijer, Mali gibi Afrika’nın doğusundan batısına doğru uzanan bu koridorun Müslümanlarca tutulmasının dünde bugünde büyük bir önem taşıdığını diğer bütün kıtanın İslamileşmesi için stratejik bir koridor olduğunu belirten YERLİKAYA haçlı seferlerinin Afrika’nın güney bölgelerinden gelecek takviyelerin engellenmesini sağlamıştır, bugün dahi bu koridorun özgür Müslüman devletlerce yönetilmesi halinde  emperyalist sömürgeci devletlere karşı önemli bir hat oluşturacaktır”.dedi.

Devamla şunları kaydeden YERLİKAYA “Sudan Eyyübi devletinden sonra 1821 yılına kadar Osmanlı himayesinde kalmıştır sudan halkı arap ve diğer Afrika halklarından müteşekkil büyük oranda Maliki mezhebinden olup sufi  geleneğine sıkısıkıya bağlı  tarikat ve kabileciğin belirleyici olduğu sosyal bir dokuya sahiptir.

Bu tarihten sonra Emperyalist sömürgeci işgallerle beraber bölge İngilizler tarafından kontrol edilmiştir.ülke idaresiyle ilgilenmeyen içe kapanık sufi tarikatleri, kendisi de sufi bir gelenekten gelen Ahmed el Mehdi adlı bir zat bu yapıları Cihadi ve eylemci bir noktaya taşıyarak 1881'de bir hareket başlattı. Ahmed el-Mehdi, etrafında topladığı kuvvete "ensar", hareketine de "ensar hareketi" adını veridi. Mehdi'nin hareketi kısa zamanda geniş bir alana yayıldı. Onun hareketini bastırmak için gönderilen orduları yenilgiye uğradı. Ensar hareketi gösterdiği başarılarla hakimiyetine aldığı topraklar üzerinde İslam şeriatına dayalı bir yönetim kurdu. 15 yıl hüküm süren bu yönetim daha sonra İngilizlerin diğer müttefikleriyle oluşturdukları güçler tarafından yıkılarak Sudan tekrar işgal edilmiştir.. Sudan Nil nehrinin en uzun aktığı bir ülke ve stratejik bir öneme haiz bir ülke olduğu için sürekli emperyalist ülkelerin hedefinde olmuştur ancak Sudan tarihine damga vuran bu 15 yıllık dönem sürekli Sudan halkının bir motivasyon kaynağı olmuştur,daha sonra gelecek tüm hareket ve yapılar kendilerini bu tarihe nisbet ederler 15 yıllık bu neo-sufilik dönem emperyalist güçlere karşı Sudan halkına sürekli bir muhalif  tutum kazandırmıştır..

1956 da bağımsızlığını kazanan Sudan da aynı zamanda Çağdaş dönem İslami hareketin doğuş yıllarıdır. Sömürgeci güçler Sudandaki katı dini tutumu yıkmak vebu yapıyı laik seküler bir eğitimle yapmayı amaçlayarak Gordon ünivrsitesini kurmuşlardır. Gordon üniversitesi Ezher üniversitesine bağlıydı dolayısıyla Sudan gençleri ile Ezher gençliği arasında organik bir bağ kurulmuştu ve Sudan gençlerinin İhvanla tanışma süreci bu yolla olmuştur,  İhvanla tanışan Sudan gençleri Sudan İslami hareketin doğuşunu sağlamıştır..Bir anlamda küfür güçleri tarafından ifsad için kurulan bu tuzak, Sudan da İslami uyanışa doğuşuna sebep olmuştur.  

“Sudan'daki İslami hareketin ilk tohumları Hasan el Bennanın görevlendirdiği Ezher öğrencisi Ali Talbullah hareketül tahrirul islamiyi kurmasıyla atılmıştır (1949), daha sonra 1955 islami anayasa cephesi (Raşit Tahir) kurulmuştur. Bu dönem İslami hareketleri Kominizim karşıtlığı, Nasıra muhalefet ,bağımsız bir İslami Devlet, Üniter bir parlamentoyu savunmuşlardır. Doğal kaynakları Devletin kullanmasını Bankaların millileştirilmesi İslami bankanın kurulması ve borçlardan faizin kaldırılması görüşlerini ileri sürmüşlerdir. Daha sonra Hasan Turabi liderliğinde İslami Anayasa cephesi (1962) ve Misakı İslam cephesi (1964) kurulmuştur. Askeri darbeyle kapatılan bu Cepheden sonra Ulusal İslam cephesi kurulmuştur (1985).,”

Genel hatlarıyla Sudan İslami hareketi

İslami Hareketin Evreleri

İslami hareketin çeşitli evrelerden geçerek geliştiğini dile getiren YERLİKAYA, bu evreleri; Oluşum süreci (1949-1955), Ortaya çıkış evresi 1956-1959 İlk inziva evresi ,Otokritik bir partimi bir baskı grubumu tartışmalarının olduğu yıllar (1959-1964), Genel başkaldırı evresi (İslami Misak cephesi) kadın,gençlik sendikal hareketler, Mücadele ve Kalkınma evresi 1969-77 yılları, Anlaşma, Gelişme ve Olgunluk evresi 1964-1987 olmak üzere yedi evrede değerlendirdi.

Devamında YERLİKAYA “Sudan İslami hareketi İhvan hareketinden büyük oranda etkilenmiştir, hareketin ilham kaynağı İhvanın öncü şahsiyetleri olmuştur, Sudan İslami hareketi diğer hareketlere oranla halka inmeyi başaran ve bunu belirginleştiren bir harekettir seçkin ve elit kalmamışlardır. Hareket halkın gelenekçi sufi karakterini  değiştirmeye çalışmıştır zikir kitapları yerine ilmi kitapların okunmasını, zikir halkaları yerine namaz ve dua ibadetlerini yerine ikame etmeye çalışmışlardır yani geleneği yıkmak yerine onu ıslah etmeyi öncelemişlerdir”..

“Sudan İslami hareketi özgürlükçü söylemleri yüzünden liberallerle bir dönem yakınlaşmışsa da seküler yapılarından dolayı ilişkiler zaman içinde zayıflamıştır İslami hareketin tarihi seyri içinde sürekli Komünist yapılarla bir mücadele içinde olmuştur Sudan, Afrika kıtasında komünist partilerin en güçlü yapılanmaya sahip olduğu ülkedir bu durum zaman içinde tarikat yapısının bozulmasına neden olmuştur  İslami hareket Batılı yaşam modelinin bunlar tarafından taşındığını iddia ederek sürekli bu kesime muhalefet etmiştir..Sudan İslami hareketi Tasavvuf erbabı ve selefiler le yakın ilişkiler geliştirmişlerdir, bu kesimlerle ilgili usuli anlayış farklarını gündemleştirmeyip, bu kesimlerin desteğini hedeflemiştir”..diye ifade etti.

Sudan İslami hareketinin fikri ve örgütlenme yapısı şöyle özetlenebilir diyen YERLİKAYA;

“Hareket yenilikçi ve ıslahatçı bir harekettir, Pakistan ve mısır İslami hareketlerinden etkilenmiş olsa bile Sudan İslami hareketi yerel ve Sudani bir hareket olmayı başarmıştır

Sosyalist, milliyetçi ve liberal hareketlerle ilişkiler geliştirip yer yer koalisyonlar kurmuştur ancak Tevhidi çizgisini özenle koruyabilmiş bir harekettir,

Sudan İslami hareketinin fikri temelleri Hasan el Benna, Seyid Kutub, Muhammed Gazali Malik bin Nebi ve Abbas Mahmud Akad gibi öncülerin eserleri ile şekillenmiştir..

Hareketin örgütlenme şeması şöyledir, Bölgesel kongrelerin oluşturduğu Genel kurul ve kurulun içerisinden çıkan bir Yönetim kurulu (Şura heyeti),İcra kurulu ve Genel sekreter şeklindedir”..

İslami Misak Cephesi ve Hasan Turabi

Sudan'da İslami Misak Cephesi ve Sudan İslami hareketinde önemli bir yer teşkil eden Hasan Turabi hakkında da bilgi veren YERLİKAYA, "1964 Ekiminde bir ihtilalle General Abduh yönetimine son verildi. Bu dönemde yaptığı muhalefetten dolayı Turabi ismi sıkça duyuldu. 1964 yılında "İslami Misak Cephesi" kuruldu. İlk kongrede başkanlığına Hasan El-Turabi seçildi." şeklinde konuştu.

Numeyri Darbesi ve Turabi

General Cafer El Numeyri'nin ordu içindeki bazı sosyalistlerle birlikte darbe gerçekleştirdiğini ve İslami faaliyetlere zarar vermeye başladığın kaydeden YERLİKAYA, "1969'a gelindiğinde General Cafer El Numeyri ordu içindeki bazı sosyalistlerle birlikte darbe gerçekleştirdi. İlk iş olarak İslami Misak Cephesi başta olmak üzere İslamcıları dağıtmaya başladı. Bir çok öncü şahsiyet hapsedildi. Çok sayıda kişi ordudan ve memurluktan atıldı. İslami hareketler kısa sürede toparlandılar. Numeyri darbesine karşı ortak cephe oluşturuldu. Genel eylem dizisi ve silahlı ayaklanma başlatıldı. Numeyri İslami kesimle anlaşmaya yönelmek zorunda kaldı. Turabi, daha sonraları hata olarak nitelendireceği Numeyri ile anlaştı. İslamizasyon politikaları hız kazandı. İslami gelişmelerden rahatsız olan ABD'nin baskısıyla Turabi’nin tutuklandığını”. Söyledi

Ulusal İslami cephe

 “1989'da El Beşir liderliğindeki Sudan ordusu, darbeyle Başbakan Sadık El Mehdi’yi devirerek hükümeti devraldı. Ulusal İslami Cephe lideri olan ve şeriat hukukunu Kuzey Sudan’da yerleştiren Hasan El Turabi ile ittifak yaptı. Daha sonra 1999’da El Beşir, parlamentoya askerleri göndererek 1989 darbesinden beri birlikte hareket ettiği Hasan Turabi’yi görevinden aldı. “ bilgisini de paylaşan YERLİKAYA

Sudan da son dönem sosyal ve siyasal gelişmelere de değindi, dinleyicilerden gelen soruları da cevaplayarak sunumunu bitirdi..

HABERE YORUM KAT