1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. BANGLADEŞ

  4. ‘Ormanımın Ağacı, ya Minber, ya Dârağacı Olur!’
‘Ormanımın Ağacı, ya Minber, ya Dârağacı Olur!’

‘Ormanımın Ağacı, ya Minber, ya Dârağacı Olur!’

Bengal dilinin ünlü müslüman şairi Nazr-ul’İslam’ın, 100 yıl öncelerde dile getirdiği ’Benim ormanımın ağacı, ya minber olur, ya dârağacı..’ şeklinde yazdığı mısraın mânâsının, Bengal müslümanları içinde de güçlenmesi temennisiyle..

28 Aralık 2012 Cuma 19:43A+A-

‘Benim ormanımın ağacı, ya minber olur, ya dârağacı!’ gerçeği, sadece Bangladeş için mi geçerli?

Selahaddin E. ÇAKIRGİL

Pakistan devleti, geçmişte hiç olmamış şekilde, yeni bir devlet olarak kurulduğunun 14 Ağustos 1947’de ilan edildiğinde, Hindistan’dan ayrılma kararı veren veya ayrılmak zorunda kalan onmilyonlar- hattâ yüzmilyonlarca üç parça halindeydi..

Pencab yöresindeki Batı Pakistan,

Bengal Körfezi’ndeki Doğu Pakistan ve,

Keşmir..

Bu parça-bölüklük hali, elbette ki ingiliz emperyalizminin de planlarının sonucuydu..

Bu yüzmilyonları bir araya getiren, sadece müslüman olmalarıydı.. Etnik etkenler asla etkili değildi.. Hele de, dünün Batı Pakistanı’nda, bugün de hind, sind, peştun, pencabî, belûc, muhacir kavmi,  vs. yığınla etnik gruplar bulunmakta..

Keşmir halkı, referandumda (o zamanki deyimle plebisit’te) Pakistan devletiyle bütünleşme yönünde irade belirtmişti ama, ingiliz yönetimi döneminden beri Keşmir sadrâzamlığını yürüten Şeyh Abdullah, halkın iradesini hiçe sayıp, tercihini, yakın arkadaşları olan Gandhi ve Nehru gibi ünlü Hind liderleriyle birlikte hareket etmek yönünde kullanmış ve Keşmir’i Hindistan’a bağladığını açıklamıştı.  (Şeyh Abdullah’ın bu tercihinden dolayı, ileride Hind ve Pakistan arasında Keşmir yüzünden üç kez savaş cereyan edecek ve yine de çözümsüz kalacaktı..  Keşmir Mes’elesi hâlen de kanlı bir yara olarak durmakta ve Hindistan’ın fiilî hakimiyetinde bulunmakta..)

Bu üç bölge de, müslümanların yoğunluklu olarak yaşadığı bölgelerdi..

Bugün dünkü Batı Pakistan’da, da, Doğu Pakistan’da da yaklaşık 180’er milyon insan yaşıyor..  Keşmir’de ise, 25 milyon kadar müslüman..

Bir de Hindistan’day ayrılmamak fikrinin öncülüğünü yapan Mevlânâ Ebu-l’Kelâm Âzâd, Şevket Ali ve Muhammed Ali kardeşler gibi ünlü müslüman liderlerin etrafında toplanıp, Hindistan ayrılmayan ve bugün 200 milyonu bulan bir nüfustaki Hind müslümanları var..

Bugün 1 milyarı aşan nüfuslu Hindistan’da ancak beşte birlik bir azlık oluşturan büyük müslüman kitle, 65 yıl öncelerdeki o bölünmenin doğru olduğunu henüz de kabullenmiş değiller.. Ve ‘o ayrışma olmasaydı, dünya müslümanlarının üçte birini oluşturan Hind müslümanları 500 milyonu aşan dev kitle olarak daha büyük bir güç oluşturacaklar ve Hindistan’ın yönetiminde de daha etkili olacaklardı.. Üstelik o ayrışmalar, müslümanları daha güçlü hâle getirmek ne kelime, bir de büyük facialara, yol açtı..’ diye düşünüyorlar..

Çok yanlış da olmayan bir düşünce tarzı değil mı, bu?

*

Çünkü, sadece Doğu ve Batı Pakistan arasındaki büyük kopma, insanın yüreğini hâlâ da dağlamakta..

Hatırlayalım ki, bu iki parça arasında, kocaman bir Hind alt-kıt’ası yer olmaktaydı… 2000 km.lik bir kara yolu mesafesi bulunuyordu iki parça arasında..  Ama, o bir büyük düşman idi.. Böylece de bu iki parça arasında bir kara ve hava bağlantısı kurulamıyordu.. Ancaak, deniz yolu ile bağlantı kurulabiliyordu, ama, bunun için de, Hind Yarımadası’nın taa güneyinden gidilebildiğinden, en az 15-20 günlük bir deniz yolculuğunu gerektiriyordu..

Yazının Devamı…  

HABERE YORUM KAT