Ben var ya “ben”, huyum kurusun yıllardır okurum, araştırırım… Yazmak bahs-i diğer, beceremem diyeceğim ama yok, onun da hakkını veriyoruz elhamdülillahhh(!).. Anlamayan varsa, kusur, kabahat bulan varsa kafaları basmadıklarındandır efendim, bana ne!

Hadi yazmaktan vazgeçtik ama kitap, dergi, gazete, takvim yaprağı nev’inden ne varsa bulduğumda okurum “ben”.

Karıştırmadığım tefsir, karıştırmadığım fıkıh, karıştırmadığım akaid, karıştırmadığım hadis külliyatı, karıştırmadığım usül, yol yordam, tarih bilmem ne kitabı kalmadı. Hem belli olmuyor mu canımmm?!!

Yeni yetmelerin İslama, felsefeye, siyasete, sosyolojiye dair eserleri de gözümdür benim. Gezerim kitapçıları, dolaşırım sanal âlem kütüphanelerini, bakarım yeni kabilinden ne var yok diye… Bir tıklamaya gör, ertesi gün kapında, maksat islama, müslümana hizmet olsun, para kimin umurunda?

Rivayet odur ki; bazıları için rasyonalist, tarihselci, mutezile, harici, dâhili(!), batıni, zahiri selefi, işbirlikçi, taşeroncu falan filan deniliyor ama yer miyim “ben” hiç, kaçın kurasıyım ben, saf mıyız o kadar, kafamız basmaz mı hiç bizim?

Ah, ah! Şu sanal alem de bir başka alem canım!.. Ne ararsan mebzul miktarda, gani mi gani.. Hemi de islamcı sitelerden.. Tıklamadığım, girip çıkmadığım kalmadı diyeceğim ama yok, o kadar da değil.. Kaçırdıklarım, bilmediklerim mebzul miktarda, gücümüz yetmez elbet. Bilmediklerimizi sık kullanılanlar listesine ekleyenler haber versinler bize.. Eksik kalmasın bir tarafımız..

Görsel medya denilir de televizyonsuz olur mu? Hangi alim, aydın, entelektüel hangi TV’de konuşacak veya tartışacaklarsa haber alır izlerim.. Kaçırdım mı internet diye, download diye bir şey var kardeşim, yakalarım hemen.. Panel, sempozyum, konferans, seminer mi dediniz, hemen.. Ne yani, onlarsız olur mu sanıyorsunuz? Haberim olursa, çağırırlarsa, eh bir de param varsa değme keyfine, durur muyum hiç? Körler sağırlar diyalogu derler ama olsun!

Ha, bir de dost, arkadaş, kardeş kimlerse onlar, bir araya gelir dinlerim muhabbetine ama dedim ya huyum kurusun, en çok da ben konuşurum, alamam kendimi, hastalık bu ya!..

Bu kadar bilgi, kültür, yani bunların hâsılası birikimden sonra, bunca yıl bu kadar uğraş, bu kadar mesaiden, seyyah olup âlemi bu kadar gezdikten sonra biri kalkar da; ”Yahu, iyi de kardeşim, bu böyle anlaşılmaz, aslında şöyle şöyle olmalı” diye şerh düştüğünde, itiraz ettiğinde ben demez miyim, sormaz mıyım, “düşünce ve ifade özgürlüğü vardır ama bu kadar da değil efendim. Hem kardeşim senin etin ne, budun ne? Yaşın kaç başın kaç? Ne kadar kitap okudun, okudunsa anlayacak birikimin var mı? Tahsilin ne, doktor, doçent, profmusun? Gündemi takip ediyor musun, hangi gazete, hangi dergileri takip ediyorsun? Hangi cemaate dâhilsin, sosyal çevren ne, kimlerle oturup kalkıyorsun, gücün, statün, makamın, kariyerin ne (Abartmayayım) ?” diye, yemez miyim hem ben onu?

Kodu mu oturtmaz mıyım, “Ne diyorsam o kardeşim!” demez miyim?

Hele, rasyonalist, mutezile, pozitivist, harici, zahiri, neo-mutezile, selefi vs. namıyla meşhur mermilerimi salmaz mıyım, boca etmez miyim üstüne sallamacının?

Dellenmez miyim, seni gidi küstah, seni gibi hem beni bilmez, hem haddini bilmez, seni gidi “sallama”cı diye fırçayı basmaz mıyım?

Ben böyleyim işte, sizi bilmem…

Tevazu nedir, mütevazı nasıl olunur anlamam ben…

Üstüme iyilik sağlık, biraz da kibirliyimdir, yoksa mağrurum mu demeliydim?

O kadar olsun değil mi? Öyle ya, bunca okumanın, bunca araştırmanın, bunca dil dökmenin üzerimizde ağırlığı oluversin artık..

Hadi ben soruvereyim yok mu çevremizde başka bana benzerler?

İslamı, Kur’an’ı, tarihi, siyaseti, sosyolojiyi vs. anlamada kendini otorite ilan edip son noktayı koyanların yazılarını okumuyor muyuz biteviye, hem de beraberce? Çekinmeyelim canım, söyleyiverelim; onu, bunu, şunu “öteki” ilan edenlerle karşı karşıyayız her dem.. Ben geri mi kalayım, geri mi durayım onlardan?

Yok efendim yok,kimse elime su dökemez benim.. Talip olanlar varsa -ki olmalılar- ders vermeye, onları Hz. İnsan yapmaya hazırım ben.. Bilgi nedir, nasıl ulaşılır; hikmet nedir, nasıl sahip olunur öğreteyim bir bir.. Kur’an nasıl okunur, nasıl anlaşılır; sure, ayet, muhkem, müteşabih, siyak, sibak, icaz, muciz, kıssa, mesel, mitoloji, arkeoloji nedir ne değildir şıpınişi tarif edivereyim, kaçmaz benden.. Ümmet olmak, birlik olmak, alem-i cihanla mücadele etmek benden geçer, haberiniz ola..

Bir de şu moda dosyalar var ya, onları da açayım sayfa sayfa.. Kimler Ergenekoncu, kimler balyozcu, en kötüsü onlarla işbirliği yapan islamcılar, müsteşrik ve  müstagripler, ilahiyatçılar, yerli işbirlikçiler kimlerdir sayıvereyim meraklıklılarına, para istemez sevabına..

Hey gidi rahmeti bol olası Ercüment abim benim. Boşuna dememişsin bana “Akıllı ol ukala değil!” diye… Aha işte ordayız hala, çakılmışız kalmışız yerimizde, gerisini diyenler desin, kimin umurunda? Şimdi de başkaları söyleyiverir bir şeyler, hem geri de kalmıyorlar zaten. Ne yani, hatırları mı kalsın, eksik mi olsunlar? Paranoid, psikonevrotik, şizofren, manik depresif, agorafobi, psikopat ve daha neleri, ne için bekleşiyorlar sanki?

Hay Allah müstehakımı versin benim

Ne diye anlattım bilmem ki kendi mi?

Eh!

Neyinize lazımsa artık!

Onu da siz anlayın efendim!

Yanlış anlamayın, gündeme inat maksat muhabbet.

Selam ve muhabbetle…