1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Belhac: "Hepimiz Suriyeli Devrimcilerin Yanındayız"
Belhac: Hepimiz Suriyeli Devrimcilerin Yanındayız

Belhac: "Hepimiz Suriyeli Devrimcilerin Yanındayız"

Murat Aydoğdu, Libya'da görüştükleri Abdulhakim Belhac ile ilgili notlarını paylaştı.

12 Nisan 2013 Cuma 12:40A+A-

Ulustan Ümmete Gezi Grubuyla birlikte Libya gezisine katılan Murat Aydoğdu, kaleme aldığı yazısında Abdulhakim Belhac'ı konu alıyor. "İsmi etrafında fırtınalar kopartılan bir şahsiyet" diye tanımladığı Belhac'ın “Ben Kaddafi’ye karşı çıkan milyonlarca Libyalıdan sadece birisiyim. Ben 6 milyon Libyalıdan birisiyim, beni ayıran bir tecrübe yok.” sözünü de yazısında alıntılayan Aydoğdu, Belhac'la yaptıkları ziyaretten izlenimlerini aktarıyor.

***

Murat Aydoğdu

Abdülhakim Bel-Hacc, İslam dünyasının ve Libya’nın Saha Adamı

Vakıalar çıplak bir gerçek olarak ortada dururlar. Sözcükler onları giydirir ve süslerler. Bazen bu sözcükler o gerçekleri açar, açıklar bazen de örtüp gizlerler. Muhakkak ki, vakıalar üzerine söylenen sözcüklerin birçoğu zandan oluşur ve zan da gerçeklikten bir şey ihtiva etmezler. Gerçekte ise sözcükler insanların nefsinde olan karşılıklara denk gelirler. Sözcükler; Ya nefsinde olanla yüzleşerek ya da nefsini ilahlaştıranların putlarına denk gelen anlamlar yüklenirler ve vakıalara, şahıslara ve temalara da o anlamları yüklerler.

belhac2.jpg

Birçok durumda sözcükler, simsiyah bir gecenin karanlığında, simsiyah bir kayanın üzerindeki karıncanın ayak sesleri gibi yankılanan vesveselere dönüşür. Bunlar tekrarlanarak gerçeklik kazanacağını zanneden ezberlerdir, bozulmak için bir başka sözcükleri bekler dururlar. Doğru ve yanlış sözcüklerin kendi aralarındaki çelişkili kavgası ile aynı cins sözcüklerin sinerjik dokumaları arasında bir tarih yazılır. Sözcüklerden oluşan tarihi bazen kurgu, bazen abartı, bazen de çıplak gerçeği işaret eden kırıntılar arasından okursunuz.

Tarihte rol oynamış sembolleşmiş, anlam kazanmış ve olayların çevresinde döndüğü kişileri de bu sözcükler arasından okursunuz. Birbirine taban tabana zıt dokunmuş zeminlerde bazıları için İsa (a.s.) bir Roma ajanıdır, bazıları için Roma’ya karşı ayaklanan bir muvahhid. Bazıları için Muhammed (a.s) Mekke’nin istikrarını bozan bir kaos avcısı, bazıları için çok daha büyük idealleri yeryüzüne, yaşanılan gerçekliğe indiren bir Elçidir.

Bazılarının gözünde bir Ebu Zer (r.a) vardır; siyaset dehası ve ekonomi inşaası taşıyan bir mucize, bazıları için bağırıp çağıran bir bedevi. Bir Hüseyin (r.a.) vardır yine; bazılarının gözünde yüklendiği şahitliği yürüten bir şehit, bazılarının gözünde gaybın anahtarlarını taşıyan uhrevi bir kurtarıcı. Öyle ki boynundaki haçla mazlum şehirlerin üzerinde uçan bir pilotla, pimi çekilmiş patlayıcılarla camiye dalan bir intihar komandosunun ya da  “Ya Hüseyn” nidası ile zulme başkaldıran mustazaflara mermi sıkan türbe tapıcısı arasındaki fark kaybolmaya yüz tutar.

Muhakkak o kişiler hakkında sözlenen sözler bazen gerçeklik payı, bazen abartı, bazen de yanlışlarla doludur. Kişiler üzerinden değil de, o kişilerin yüklendikleri üzerinden okuma yapanlar, yine o kişilerin gerçek yoldaşı olurlar, ya da olmayan gerçeklikler üzerinden sembolden öte taşımayan kişiler üzerinden.

Yazının devamını okumak için tıklayınız.

 

HABERE YORUM KAT