1. YAZARLAR

  2. ABDULKADİR ŞEN

  3. Batı'nın Suriye'de İslam'a Karşı Eski/Yeni Savaşı
ABDULKADİR ŞEN

ABDULKADİR ŞEN

Yazarın Tüm Yazıları >

Batı'nın Suriye'de İslam'a Karşı Eski/Yeni Savaşı

30 Ağustos 2013 Cuma 19:59A+A-

Suriye direnişi 3. yılına girerken hem İran ve Hizbullah gibi bölgesel güçlerin hem de ABD, Rusya ve BM gibi uluslararası güçlerin gerçek yüzleri de halklara görünmüş oldu. 100 yıla yakın bir süredir adeta gözlerine perdeler çekilmiş ve dostunu düşmanını ayrıt edemez hale getirilmiş İslam ümmeti bu olaylarla birlikte birçok gerçeği öğrenme fırsatı buldu. Suriye cihadı ile birlikte Allah temizi kirliden, cesuru korkaktan, kelam ehlini amel ehlinden ayırmıştır. Ümmet içerisinde Şii mezhep bağnazlarının Yezit edebiyatı arkasında modern Yezitler hatta haçlılar ile her türlü melun ittifakı yaptığını en iyi bilen hareket Küresel Cihad hareketidir. Suriye direnişi ile gerçek yüzleri ümmete aşikar olan, takiyyeyi yaşam tarzı haline getirmiş bu sapkın güruhun ümmetin ümit var olacağı projelerin akamete uğratılması için ve kendi iradesi ile bir dünya inşa etmesinin engellenmesi için en büyük ihanet şebekesini ve en tehlikeli iç tehdidi oluşturduğunu en erken fark eden ve en iyi tahlil eden yapılanma yine cihad hareketidir. Ancak cihad hareketi gerek kendisini ifade edecek üslup ve kanallar oluşturma eksikliklerinden, gerekse de ümmetimizin henüz hazır olmaması nedeniyle bu şer ittifakını toplumlarımıza yeterince anlatamadı. Suriye cihadı ise sözlerin anlatacağından çok daha fazlasını açığa çıkardı. Amerika'nın saldırı planlarını açıklaması Suriye cihadının safları daha da belirginleştireceğinin açık habercisidir. Son 10 yılda mütemadiyen özgürlük savaşçılarına dönen teröristler savaş sonrası yeniden terörist olabilirler ve herkes onların Suriye halkını savunmak için ödedikleri bedelleri unutmaya başlayabilir. Allah ise asla unutmaz. 

ABD Suriye'ye Neden Müdahale Ediyor?

Savaş hakkında en basit bilgilere dahi sahip olan herkes bir ülkenin ya da aktörün en etkili silahını en son kullanacağını bilir. Esed rejimi ile Suriye direnişi arasında meydana gelen çatışmalara bakıldığında, medyaya yansıyan videolar ve haberler göz önüne alındığında rejimin yıkılmak üzere olduğu açıkça görülür. Ancak ne yazık ki  Suriye direnişine ne sözlü ne de fiili hiç bir destek vermeyen mağlupların Türkiye ve diğer ülkelerde izzeti köpeklerin kuyruğunda aradığını, ABD'nin Suriye'ye saldırısının sorunu çözmesini murad ettiklerini görüyoruz. Onlara diyoruz ki: Sizler zaten yenilgiyi baştan kabullenmiştiniz, ve izzet sizden uzaktır. İzzeti cihad yolunda arayan direnişçiler ise ABD saldırısına ihtiyaçları olmadığını açıklıyorlar. Yapılan saldırıların ortalama % 20'sinin kaydedilmesine ve bunların da çok azının basına yansımasına rağmen internette son 2 güne ait saldırı videolarına bakıldığında Suriye direnişinin bütün savaş boyunca en yüksek eylemlilik derecesinde oldukları ve her gün Esed rejiminin büyük kayıplar verdiği açıkça görülecektir.  Bu konuda sadece iki günlük verileri içeren "Direnişten Kimyasal İntikamı" isimli haberi incelemek yeterlidir. Peki Suriye rejiminin  yıkılmak üzere olduğuna dair deliller nelerdir?

1- İran ve Hizbullah Esed rejiminin güçlü olduğu dönemlerde Suriye’deki varlıklarını gizlediler. Rejime sadece danışmanlık desteği veren İran subayları bundan 6 ay önce artık danışmanlık yapacak bir ordu kalmayınca binlerce Hizbullah militanı ile birlikte Esed'e destek için Halep ve Kusayr'a girdi. Bir rejimin dış güçlerden açık yardım alması, savaşçı istemesi artık kendi sorununu kendi imkanlarıyla çözemediğinin en açık göstergesi değil midir?

2- Başlangıçta iki yüzlü bir takiyye siyaseti yürüten İran ve Hizbullah, artık açıktan destek vermezlerse Esed rejiminin çökeceğini anladılar. Safevi- Fars devleti tarihi boyunca ilk defa takiyye yapmayı bıraktı. Bu, Suriye rejiminin kritik durumunu gözler önüne sermektedir.

3- Suriye direnişi savaş boyunca ulaşabileceği en geniş toprak kontrolüne ulaştı. Halep'ten İdlib'e, Şam kırsalından Dera’ya, Deyru Zor'dan Lazkiye kırsalına kadar geniş  bir alan direnişin kontrolüne girdi. Alevi yoğunlukklu bölgeler artık direniş güçlerinin kontrolüne giriyor.

4- Direniş Esed'in iki kalesi; Lazkiye ve Şam'a doğru ilerlemeyi başardı ve başkanlık sarayına çok yakın yerleri kontrolü altına aldı.

5- Başlangıçta sadece taş ve av tüfekleriyle savaşan direnişçiler, uçakları vurmaya başladılar ve büyük silah depolarını ele geçirerek ciddi silah gücüne ulaştılar.

6- Direniş güçleri Esed'in konvoyunu vurup bakanlarını öldürecek kadar rejime meydan okumaya başladılar.   

7- Reyhanlı'da onlarca masum Müslüman'ı vahşice katletme fetvası veren Alevi Şeyhi Bedr Gazal gibi rejimin "cibt"leri ve Esed ordusunun önemli generalleri "Hamanları" teker teker öldürülmeye başlandı.

8- Batı Halep tamamen direnişin eline geçti ve Han Esel bölgesinde 500 Esed askeri direnişçiler tarafından öldürüldü. Saldırıdan sağ kurtulan yüzlerce asker esir edildi. (Operasyon videosu)

9- Direnişçiler rejimin en büyük askeri üssü olan Minnig askeri üssünü ele geçirdiler.1

10- Direnişçiler Şam'da ele geçirdikleri depolarda yüzlerce uçak ve tanka karşı kullanabilecekleri özel roketler ele geçirdi.

11- Esed'in son kozu olan PKK'ya ağır darbe vurdular ve PKK'nın Suriye Kürdistan'ını tamamen ele geçirme planını başarısızlığa uğrattılar.

Esed rejiminin sona yaklaştığının en önemli göstergesi olan kimyasal saldırı ise önceki hafta gerçekleşti. Rejim artık son silahını da kullanmıştı. 

ABD İslami Hareketi Hedef Alıyor?

Bugüne kadar İslam dünyasıyla ilgili yapılan analizlerde "kafirler asla Müslümanlar için iyilik istemez" prensibine göre yapılan değerlendirmelerin hep doğru çıktığını görürsünüz.  Rabbimiz onlara karşı bizi defalarca uyarmıştır. Öyleyse bazı kimselere ne oluyor da ABD ve Batı'nın Suriye halkının maslahatları için operasyon yaptıkları zehabına kapılıyorlar? Onları operasyon yapmaya yönlendiren yegane etken "Kafirlere karşı izzetli, Müslümanlara karşı merhametli olan" "kınayıcının kınamasına aldırış etmeden" davasını sürdüren, "Allah'tan başka ne bir yardımcı ne de bir dost" tanımayan mücahidlerden başkası değildir. Demokratik ve barışçıl yöntemlerle iktidara gelen ve silahlı mücadeleyi yöntem olarak benimsemeyen İhvan’a, Mali'de İslami yönetimi uygulayan direnişçilere karşı operasyon düzenleyen, Afganistan'a 44 ülke ile saldıran küfür iradesi Suriye'ye de aynı amaç ve düşmanlık ile savaş açmak üzeredir. Peki, Batı ülkeleri Suriye’ye saldırı ile neyi amaçlamaktadırlar?

ABD'nin Saldırı Stratejisi

ABD ve Batı Suriye'de öncelikli olarak İslami Suriye'nin inşa edilmesinde mücahidlerin ihtiyaç duydukları sağduyu psikolojisi, umut, halk desteği ve sabrı hedef almaktadır. Direnişçilerin daha devrim genç iken İsrail ile çatışmaları istenmekte, İsrail ve ABD'nin kendilerine saldırmak ve laik güçleri desteklemek için ihtiyaç duydukları meşruiyeti İsrail'e yapılacak öfkeli tepkiler ile elde etmeyi amaçlamaktadır. Bilindiği gibi Esed rejimi de Golan tepelerini bilerek boşaltmış direnişçilerin İsrail ile karşı karşıya gelmesini sağlamaya çalışmıştı.

Batı ve Rusya direnişçilerin stratejik olarak tabir edilen roketlere ve ağır silahlara erişimini engellemek ve bu silah depolarını imha etmek istemektedir. Böylece gelecek Suriye İslami bile olsa İsrail'e tehdit oluşturacak silahlardan mahrum olacaktır. Bu iki madde savaşın asıl sebebidir. Diğer sebepler ise nispeten daha az öneme sahiptir.

ABD İslam dünyasında Afganistan ve Irak işgallerinde öldürülen askerler ve aldığı zayiatlar dolayısıyla kaybettiği imajı tekrar elde edip Müslüman kanı üzerinden kahraman olmaya çalışmaktadır.

ABD saldırının süresini uzatarak medyada ABD askeri teknolojileri,  köşe dönen roketleri,  uçak gemileri ve yeni silahları hakkında daha fazla spekülasyon yapılmasını, uzmanların televizyon programlarında halihazırda yaşandığı gibi gece gündüz bu tapındıkları devletin sahte kudretini tartışmalarını istemekte ve şov yapmaktadır.

ABD dünya jandarmalığını pekiştirmek ve hala dünyanın sözü geçen tek lideri olduğunu ispatlamak istemektedir.

ABD ve Batı Uluslararası kamuoyunda bir halkın açıkça katledilmesine suskunluk nedeniyle dünya düzenine karşı duyulan öfke ve oluşan güvensizliğin önüne geçmek istemektedir.

Suriye'deki laik güçlerin önünü açarak kahramanlaşmalarını ve geleceğin Suriye'sinde daha fazla söz sahibi olmalarını sağlamak istemektedir. Bu amacı doğrultusunda Faruk Tugayları ve benzeri yapıları kullanacaktır.

ABD'nin Nusret Cephesi ve Ahraruş Şam gibi yapılara ağır saldırılar yapmasını beklemiyorum. Ancak bu yapılara sembolik saldırılar yaparak "Küresel terörün yuvalarını vurduk" açıklamasında bulunabilir. Ancak yine de direnişe ait ciddi yıpratma saldırıları yapması da ihtimal dahilindedir.

Saldırı dar ve bağnaz düşünceleriyle ümmetimizin başına bela olan ve Allah'a ümmeti bir an önce kendilerinden kurtarması için dua ettiğimiz, cihadın edep ve ahlakından yoksun, ümmet nezdinde İslam Devleti imajını yerle bir eden tekfirci kesimlerin ise önünü açabilir. Bu kesimler ümmetin eline 100 yılda bir geçebilecek fırsatlardan biri olan Suriye devrimini bile kirletmeyi, dar ve bağnaz düşünceleriyle, kime yaradığını hesap edemedikleri ya da istihbaratların kendilerine etkisiyle bilerek yaptıkları eylemler ile ümmeti düşmanları nezdinde küçük düşürdüler. Bunlara destek olan cihad ahlakından habersiz, merhametsiz ve dengesiz kesimlere ise Türkiye dahil her bölgede cesaret verdiler. Bu yapılar ABD'den daha zararlı ve tehlikeli yapılardır. Batı bu tekfirci yapıların Suriye devrimini ifsad etmelerini hayranlıkla izliyor. Rabbim tertemiz Şam cihadını ellerimizin yaptığı kötülüklerden korusun.

ABD direnişçilere karşı yapılan saldırılarının bir kısmını gece yaparak Esed uçakları yapmış süsü de verebilir.

İnsansız uçak saldırılarını 2 ya da üç günlük operasyon sonrası mutad hale getirilecek, böylece İslami hareketlerin hareket kabiliyetlerini büyük oranda azaltarak açıktan eğitim kampları yürütmeleri engellenecek, laik kesimler ise Ürdün başta olmak üzere değişik yerlerde eğitilecektir.

Bu açıklamalardan sonra Suriye devriminin bize öğrettiklerine değinmek yerinde olacaktır.

Furkan Devrimi

Suriye direnişi gerçekten de bir oyun. Acem oyunu… Hiç bu kadar necis güç aynı hedef doğrultusunda bir araya gelmemişti. Hizbullah, ABD, İran, İsrail Maliki, Rusya, Esed, İngiltere… Muqavemet ekseninin aslında bir alçaklık ekseni olduğu hiç bu denli açığa çıkmamıştı. Suriye devrimi bir Furkan devrimidir. Bu bir Furkan Cihadı'dır. Bu cihad aynı zamanda ümmete; inancının, topraklarının, haklarının ve değerlerinin yegane savunucusunun onun bağrından çıkan mücahid evlatları olduğunu açıkça göstermiştir. Bu nedenle bana Suriye savaşı nedir diye sorulduğunda şunu söyleyebilirim. Suriye savaşı Furkan savaşıdır. Suriye cihadı ile beraber bizlere uzak olan(Cihad,) yakın oldu, kendisinden kaçtığımız(Bedel ve şahadet) bizi buldu. Ve bizlere kapalı olan(gerçek dost ve düşmanlar) aşikar oldu.

 İslam dünyasında yaşanan işgal ve aşağılamalara, diktatörlüklerin ABD liderliğindeki Batı ittifakı ve son dönemin moda tabiri ile "Yeni Dünya Düzeni" tarafından desteklenmesine,  Mısır'da geçtiğimiz aylarda ABD ve İsrail ortaklığıyla yapılan darbe gibi Müslümanların kazanımlarının akamete uğratılmasına, kısacası İslam dünyasında yaşanan hemen her acıya temelde neden olan küfür ittifakına haklı bir tepki hareketi olarak doğan Küresel Cihad Hareketi Suriye cihadı ile birlikte amaçlarını ve yöntemlerini ümmete açıklama imkânı buldu. Ayrıca ümmetimizin davet ve ilim çalışmaları yapan saygın İslami hareketleri de ümmetin kurtuluşunun mücahid evlatlarıyla bütünleşmek, onların hatalarını düzeltmek için yardımlaşmak, onların nasihatinden faydalanmak olduğunu açıkça gördü.

3 yıl boyunca İslam ümmeti bütün imkansızlıklara rağmen Suriye direnişini, kazma kürek ile, taş ile başlayan bu direnişi, bugün olduğu noktaya taşımayı başardı. Suriye direnişi taşlar ve sapanlar ile başlamıştı.

1 yıl önce

YAZIYA YORUM KAT

8 Yorum